Ortak değerleri- mizden pek çoğunu kaybettik.
Ama en acı olanı İstiklal Marşımızı bile hep bir ağızdan söyleyemiyoruz.
Okullardaki pazartesi ve cuma törenlerinde söylenen İstiklal marşları da artık, tıpkı törenlerdeki gibi kasetten çalıyor.
Öğrencilerden katılan yok gibi.
Oysa bizim öğrenciliğimizde, bırakın katılmamayı, alçak sesle söylemek en büyük utanç kaynağıydı.
Bir dakikalık saygı duruşları için de her okulun borazancısı vardı.
O çalar, herkes huşu içinde onu dinlerdi.
Şimdi o da kasetten çalıyor.
Eğitimin hiçbir alanında, bir başarı elde edemediğimiz gibi, iyi bir yurttaş yetiştirme konusunda da maalesef sınıfta kaldık.
Bu konu artık MEB’i çoktan aştı.
Belli ki onlar bu işi başaramayacak.
Eskiden, Milli Güvenlik Kurulu bu konulara kafa yorardı.
Böylesi hassasiyetler orada konuşulur ve duyarlılığın artırılması yönünde kararlar alınırdı.
Ne olur, ortak değerlerimiz yine masaya yatırılsın ve bazı kararlar alınsın.
Örneğin, artık hiçbir törende İstiklal Marşımız kasetten okunmasın.
Örneğin, milli duyarlılığı artırıcı simgelere, aşırıya kaçmayacak şekilde daha fazla yer verilsin, daha fazla önem gösterilsin.
Bayrak sevgisi olmadan, dilimizi yabancı dillerin egemenliğinden korumadan, dünümüzle bugünümüzle barışık olmadan, sadece acılarda değil sevinçlerde de aynı duyguları paylaşmadan, örf, gelenek ve ananelerimize sahip çıkmadan ulus olma vasfımızı kaybederiz.
İşte böylesi bir noktaya kesinlikle gelmemeliyiz.
Ekonomiler bozulur düzelir, şiddet, terör çoğalır azalır, savaşlar başlar biter, kırgınlıklar azalır, çoğalır ama eğer milli ve manevi değerlerimizi bir kaybedersek, yeniden kazanmamız çok zaman alır.
İşte bu noktada, eğitimin öncelikli görevi, sınavlar değil, milli birlik ve bütünlüğümüz olmalıdır.
15 Temmuz müfredata giriyor!
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Malatya’da direkt bu konuda olmasa bile milli irade ve 15 Temmuz konusunda çarpıcı bir açıklama yaptı:
“Bu milli irade destanının nesilden nesle aktarılması lazım. O vazife hepimize düşüyor. Evimize, çocuklarımıza, mahallemize, köylülerimize, ilçemize anlatmak lazım. Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz de anlatacağız eğitim kurumlarımızda. Müfredatımıza önümüzdeki yıldan itibaren ilkokulda, ortaokulda ve liselerde 15 Temmuz Şanlı Demokrasi Destanını alacağız.”
Ne güzel. Umarız, sadece müfredata alınmakla kalmaz, yaşam biçimi haline de getirilir.
Unutulan ya da unutturulan değerler yeniden hatırlatılır.
Yoksa, üç gün sonra şanlı demokrasi destanımız da önceki destanlarımız gibi unutulur gider!..
Eğitim yeniden sorgulanmalı?
Eğitimin kazanımları ya da kaybettirdikleri yeniden sorgulanmak zorunda.
Örneğin, akademik ya da donanım anlamında ne kazandırıyor?
Yurttaşlık konusunda anayasal hedeflerin neresindeyiz?
Sosyal anlamda, kendisiyle ve çevresiyle barışık nesiller yetiştirebiliyor muyuz?
Sanatla, sporla iç içe, entelektüel birikimi yüksek, milli ve manevi değerlerine saygılı, yaptığı işi en iyi yapmaya çalışan, etik değerlere saygılı, dünyayla iç içe gençler yetiştirebildik mi?
Bu konuda söylenecek o kadar çok söz var ki nereden başlasanız, hep aynı noktaya geliyoruz.
O ne mi?
Duyarsızlık, boş vermişlik ve güvensizlik!..
Özetin özeti: Bizi daha da ayrıştıran değil, kaynaştıran değerlerimize, sımsıkı sarılma zamanı geldi de geçiyor! Doğru adres ise eğitim, eğitim, eğitim...