G20 Zirvesi nedeniyle dünyanın gözü kulağı Çin’de.
Olup bitenleri, tam 5 bin gazeteci izliyor.
Konuşulanlar, yaşananlar ve alınacak kararlar, Batılı yayın organlarının manşetlerinde...
Peki ya bizde?
Dünkü gazetelerin neredeyse hiçbirinde zirve ile ilgili tek satır haber yoktu.
Sanki dünya liderleri orada değil, sanki dünyanın geleceği orada konuşulmuyormuş gibi!..
Bakalım bugün neyle karşılaşacağız!..
Çin’de de yine iç siyasete yönelik sorular sorup, iç siyasete yönelik söylemleri mi öne çıkartacağız!
G20 Zirvesi
Çin’in Hangzhou kentinde gerçekleşen G20 Zirvesi, bir anlamda dünya ekonomisinin yeni rotasını belirleyecek.
Yeni krizler nasıl önlenir, büyüme nasıl sağlanır, refah nasıl daha adil paylaşılır sorularına cevap aranacak.
Çinli uzmanlara göre, G20 Hanzhou Zirvesi’ne dört kelime damga vuracak.
İşte o kritik kelimeler:
İnovasyon, canlılık, bağlantılı ve kapsayıcı.
Peki, bu kelimeler ne anlama geliyor?
İnovasyon, dünya ekonomisinin girdiği teknik gelişme darboğazından çıkmak için çözüm yolu. Çünkü teknik inovasyon, ekonomik kalkınmanın başta gelen itici gücü. Buhar makinesinin, elektriğin, dokuma makinelerinin ya da internetin son üç yüz yılda yarattığı devrimler ortada. Ancak, son dönemde akıllı teknolojiler ekonomide benzeri bir çığır açamadı. Bu durum dünya ekonomisinde talep, yatırım ve büyümenin alt düzeyde kalmasına yol açtı. Çin, bu sorunun çaresini inovatif olmakta görüyor. Eskisi gibi yalnızca yatırıma ya da dönemsel, parasal ve mali genişlemelere dayanamayız.
Canlılık, küresel çapta ortaya çıkan korumacılığa cevaptır.
Bağlantılı, bugün dünya ekonomisinin içinde bulunduğu sorunlardan biri gelişmiş bölge ve kentler arasında yeterince bağlantının olmaması. Bağlantılı kelimesi, işte bu soruna çare arıyor.
Kapsayıcı, dünya ekonomisinde şu an büyük farklılıklar, bölünmüşlükler mevcut. Bizim amacımız, temel olarak daha çok insanın kalkınmanın nimetlerinden faydalanması.
Dünya bir köy!
Çin’deki zirveye bizden de başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere çok sayıda yetkili, kurum temsilcisi ve gazeteci gitti.
Eminiz ki, çok önemli görüşmeler gerçekleştirecekler.
Önemli olmazsa zaten gitmezlerdi.
Peki, o zaman dünyada olup bitenlere karşı neden bu kadar duyarsızız?..
Dünya artık eskisi gibi değil.
Öbür ucunda bir hareketlilik olduğunda, en yakınındakiler kadar, en uzağındakiler de etkileniyor.
Kriz varsa o dalgalanma hepimizi yutuyor, terör varsa hepimizi sarmalıyor.
İşte bu yüzden, zamanı sabah akşam dizi izleyerek, siyaset konuşarak, onu bunu eleştirerek ya da alkışlayarak geçiremeyiz...
Mademki dünya birinci liginde oynamak istiyoruz, onu her şeyi ile hak etmemiz gerekir.
Demokrasisiyle, ekonomisiyle, yargısıyla, bilim ve teknolojisiyle, her şeyden önemlisi yaratıcılığı ve üretkenliğiyle ülkemizi, dünya aleme göstermeliyiz!..
Özetin özeti: Büyük düşünmeden büyük olunmaz ama ben büyüğüm demekle de büyük olunmuyor! Herkesin öncelikle kendi işini en iyi şekilde yapması gerekiyor...