Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bayram tatilinde, küçük oğlumuzun mezuniyeti nedeniyle Fransa’daydık.

Tam da futbol çılgınlığının içine düştük.

Her ne kadar futbolla, uzaktan yakından ilgim olmasa da Avrupa kupası maçlarını ta en başından beri izliyorum.

Nasıl ve niye elendiğimiz konusunda onlarca yazı yazılırdı ama bu benim işim değil diye hiç bulaşmadım.

Fransa’da olup da, üstelik Fransızlar için gerçek final niteliğindeki Fransa-Almanya maçının oynandığı Marsilya’da olup da bu maça gitmemenin mantığını, futbolla yatıp, futbolla kalkanlara bir türlü anlatamadım.

Haberin Devamı

Tıpkı Fransa-Portekiz arasındaki şampiyonluk maçını, sahada değil de havaalanında izlediğim gibi...

Buradaki çok önemli maçlara gittiğimde de, genelde sahadaki atmosfere takılır kalırım, golleri de dev ekranlardan izlerim, en azından tekrarı oluyor!..

Yarı final, final öncesi ve sonrası, sokakların halini yazacağım ama 2016 Avrupa Şampiyonası’nda aklımda kalan en önemli kare Ronaldo olacak.

Portekiz onunla şampiyonluğa ulaşacaktı. O maç için yanıp tutuşuyordu ama maçın hemen başında sakatlandı. Çıkmadı direndi. Ancak daha fazla dayanamadı ve şimdi sırası mıydı dercesine, sakatlığına, adeta isyan ederek, gözyaşları içerisinde, sedyeyle saha kenarına taşındı.

Başkalarını bilmem ama o dakikadan sonra benim dikkatim maçta değil Ronaldo’daydı. Neyse ki 10 dakika sonra ekranlarda görünmeye başladı.

Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Baldırında bandaj vardı. Belli ki liflerinde zedelenme söz konusuydu. Ama ona rağmen seke seke sahadakinden daha fazla efor sarf etti.

Bazen sahadakilere moral verdi, bazen yedeklere, bazen de teknik direktör Santos’un da önüne geçerek sahayı o yönetti.

Bir futbolcunun, saha içinde olduğu kadar saha kenarında da, ülkesi ve bayrağı için verdiği bu mücadele, herkese kapak olmalı. Özellikle de bizimkilere!..

Ve Ronaldo’nun bu mücadelesini izlerken, iyi ki sahada değil de ekran başındayım diye sevindim. Çünkü sahanın en iyi yerinde de olsanız, o kareleri, kameraların yakaladığı açından görmeniz mümkün değildi...

Futbolun gücü!

Fransa’nın kozmopolit halini sahadaki futbolculardan görmek mümkün.

Haberin Devamı

Birbirlerini pek sevmeyen bir millet. Hatta kendi kendileriyle de hep sorunları var.

Ortak değerleri ise bizde olduğu gibi yok denecek kadar azalmış.

Hemen her konuda farklı düşünen Fransızlar, maç söz konusu olduğunda, hele ki finale çıkıldığında, hele hele Almanya ile oynandığında, tüm ayrılıklar bir yana atılıp, tek vücut haline gelebiliyorlar.

Yarı final ve final öncesi hayat adeta durmuş gibiydi.

Fransa için final, Almanya maçıydı..

Maç öncesi hemen herkesin elinde bayrak, vücutlarının açık olan her yerinden Fransız bayrağının renkleri, ellerinde koli koli bira ya da şarap şişeleri, şehirlerin hatta her semtin dört bir yanındaki büyük meydanlarda, plajlarda yani açık alanlarda dev ekranlarda maç izlediler.

Stadyumdaki ambiyansın aynısı olmasa da renklilik açısından hiç de aşağı kalır değildi...

“Fransızlar arada bir Fransız olurlar, bu da maçtan maça” diyeni çok duydum.

Ve tabii yine hemen kendimizle kıyasladım.

Öyle bir hale geldik ki maçlarda bile aynı heyecanı duyamıyoruz. Suç, artık onları yuhalayanlarda mı yoksa Ronaldo gibi kendisine saygı duyduramayanlarda mı, bu da çok uzun bir tartışma konusu!..

Haberin Devamı

Maç öncesi ve sonrası

Fransa’nın hemen her alandaki en büyük rakibi hep Almanya oldu. Özellikle de futbolda. Onlar için Almanya’yı yendikleri gün asıl büyük gündü. Sonrası teferruattı. Kupayı alsalar elbette çok sevineceklerdi ama Almanya’yı yenmeden alacakları bir kupa, onlara aynı hazzı vermezdi.

Öğrencilik yıllarımdan da hatırlıyorum, yine böylesi bir kısa ziyaret için gitmiş ve yine böylesi önemli bir maçta Almanya’yı farklı yenmişler ve haftalarca tüm Fransız kanallarında o golleri izlemiştik...

Almanya maçı sonrası müthiş coşku vardı. Sabaha kadar da uyutmadılar. Her ne kadar tartışmalı bir penaltıyla ilk gollerini atsalar da...

Gazeteler, ekranlar, sokaklar, arabalar, hatta plajlar Fransız bayraklarıyla donatılmıştı. Çünkü o gün herkes Fransız’dı!

Peki ya bugün?

Hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar...

Portekiz maçı sonrası ise tam bir sessizlik hakimdi. Maç sonrası, pasaport ve güvenlik kontrollerine girip çıkarken, hiç ama hiç kimsenin umurunda değildik. Hiç böyle kolay çıkış olmamıştı!..

Özetin özeti: 2016 Avrupa Şampiyonası’nda Ronaldo oynamadan da kahraman olunacağını, THY de, ülkemizin en iyisinin nasıl temsil edileceğini gösterdi. Finalde bile o hep vardı. Temel Kotil ve arkadaşlarına canı gönülden teşekkürler!..