Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Macaristan Başbakanı Orban’a şunları söyledi:

“Hangi İslam’ı seçeceğinize siz karar vereceksiniz. DAEŞ’in temsil ettiği İslam mı, Türkiye’nin temsil ettiği İslam mı? DAEŞ nasıl bizi temsil etmiyorsa, PEGIDA ya da Miloseviç de Hıristiyanları temsil etmiyor. Hangi İslam’ı güçlendireceğiniz de sizin elinizde.”

Peki, bizim İslam’a bakış açımızla, diğer Müslüman ülkelerin İslam’a bakış açıları arasında hangi farklılıklar var? Mezhepler, tarikatlar niye ve nasıl doğdu? Felsefe ve din birbirinin karşıtı mı yoksa tamamlayanı mı?..

Haberin Devamı

Genç Bakış’ta, önceki gece, işte bu konuları konuştuk. Konuğumuz Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Filiz’di. İşte programdan bazı önemli satır başları...

Hangi İslam


İslamiyet’e bakış

-İslam dini salt emirler ve yasaklar dini olarak görüldüğünden beri 600 yıldır dar sokağa sıkışmış durumdadır. İnanmak ve inanmamak gibi iki farklı tavır dışında İslam dininin başka bir tavrı yokmuşçasına entelektüel sıkıntı yaşaması İslam dinini bu duruma getirdi. İnsan ile Kuran’ı buluşturamadık bir türlü.

IŞİD Müslümanlığı

-IŞİD’i Hariciler ile ilişkilendirebiliriz. Katı bir İslam yorumu olarak gözükse de siyasal tartışmaların daha sonra dini hükümler haline gelip dogmatikleşmesi karşımıza çıkıyor.

-IŞİD’in çıkması Kuran ile aklın çatıştırılmasından kaynaklanan arızalardır.

-Vahhabilik Mecit bölgesinin, çöl bölgesinin ihya hareketi olarak ortaya çıkıyor. Kuran dışında her türlü beşeri olan şeyleri reddediyorlar. Aklı, bilimi ve felsefeyi Kuran’a aykırı görüyorlar. Aklı inkâr ediyorlar.

-Kuran kendi başına anlaşılan, kendi başına kodlayacağımız bir kitap değildir. Tarihi var, tefsiri var, felsefesi var, sanatı, edebiyatı var. Biz nasıl unuturuz İslam medeniyetini? Bunları bir tarafa bırakıyorum, Kuran ne diyorsa ben onun emrine uyuyorum gibi bir dayatmanın temelinde IŞİD gibi örgütlerin çıkmasında büyük rolü vardır.

-Katı İslam yorumları pozitivisttir. Materyalisttir.

Haberin Devamı

İslam ve felsefe

-Rönesans’ta, Müslümanlar felsefe ve insanlarla barışarak bir sürü İslami literatürü ortaya çıkarmışlarsa bugünkü müfessir de onu yapacak. Yoksa ben Kuran’ı anlıyorum, ben Arapça biliyorum, ben tefsir yaparım diye çıktığınızda tek taraflı yorumlar ortaya çıkıyor.

-İslam dünyasına egemen olan zihniyet, felsefesiz ve insansız bir din yorumudur.

-Medeniyetler arasında organik bir ilişki istesek de istemesek de var. Kuran-ı Kerim’i ben oturup kendi başıma anlarım dediğiniz zaman Tevrat ve İncil’i bir kenara bırakırsanız, tek başına anlaşılmaz.

-İslam, medeniyet üretme yeteneğini kaybetti. Şu an tek sese indirgenmiştir. O da pozitivizmdir.

-İlahiyatsız bir felsefe olamaz.

-İslam dünyası, şu anda dincilik ve ateizm arasında savruluyor.

-Kuran ve dinin temel literatürüne bakarken, kurgusal bilgiden kaçınmak gerekiyor.

Türkler ve İslamiyet

-Türklerin İslam’a getirdiği yorum barışçıl, evrensel ve gerçekten diğer medeniyetlerle çok rahatlıkla iletişim kurabilen bir İslam yorumudur. Ve Mevlana’nın dediği gibi, herkes bu İslam’a gelebilir.

Haberin Devamı

-İslam Rönesans’ına adını veren Türk’tür. Türklük bir din değildir.

-Türkler de Müslüman olduğu zaman, İslam öncesi gelenek ve göreneklerini taşımışlardır.

-Dinin temeli ahlaktır, adalettir, dürüstlüktür, terörist olmamaktır, barışı sağlamaktır, entelektüel olmaktır, ilim irfan sahibi olmaktır. Bunlar mı artıyor, yoksa Müslümanların birbirine kini mi artıyor?

-Türklerin Müslüman olması 10. yüzyılda daha da artmıştır. Eğer karşılaştıkları Araplar kendilerine ikinci sınıf insan muamelesi yapmış olmasalardı Türklerin gönüllü Müslümanlığı, daha göz alıcı bir şekilde olurdu.

-İslam dünyasında, düşünce fukaralığının arkasındaki en büyük korku kâfir ilan edilmektir.

Cihat ne demek?

-Bir medeniyetin üyesi olan toplum veya devlet olarak başkalarıyla savaşabilirsiniz. Bu savaş kutsaldır. Müslümanlar arasında çatışmayı ve öldürmeyi emreden ve bunu cihat olarak sayan hiçbir ayet olmadığı gibi, hadisler de kesinlikle bunun cihat değil cinayet olduğunu söyler. Hz. Peygamber der ki: “İki Müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya gelirler ve birbirlerini öldürürlerse ölen de öldüren de cehennemdedir”.

Cami ve külliye?

-Cami denildiği zaman namazgâh anlaşılmasın. Emeviler zamanında çıkan bir kavramdır. Mescit namazgâhtır. Bütün yeryüzü mescit kılınmıştır. Cami külliye demektir. Yani pek çok faaliyetin yapıldığı yerdir. Sadece namaz kılınmaz.

-Dinler neden Ortadoğu’ya gitti? Medeniyet ve yoğun nüfus Mezopotamya’da olduğundan peygamberlerin oradan çıkması normaldir.

-Kuran’ın ilk emri olan “oku” sözü ne anlama geliyor? Cemaatimin yazdığı ya da okuduğu kitapları oku demiyor. Bunu insanlar olarak biz diyoruz. “Oku” aydınlanmak demektir. Herhangi bir hedef göstermemesi, okumada bir ayrım yapmaması ise okumanın yani bilginin İslami ya da gayri İslami olarak ayrılamayacağını göstermesi açısından çok önemlidir.

-Mezarlıklar ve türbelerin İslam’da hükmü yok. Vahhabiler şöyle bir istismardan yararlanarak hareket ediyorlar. İslam dünyasında bazı yerlerde tekke, zaviye ve türbeler neredeyse şirke varacak şekilde tercih edilmektedir. O bakımdan ne şirke varacak şekilde tercih edilmeli, ne de ortadan kaldırılacak kadar yıkılıp mahvedilmeli.

-Sufiliği, Farabicilik Çağı’na borçluyuz. Sufilik, İslam dininin Türkler tarafından milli bir yorumudur. Daha fazla ruhani, daha fazla fedakâr, daha fazla barışçıl hatta daha fazla insancıldır.

Özetin özeti:Çok ama çok okumamız gerekiyor!..