Diyalog Bunun en önemli nedeni de, ne devlet ne de vatandaş olarak, hizmet sektörünü benimseyememiş olmamızdır.Örneğin garsonluğu babadan oğula seçen kaç kişi var? Ya da çocukluğunda ben büyüyünce garson olacağım diyen. Peki servis sektörüne yönelik okullarımız var mı? Yok gibi. O halde on milyonlarca turisti kim, nasıl ağırlıyor?Yurtdışında bir otele ya da lokantaya gittiğinizde garsonların duruşuna, iş disiplinine, yaptıkları işin zarafetine hayran kalıyorsunuz. En son İtalya'daki garsonlar dikkatimi çekmişti. Sokakta görseniz, büyük bir şirketin genel müdürü sanırsınız. Ama o size hizmet ediyordu.Dünyanın en iyi aşçılık ve garsonluk okulları İsviçre'de. Geçen yıl onları gezmiştim. Hayran kalmıştım. Beş yıldızlı otel standardında öğrenim görüyorlardı. Yıllık öğrenim ücretleri de 40 bin euro civarındaydı. Öğrencilerin neredeyse tamamına yakını, ilk tercih olarak gelmişler. Neden doktor, mühendis, yargıç değil de aşçı, garson ya da otel yöneticisi olmayı istediklerini sorduğumuzda ise şaşkınlığımız daha da arttı. Çünkü bu işi yapmak istiyorlardı. Çünkü yaşam standartları çok yüksekti.Bir de bizim lise öğrencilerine sorun, içlerinde ben garson ya da aşçı olacağım diyen kaç kişi çıkar...Hizmet sektörü elbette turizm sektörüyle sınırlı değil. Mağazalarda çalışan tezgâhtarlardan, telefon başında her türlü kaprisimizi çeken müşteri temsilcilerine kadar daha yüzlerce meslek alanı bu gruba giriyor.İleriye yönelik olarak kiminle konuşsanız, geleceğin meslekleri arasında mutlaka hizmet sektörünü de gösteriyor. Bu yüzden anne babaların da, gençlerin de hizmet sektörüne yönelik meslekleri ciddiye almaları gerekiyor.Hizmet sektöründe görev yapan ve işini hakkıyla yapan bir çalışanın, diğer meslek gruplarının pek çoğundan iyi gelir elde ettiklerini hatırlatmaya da sanıyorum gerek yok. Zaten duyuyor, görüyorsunuzdur.Eğitim sistemimiz yeniden yapılandırılırken, hizmet sektörüne yönelik modüler eğitim sistemleri mutlaka gündeme gelmelidir. Neredeyse tüm siyasi partiler, mesleki eğitime ağırlık vereceğiz diyor. Ama nasılı yok. Bugünkü haliyle geliştirilmesi ise facianın ötesinde bir işe yaramaz.Öncelikle her mesleği en iyi şekilde yapabilecek, ona saygı duyacak elemanların yetiştirilmesi ve onların dışında önüne gelenin o işleri yapmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Tabii eğer yaşam kalitemizi yükseltmek istiyorsak.Osmanlı'da esnaflık da dahil birçok meslek, bize yakışmaz diye azınlıklara bırakılmış. Hâlâ onun etkileri var. Önce bu zihniyeti değiştirip her mesleğin onurlu olduğunu gençlere anlatmamızda sonsuz yarar var. Elbette daha sonra da hangi iş olursa olsun, o işi hakkıyla yapanlara normal bir hayat standardı sunmamız gerekiyor.Batı'da olup da bizde olmayan bu. Onların işçilerinin yararlanabildiği tatil olanaklarından bizde ancak patronlar yararlanabiliyorsa, yanlışlığı kendi içimizde aramamız gerekiyor.AB ile en önemli müzakere alanlarından biri de meslek standartları olacak. Bizde hâlâ binlerce mesleğin standardı yok. Akademik alanda eğitimi yapılan meslek çeşitliliği, çağdaş dünyanın onda biri kadar bile değil. Peki bu konulara kafa yoranlarımız var mı? Bürokratik düzeyde kısmen ama politik düzeyde neredeyse sıfır. Son ayların tartışmalarına bakın yeter. Türkiye'de halkın yaşam standardı, gençlerin geleceği, politikacıların umurunda bile değil...Özetin özeti: Bu işi neden bu kadar kötü yapıyorlar diye düşündüğünüz meslekleri kendimiz de yapar hale geldiğimizde emin olun hayat standardımız yükselecektir... aguclu@milliyet.com.tr Türkiye bir turizm ülkesi ama turizm okullarının sayısı parmakla sayılacak kadar az. Hizmet sektörüne yönelik diğer meslek alanlarında da kalifiye eleman bulmak mümkün değil.