İlki kadar heyecan yaratmasa, ilki kadar görkemli bir açılışa sahne olmasa da, Asya ile Avrupa’yı bugün 3. kez birleştiriyoruz...
Başkalarını bilmem ama tüm büyük projeler gibi 3. köprü de beni fazlasıyla heyecanlandırdı.
Cumhuriyet tarihi boyunca öylesine büyük projelere imza attık ki, geriye dönüp baktığımızda 700 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’ndan daha fazla eser bırakmışız.
Cumhuriyet olarak bununla ne kadar övünsek azdır.
Enerjimizi birbirimizi yiyerek harcamasak ya da Batı’nın başımıza bela ettiği suni sorunlarla uğraşmıyor olsaydık, kesinlikle çok daha fazlasını yapabilirdik!..
Osmanlı ya da ondan önce Türk devletleriyle elbette gurur duyuyoruz. Onlar bizim atalarımız ama hiç kimse kalkıp da hamaset yapmasın.
Binlerce yıllık tarihimize bakıldığında halka dönük ne varsa, en çoğu Cumhuriyet dönemindedir.
Eğitimden sağlığa, ibadet özgürlüğünden gelir paylaşımına, modernleşmeden bilim ve teknolojiye hemen her şey, son 100 yılda halka çok daha fazla yansıdı.
İşte bu yüzden Cumhuriyet’e ve değerlerine her zamankinden çok daha fazla sahip çıkmalıyız...
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, keyfimizin fazlasıyla kaçtığı şu günlerde, hepimize moral kaynağı olacak. Emeği geçen herkese canı gönülden teşekkürler.
Ve, umarız daha önce defalarca ifade edildiği gibi yol güzergahları, birilerine rant kapısı olmaz!..
Tercih süreleri
Kapatılan üniversitelerin mağdur öğrencilerinin bugün sona erecek olan tercih süreleri, 29 Ağustos Pazartesi gece yarısına kadar uzatıldı.
Üniversite ek yerleştirme başvuruları da bugün başlıyor.
Liselerdeki nakil süreci de aynen devam ediyor ama eğer kayıtlar, kontenjanlar doluncaya kadar uzatılmazsa, ciddi kontenjan açıkları yaşanabilir!..
Kapatılan üniversite öğrencilerine yönelik sürecin çok iyi idare edildiği söylenemez.Ta en başından bu yana çelişkili açıklamalar yapıldı, birbiriyle çelişen kararlar alındı ve tercihler çok kısa bir süreye sıkıştırıldı.
Her ne kadar uzatılsa da, hâlâ olayın şokundan kurtulamayanlar var. İşte bu yüzden tercih ve yerleştirme sonrasında da benzer sıkıntılar devam ederse hiç şaşırtıcı olmaz.
Bu üniversiteler, hiç kapatılmasalardı ya da garantör üniversitelere devredilseydi elbette daha iyi olurdu ama ortada alınmış bir karar var ve geri dönüşü yok!
İşte bu nedenle bu tercih dönemi çok önemli, mağdur öğrenciler ve üzüntülü aileleri, her türlü ayrıntıyı en ince detaylarına kadar incelemeli ve kendileri için en doğru olan kararı vermeli ki, ikinci bir şok yaşanmasın!
Bu arada, YÖK ve ÖSYM de, şimdiden, bu konuda bir hazırlık yaparsa, hiç fena olmaz. En azından mağdur öğrenciler için de bir ikinci yerleştirme şansı tanınabilir!...
Akademik personel!
Kapatılan üniversitelerle ilgili olarak hep mağdur öğrenciler konuşuluyor ama bir de öğretim elemanları ve diğer çalışanlar var ki, onlar da çok zor durumdalar ve hiç ilgilenenleri yok.
Örgütle ilişkisi olanlar zaten tespit edilip gerekli yasal işlemler yapılıyor ama sadece orada iş bulabildiği için gidip çalışan ve onlarla hiçbir bağlantısı olmayan akademik ve idari personel ne olacak?
Hemen hepsinin bir ailesi, çoluk çocuğu ve ödemesi gereken borçları var.
Kendilerine sabır diliyoruz. Devlet, eminiz ki en kısa zamanda onları da kucaklayacak ve yaralarını saracaktır...
Özetin özeti: Yazının başlığında da dile getirdiğim gibi enerjimizi boşa değil ülkemiz ve iyiliğimiz için harcayalım..
