Bu sefer Karadeniz’e doğru uzanıyor ve yurt genelinde ciddi bir karışıklık haline gelen aynı zamanda da kahvaltı sofralarının arana lezzeti olan 'Kuymak ve Mıhlama' çıkmazına değiniyorum.
Halk arasında iki yemeğinde aynı olduğu ve sadece yöresel söyleniş farklılığının varlığı düşünülmektedir. Fakat sanılanın aksine isimlerinin farklı olması sadece yöresel olmasından değil içeriklerinin farklı olmasından kaynaklanıyor.
Etimolojik olarak da bakıldığında 'kuymak' denmesinin asıl sebebi aslında kaymaktan yapılmasıdır ve şive dolayısıyla kuymak ismini almıştır. Süt kaymak önce tavada yakılır sonra yavaş yavaş mısır unu ilave edilir.
Mısır unu ilave edildikten sonra kaymakla beraber kavrulur ve azar azar ılık su koyulur.
Un kavuruldukça yavaş yavaş yağ yüzeye çıkmaya başlar. Sonra da tabağa konulup servis edilir.
Mıhlama ise genellikle çeçil peyniri, kolot peyniri, tel peynir ya da dil peyniri gibi uzayan peynirler ile yapılsa da bazı bölgelerde çökelek ve tulum peyniri ile de yapılmaktadır.
İsmini de peynirin tavaya mıh gibi yapışmasından aldığı düşünülür. Yöresel olarak 'Mıhlama' ya da 'Muhlama' şeklinde söylenmekte olan yemeğin yapılışı ise; tereyağı eritildikten sonra mısır unu ile biraz kavrulur.
Yağ salınmaya başlayınca 'soğuk' su ilave edilir.
Orta ateşte fokurdayıp dibi kızarır, sündürerek uzatılır ve yağ üstüne çıkınca kapatılır.
Görüldüğü üzere iki yemekte temel farklılıklar barındırmaktadır. 'Kuymak', kaymak ile 'Mıhlama' ise peynir ve tereyağı ile yapılmaktadır.
Kısacası her kuymak mıhlama, her mıhlama da kuymak değildir.