Ne yazık ki uzman olarak bir konu hakkında öneri sunmak, tavsiyede bulunmak, “Böyle yapılırsa iyi olur” demek işe yaramıyor. İnsanımız, “Bu böyle yapılacak” ya da “Bu böyle yapılmayacak” tarzı bir iletişimden anlıyor. Yani “Mavi hap mı, kırmızı hap mı beni düşündürüp yorma, hangisini almam gerektiğini söyle konu kapansın” zihniyetinde.
Sağlık Bakanı’mızın açıklamaları bana bunu düşündürttü. İstanbul, Ankara ve Bursa’da maske kullanımının zorunlu olmasını önerdiğinden ve hafta sonu LGS sınavı olduğu için kısmi bir sokağa çıkma yasağının iyi olabileceğinden bahsetti. Ama işte ne yazık ki insanımız, “yassak kardeşim” demeden, toplumun menfaatine olan şeyi yapmıyor. Neyse ki sonrasında ilgili valilikler maskeyi zorunlu hale getirdi.
Bunun en temel sebebi elbette eğitim seviyesi. Dikkat edin, okumuş, yazmış, yüksek eğitimli ve bilgiyi içselleştirmiş insanlar, doğru/yanlış ya da siyah/beyaz gibi keskin konuşmaktan çekinirler. Ama kişi ne kadar az bilirse, o kadar çok ahkâm keser. Oysaki bir konuda yardıma ihtiyacı olan birine tavsiyede bulunmak, yapabilecekleri hakkında fikir vermek ve seçenekler sunmak ve sonrasını onun değerlendirmesine bırakmaktır ideal olan. Çünkü her bilgi, her kişiye ve her aileye göre esnetilebilir. Ancak ne yazık ki bunun işlemediğini defalarca gördük. Bilim kurulu üyelerinin “Biz tavsiyelerde bulunuyoruz ancak hiç istemesek de yasaklamalar gelebilir” sözleri bana bunları düşündürüyor.
Okullar kapanıyor, içim buruk
Uzaktan da olsa, okullar bugün kapanıyor. Aylardır evlerde, hem biz veliler hem öğrenciler hem eğitimciler zor, değişik, komik, ağlanası, saçma, tuhaf ama unutulmaz günler geçirdik. Bazen çocukları ekran başında tutmakta zorlandık. Bazen de ekrandan kaldırmakta. Koşullar ne olursa olsun, bugün içim çok buruk. Benim kızım ilkokul 1’e başlamıştı. Ne yazık ki tam okuluna bağlandı derken salgın başladı. Açıkçası pek bir şey anlamadık bu seneden. Ama bugün geldiğimiz noktada, sayısız kazanımlarla çıktığımızı düşünüyorum. 7 yaşında kızım dâhil, hayatın belirsizlikleri karşısında nasıl bir tavır almak gerektiği konusunda kaslarımızı geliştirdik. O nedenle, “şükür bugünümüze.” Ve tüm bu zorlu süreç boyunca, sonsuz fedakârlıkla çocuklarımızı motive etmeye çalışan, kendi zorlanmalarını, kendi çocuklarını, kendi aile yaşamını bir kenara koyup, her gün çocuklarımızla buluşan, onlara iyi hissettirmek için çabalayan öğretmenlerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız, hakkınız ödenmez.
Bu yaz çocukla nasıl bir tatil yapmalı?
Bu yaz için kafalar çok karışık. Hem herkes çok bunaldı ve her zamankinden çok tatile ihtiyaç var. Hem de normalleşmeyle artan vakalar ve tatil beldelerinde sosyal mesafe kurallarının nasıl işleyeceğine dair soru işaretleri, tatil fikrinden uzaklaştırıyor. Ancak tüm yazı evde çocuklarla geçirmek oldukça zor olacak. Bu konuda fikirlerine güvendiğim hem öğretmen hem anne hem de @4bavul1yol’un kurucusu, çocuklu seyahat yazarı arkadaşım Sinem Parkan’a sordum: “Bu yaz çocuklarla ne yapacağız?” diye.
“Bu yıl diğer tüm alışkanlıklarımız gibi tatil anlayışımız da epey şekil değiştirdi. Pandemi gölgesinde çocukla tatil planlayan ailelere için birkaç ufak hatırlatma yapmakta fayda var.
Eğer seçiminiz tekne ya da villa kiralamak gibi daha izole bir tatil değilse şu kriterler doğru tesisi seçmenize yardımcı olabilir.
Doğa içinde
Kalabalıktan uzak
Asansörsüz
Merkezi havalandırma sistemi olmayan
Odaları bir koridora değil açık havaya açılan
Sosyal mesafenin korunabileceği bağımsız konaklama birimlerinden oluşan tesisler bu süreçte en fazla güven verenler.