Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

100 yıldan uzunca bir süredir, ebeveyn ve bebek arasındaki bağlanma araştırmaları hep anneler üzerinde yapılmış. Gerek kültürel, gerek sosyolojik, gerekse biyolojik olarak, doğum itibariyle, bebek için annenin varlığının öneminden konuşup durduk. Oysa hesaba katılmayan ve en az anne kadar önemli olan, elmanın diğer yarısını unuttuk hep. Babaları!

Neyse ki son yıllarda bu konuda hem bilim dünyasında hem de toplumda oluşan yüksek farkındalık ile babaların bebek üzerindeki etkisinin farkındayız. Babalar da kendi duygusal güçlerinin farkında. Ve çok şükür ki “Baba evin direğidir”, “Baba otoritedir”, “Son sözü babalar söyler” gibi babayı hep mesafeli, korkulacak, güçlü, yıkılmaz, duygusuz gösteren insan imajı kırılmaya başladı. Yapılan son araştırmalarda, bebek doğduğu anda, babalarda oksitosin hormonunun anneler ile aynı olduğu tespit edilmiş. (Kaynak: Babies belgeseli) Ve zaman içinde babalar gerçekten ebeveyn rolünü üstlenip, bebekle vakit geçirdikçe, oksitosin hormonu artıyor. Annenin olmadığı ve birincil bakımı üstlenen babalarda da anneler gibi amigdala aktiviteleri olduğu görülmüş. Yani biyolojik ebeveyn olmakla, bebeğin birincil bakımını üstlenen ebeveyn olmak arasında, doğurma eylemi dışında bir fark yok. Özetle, ‘anne’ye yüklenen anlamlar gibi, ‘baba’ya yüklenen anlamlar da şekil değiştiriyor. Sadece bazen biraz cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyabilirler. Çünkü o kalıp yargıları aşmak hiç kolay değil. Bu neden önemli? Çoğu zaman annenin desteklemediği, bu şekilde bakmadığı babalarla, çocukları arasında bağlanma problemleri yaşanıyor. Bize yapışık, babasına uzak çocuklar yaratıyoruz. Sonra da kendi yaptığımızın farkında olmadan, bundan şikâyetçi oluyoruz. Bir çocuğun yetişkin olduğunda, kendiyle ve toplumla kuracağı ilişkinin kalitesini, en az annesi kadar, babasıyla kurduğu bağlanma da belirliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden, güvenli bağlanmadan, evde iş birliği ve dayanışmadan, sağlıklı çocuklar yetiştirmekten bahsediyorsak, babaların duygusal rolünün farkında olmalı ve buna alan açmalıyız. 

Haberin Devamı

Ebeveynlik, zaman içinde, çocuğumuzla birlikte büyürken kurduğumuz ilişkiyle kazandığımız bir sıfattır. Ve bence en kıymetlisi düzenli ve duyarlı bir ilişki kurabilmektir. Çocuğuyla bu ilişkiyi kuran, sevgisi, ilgisi ve emeği ile kalpten bağlantı kuran babalarımızın Babalar Günü’nü kutlarım.

Haberin Devamı

Babalara...

Bu yaz ülkenin güzelliklerinin farkına varabiliriz!

Hafta ortasından beri Bodrum’dayız. Şimdilik oldukça sakin buralar. İnsanlar ve işletmeciler temkinli. Örneğin annem ve babamla bir plaja gitmek istediğimde bazı yerler almıyor. Yaş kriteri önemli. Bu gidişatın nasıl şekilleneceğini önümüzdeki günlerdeki vaka sayıları belirleyecek. Turizm sektörü, 2020 yılını kurtarmak için yurt içi seyahatlere ve yerli turiste bel bağlayacak gibi görünüyor. AB ülkeleri her ne kadar 1 Temmuz itibarıyla Birlik dışı ülkelere kapılarını açacak olsa da, ülkeler vatandaşlarının başka ülkelere gitmemesi ve ülke sınırları dâhilinde seyahatler için öneriler sunuyor. Moskova’da bazı oteller, odalarını tek odalı daire fiyatına kiralamaya başlamış. Belçika hükümeti, yurt içi seyahati hareketlendirmek için, vatandaşlarına 2020 sonuna kadar geçerli ücretsiz tren bileti vermiş. Almanya hükümeti de tüm vatandaşlarına bu yıl Almanya dışında tatile gitmemeleri ve yurt içi alternatifleri değerlendirmeleri yönünde uyarılarda bulundu. Hal böyle olunca, bu yıl ülkemizde de bu anlamda hareketlilik olabilir. Bir kesim hiçbir koşulda tatile çıkmamaktan yana. Bir kısım ise yurt içi alternatifleri araştırıyor. Bu yaz özellikle çocuklu aileler, doğanın içinde tatil alternatiflerine bakmaya başladı. Merkezi klima sistemli oteller, balkonsuz ve birbirine yakın odalar, dar sosyal alanlar ve küçük plajlara sahip tesisler, ne yazık ki bu sezona 1-0 geriden başlayacak. Apart, bungalov, çadır, karavan tarzı tatil anlayışı daha çok ön planda olacak gibi. Belki bu sayede ülkemizin saklı kalan yerlerini de keşfetme şansı buluruz. Sonuçta bu ülke sadece Akdeniz ve Ege sahil beldelerinden ibaret değil. Karadeniz’e yönelim olabilir. Yayla evleri güzel bir alternatif. Denizin öncelik olmadığı durumlarda ise İç Anadolu’da tarih ve kültür turlarına rağbet olabilir. Bakalım yaz neler getirecek?