Uzaktan eğitimin başlamasıyla eve kapanan çocuklar, zor da olsa yeni düzene alışıyor derken, şimdi de yaz tatili başlıyor. Çalışan anne babalar için yaz okulları hayat kurtarıcı oluyordu; oysa bu yaz böyle bir seçenek imkânsız görünüyor. Çocuklarla parka çıkmaya bile ürkenler için, tüm yaz evde nasıl geçecek? Bu soruların cevabını uzmanlara sordum.
PSİKOLOG ÇİĞDEM DOĞAN BİLGİN:
“TEMBEL EBEVEYNLİK ZAMANI”
- Bu yazın, eski yazlar gibi olmayacağını çocuklara nasıl anlatmalıyız?
Resimlerle ya da farklı şekilde bu sürecin ne anlama geldiği ya da nasıl geçtiği hakkında ilişki kurabilirler. Çocuklarla dürüst, açık, kısa ve anlaşılır bir sözel ilişki kurmak çok önemli. Sosyal mesafeden haberdar olan çocuklarına yeni sosyalleşmenin sınırlarını çizmeliler. Kişisel alanı evde oyun oynayarak yeniden gösterebilirler. Çocuklarıyla “özlediklerim listesi” yaparak, özledikleri şeyleri yeni düzende nasıl dönüştüreceklerini belirleyebilirler. Tüm bunlar
Bu aralar evde her şeyi boşladığım bir hal içindeyim. Boşlamaktan kastım iyi bir şey ama! Böyle bir rahatlık, bir yavaşlama, yemek biter bitmez masayı toplamama halleri, ayaklarımı uzatıp film izlemeler, o sırada çocuğuma tablet vermeler falan. Ve işin ilginci, bundan hiç mi hiç rahatsız olmuyorum. Tam tersi, bir hafifleme, bir rahatlama geldi. Çünkü yoruldum. Aylardır son derece disiplinli çalışmaktan, dersler, yazılacaklar, sunumlar, yemek, ev işleri derken yoruldum. Çoğumuz gibi. Ve kendimi şunu düşünürken yakaladım: Şimdi ben kızımla eskisi kadar ilgilenmediğim için kötü bir ebeveyn mi oluyorum? Cevap: Tabii ki hayır.
Pandemi sürecinin en başından beri, evde çocuklarla çok zorlandığımızı ancak dersler, ödevler, ekran kullanımı, yeme-içme kurallarından çok daha önemli olanın, çocuğumuzla aramızdaki ilişki olduğunu söylüyorum. Ebeveynlik, planlanmış ve yapılandırılmış zamanlar değil, bir ömür süren, hayatı yaşayış biçimimiz ve çocuklarla ilişki kurma halimizin bütünüdür. O
Havalar ısındıkça, maske kullanımının ne kadar zor olduğunu deneyimliyoruz. Evden çıktığım ve maske taktığım her an, tüm gün dışarda ve kapalı ortamda ya da sıcakta çalışıp maske takmak zorunda olanları düşünüyorum. Gerçekten çok zor. Hele sıcakta çocuklara maske taktırmak ve el dezenfektanı kullandırtmak daha da zor. Sokaklarda maskesiz dolaşan çocuklar görüyorum. Ne kadar zahmetli olursa olsun, bu konuda onlarla naif ve anlaşılır sadelikte bir dille konuşmalı ve kendi sorumluluklarımızı yerine getirerek doğru model olmalıyız. Tüm yaş kısıtlamaları kalktı. Artık daha çok sayıda insan göreceğiz sokaklarda. O nedenle geçmiş haftalardan daha dikkatli olmak gerekiyor. Çocuklar daha hafif atlatıyor olabilir ama bu virüse yakalanmadıkları anlamına gelmiyor.
Öte taraftan sinema ve tiyatroların da 1 Temmuz itibariyle faaliyete geçeceğini öğrendik. İçimi büyük bir ürperti kaplasa da, büyüklerimizin bir bildiği vardır herhalde demekten başka bir şey gelmiyor elden.
65 yaş üstüne özgürlükSalgın
Normalleşme sonrası İsrail’de koronavirüs vakalarında ciddi bir artış yaşanınca, ülkenin Başbakanı normalleşmeyi durdurduklarını, eski tedbirlerin ve kısıtlamaların aynen devam edeceğini söyledi. Çok korkuyorum aynı şey bizde de olacak diye. Eğer biz bu işi vatandaş olarak bireysel sorumluluğu elimize alıp çözemez-sek, yine yasaklar ve yaptı-rımlar devreye girecek. Ne normal-leşmeye ne bizi gevşeten güzel havalara aldanmayalım.
Tedbirleri tıpkı kısıtlama varmış gibi uygulamaya devam edelim.
Çember kullanımını yanlış anladık
Hani bazı umumi tuvaletlerde klozetin ya da lavaboların nasıl kullanılacağı adım adım detaylı bir şekilde anlatılır ya. Sanırım yeni normal ile hayatımıza giren yeni ve ‘tuhaf’ uygulamalar için de aynı şeyi yapmak gerekli. Hem dünyada hem ülkemizde, sosyal mesafeyi korumak amacıyla parklara çemberler çizildi. Ortalama 3 kişinin bir arada oturabileceği ve arada sosyal mesafeye uygun boşlukların olduğu çemberler. Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sosyal medya paylaşımı ile gördük ki çember kullanımı tamamen
Son günlerde kızım uzaktan eğitime katılırken ya sandalyede ayağa kalkıyor ya odada dolanıyor. En sevdiği çizgi filmi izlerken koltukta zıplıyor. Yemek yerken masada oturmak yerine, masanın etrafında koşturuyor. Çoğumuz evde benzer haller yaşıyoruz. Çocuklar aylardır biriken, sıkışan enerjilerini atacak yer arıyorlar. O yüzden bu aralar oyun zamanlarında biraz hareketli oyunlar oynayabilirsiniz. Yatağa çıkıp birlikte zıplayın mesela. Dans, bedenin hareket ihtiyacı için iyi bir araç. Modern dans videoları izletebilirsiniz. Eğer binecek yer var ise bisiklete binsin. Dışarı çıkma günlerinde koşabileceği bir alan varsa, bırakın koşsun. Zihnimiz, kalbimiz ve bedenimiz bir bütün unutmayın. Hareket bedenden çıkmayınca, duygular da ağızdan çıkmıyor.
Hafta sonu insan manzaraları hepimizi korkuttuAylar sonra sokağa çıkma yasağı olmadan geçen ilk hafta sonunda, özellikle İstanbul’dan gelen insan manzaraları hepimizi endişelendirdi. Sahil kenarlarına, parklara, ormanlara akın eden insanlar, sosyal mesafe ve maske kurallarını hiçe saydı. Son anda verilen sokağa çıkma
Okullarda yüz yüze telafi ve tamamlama eğitimleri 31 Ağustos Pazartesi günü başlayacak. 3 hafta sürecek ve hemen akabinde 2020-2021 eğitim yılı başlayacak. Her okul farklı düzenleme yapıyor olabilir ancak bu süreçte 5-6 hafta kadar, çocuklar cumartesi günleri de okula gidecek. Telafi ve tamamlama eğitiminin yıl boyunca devam edebileceği de söylendi. Düşünüyorum da, özellikle ilkokul 1, 2 ve 3.sınıftaki çocuklar için yani 9 yaş altı çocuklar için bu kadar yorucu bir programa gerek var mıydı? Uzun süredir psikolojik olarak zorlu bir dönem geçiren ve bence akademik olarak kayıptan ziyade, duygusal ve sosyal olarak kayıp yaşayan 9 yaş altı çocuklarımıza başka bir çare bulunabilir miydi? Mesela; aylardır evde kapalı oyunsuz, arkadaşsız ve hareketsiz kalan, muhtemelen tüm bir yazı da endişeler nedeniyle benzer şekilde geçirecek olan küçük çocuklar, 31 Ağustos itibariyle sınıflara doldurulmak yerine, daha oyun odaklı, hareketin ve açık havanın olduğu, kamp ya da yaz okulu tarzı bir dönüş yapsalardı
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (Crea) verilerine göre Çin’de hava kirliliği, pandemi öncesi seviyelere geri dönmüş. Uzmanlar diğer ülkeler için de benzer bir durumun seyredeceğini öngörüyor.
Görünen o ki hızla kendini onaran doğayı, aynı hızda eski can çekişen haline getireceğiz! Ne yazık ki doğa için varlığımız zarar, yokluğumuz yarar. Eğer söylenildiği gibi, KOVİD-19 tüm insanlık için yok ettiklerini fark etmede bir ders olacaksa, en başta orman katliamına bir son vermemiz gerekiyor. Çünkü yüzlerce yıldır yaşana salgınların başlıca nedeni, ormanların ve doğal yaşam alanların tahrip edilip, bozulması.
WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nın hazırladığı ve WWF-Türkiye’nin Türkçeye çevirdiği, “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” raporunu mutlaka okumanızı öneririm. Özetle şöyle diyor rapor:
Virüsler, bakteriler ve diğer mikroorganizmalar 3.8 milyar yıldır yeryüzünde hayati bir rol oynuyor ve bunların çoğunluğu zarar ve insan sağlığı için gereklidir.
Doğal
Dünyaca ünlü ilişki ve çift terapisti Stan Tatkin, katıldığım bir eğitiminde, güvenli bağlanan ilişkileri anlatırken, “İnsan bencildir, çıkarcıdır. Önce kendi ihtiyaçlarını düşünür, kendi gibi düşünmeyeni sevmez” demişti. O yüzden ilişkilere yatırım yapmak için, bilinçli bir efor sarf etmek gerektiğinden bahsetmişti.
Hem fiziksel hem düşünsel olarak kendi gibi olmayanı dışlamak, insan beyninin bir savunma mekanizması. İlkel beynimizin bir oyunu bu bize. Kaç, savaş ya da don taktiği. “Bu sana benzemiyor, tehlikeli olabilir. Kaç kurtul ondan ya da yok et” diyor yani. Ancak elbette artık ormanda yaşamıyoruz ve elbette sadece sürüngen beynimiz değil bizi yöneten. İnsanı insan yapan, toplumsal hayat içinde var olmasını sağlayan onlarca yeteneğimiz, yüksek kapasitemiz ve değer sistemimiz var. Tüm mesele; var olan bu kaynağı nasıl kullanıp, zenginleştirdiğimizde.
Şu an Amerika’yı yangın yerine çeviren George Floyd olayı, yeni bir hikâye değil ne yazık ki. Dünyanın her yerinde, insan var olduğundan