Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmayı hep konuşuyoruz. Ancak en az okumak kadar önemli bir beceri varsa o da yazı yazmak. Yazmak bilişsel, fiziksel ve psikolojik gelişim açısından çok önemli bir eylem. Peki, çocuklarımıza yazma alışkanlığını nasıl kazandırabiliriz? Eğitimci yazar Müjdat Ataman’a sordum.
En son soracağımı en baştan sorayım. Çocuklara yazma alışkanlığı nasıl kazandırılır?
Birinci sınıfa giden öğrencilere okumaya geçtin mi diye sorulur da yazmaya geçtin mi diye sorulmaz. Okul öncesinde öğrencilere okuma-yazma eğitimi veren okulların varlığını biliyoruz. Birinci sınıfta da bir an önce okuma-yazmaya geçmek için çocukları yoruyoruz. Bu yorgunluk okuma-yazmadan uzaklaşma olarak bize dönüyor. Sistem bir an önce çocuğu yarışa sokmaya çalıştığı için, yardımcı kaynaklar daha birinci sınıf bitmeden öğrencilerin ellerine tutuşturuluyor. Konu anlatımlı akıllı defter diye bir şey icat edildi. Öğrencinin konuyu not almasına gerek duymadan bu defter kılığındaki kitaplardaki boşlukları doldurması yetiyor. İkinci sınıfla
TikTok ve Instagram’daki sosyal medya fenomenlerinin çocukların dünyasında karşılığı nedir? Ebeveynler nelere dikkat etmeli?
Yaş sınırı olmasına rağmen, özellikle küçük yaştaki çocuklar tarafından sıkça kullanılan TikTok uygulaması, son dönemde canlı yayınlarda havada uçuşan paralarla yeniden tartışılmaya başlandı. Üstüne, Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, dünya genelinde çok fazla çocuğun sosyal medya uygulaması kullanmak istediğini gerekçe göstererek, 13 yaşından küçük çocuklar için özel Instagram kurulacağını açıkladı. Çocuklar arasında hızla yayılan bu uygulamalar, onları duygusal ve gelişimsel olarak nasıl etkiliyor? Bilişim uzmanı Orhan Toker ve psikolog/sosyolog Serap Duygulu ile konuştum.
Psikolog/Sosyolog Serap Duygulu:
TikTok gibi sosyal uygulamalar küçük yaştaki çocukları duygusal ve gelişimsel olarak nasıl etkiliyor?
Çocuklarda 11-15 yaş dilimi “Soyut İşlemler Dönemi” olarak bilinir ve çocuklar, bu dönemde mantıksal düşünme ve muhakeme
“Matematiği Nasıl Anlamalı?” kitabıyla tüm dünyada öğretmenlere ve ebeveynlere eğitimler veren Norveçli yazarlar Elin Natas ve Anne Lene Johnsen “Evi sağlam bir temel olmadan yapamazsınız” diyor.
Matematik genelde sevilmeyen ve korkulan bir derstir. Pek çok çocuk matematiğe yeteneği olmadığını düşünür. Uzaktan eğitimle çocuklar matematiği anlamakta daha da zorlanıyor. “Matematiği Nasıl Anlamalı?” kitabıyla tüm dünyada öğretmenlere ve ebeveynlere eğitimler veren Norveçli yazarlar Elin Natas ve Anne Lene Johnsen ile “Bu bir matematik kitabı değil” dedikleri kitaplarını ve matematik öğrenmenin püf noktalarını konuştuk. Matematik öğretmeni olan Anne Lene Johnsen, okula başlamadan önce okumayı, yazmayı ve matematiği öğrenmiş, başarılı bir öğrenciydi. Elin Natas ise disleksiydi. 36 yaşına gelene kadar düzgün okumayı, yazmayı ve matematiği öğrenemedi. Daha sonra kavram öğretme yöntemiyle tanıştı ve şimdi özel bir eğitimci olarak, öğrenme zorluğu yaşayan çocuklara, ergenlere ve yetişkinlere
Geleceğe Dokunan Anneler Projesi’nin kurucusu Eda Aslı Özdemir ile pasif çocuk istismarı diye nitelendirilen ve ağır sonuçları olabilen çocuklukta duygusal ihmali konuştuk.
Çocuğa şiddet ya da cinsel istismar, ne yazık ki gündemden düşmeyen konular arasında. Ancak bu konuda toplum olarak her geçen gün daha çok bilinçleniyor ve sesimizi çıkarıyoruz. Çocuğa uygulanan istismarın bir de görünmeyen ve fark edilmeyen kısmı var ki adına “duygusal ihmal” diyoruz. Çocuğu birey yerine koymamak, dinlememek, saygı göstermemek, kıyaslamak, tehdit etmek, küsmek gibi yüzlerce davranış duygusal ihmale giriyor. Duygusal ihmal konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla Geleceğe Dokunan Anneler Projesi’ni kuran Eda Aslı Özdemir, “Türkiye’de 24 milyon çocuktan, yaklaşık 4.4 milyonu duygusal ihmal mağduru. Duygusal ihmal mağduru çocuklar, duygusal ilişkilerde güçlük çeken, özgüveni düşük, mükemmeliyetçi, reddedilmeye aşırı duyarlı, kendini kolayca suçlayan bireyler
Salgınla birlikte hareketin azalması, sık atıştırmak, ekran başında yemek çocukların hızla kilo almasına sebep oldu. Uzmanlar bir an önce önlem alınmazsa gelecekte çocukların diyabet, kalp ve damar hastalıkları gibi çok ciddi sorunlarla mücadele edeceğini söylüyorSalgın nedeniyle son bir yılda dünya kadar kilo aldık. En çok da hareket alanları azalan, ekran başında uzun zaman geçiren, evde sürekli atıştırmalıklarla oyalanan çocuklar pandemide fazla kilo sorunuyla karşılaştı. Uzmanlar, obezite riskinin arttığını belirtiyor ve gelecekte çocukları diyabet ve buna bağlı diğer sağlık problemlerinin beklediği uyarısında bulunuyor. Bu süreçte yapılması gerekenleri, beslenme ve diyet uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan ve çocuk doktoru Elif Pınar Çakır ile konuştuk.
Çocukların günün büyük bir bölümünde ekran başında oldukları için enerjilerini atamadıklarını söyleyen İstanbul Florence Nightingale Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan, “Oturdukları süre boyunca harcadıkları enerji azaldı, fakat aldıkları
Pazartesi itibarıyla tüm ilkokullar, 8’inci ve 12’nci sınıflar ile özel eğitim okulları kademeli olarak açılıyor. Yaklaşık bir yıldır uzaktan eğitime devam eden öğrenciler, okula dönmeye hazır mı? Sorularımızı, eğitimci-yazar Bahar Eriş ile çocuk ve ergen danışmanı Psikolog Çiğdem Doğan Bilgin’e yönelttik
Yaklaşık bir yıldır uzaktan eğitime devam eden öğrenciler, ilk zamanlar okula dönmek için can atıyordu. Ancak son zamanlarda kızım başta olmak üzere, hangi çocukla konuşsam okula başlama konusunda gönülsüz. Geç yatmaya, geç kalkmaya, ekran başında olmaya, evde pijama ile dolaşmaya o kadar alıştılar ki, eski düzende yeni normale alışmak güç olacak gibi görünüyor. Bu süreci nasıl yönetmeliyiz? Yumuşak bir geçişi nasıl yapabiliriz? Çocuklara bu konuda nasıl destek olabiliriz? Eğitimci-yazar Bahar Eriş ile çocuk ve ergen danışmanı psikolog Çiğdem Doğan’a sordum.
“Duygusal patlamalara hazırlıklı olalım”
Çocuklar için geçişler zor oluyor. Tam uzaktan
Sokağa çıkamayan, sosyalleşemeyen, okula gidemeyen, arkadaşlarını göremeyen ergenlerin dünyasında neler oluyor? Ergen terapisti Prof. Dr. İrem Yaluğ Ulubil “Online dostluklar onlara yetmiyor; hatta bazen kaygılarını tetikliyor” diyor.
Bir yılı aşkın süredir devam eden pandemi nedeniyle eve kapanmak zorunda olmak, sokağa çıkma yasakları, kafe gibi sosyalleşme alanlarının kapalı olması, uzaktan eğitim, arkadaşlarıyla bir araya gelememek, zaten zorlu bir süreç yaşayan ergenleri iyice zorladı. Arkadaşa ve kendini ifade etmeye her zamankinden fazla ihtiyaç duyan gençler için, bugünler nasıl geçiyor? Nerelerde sosyalleşiyor ve iletişim ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlar? Hangi duygularla mücadele ediyorlar? Bu soruları ergen terapisti psikiyatrist İrem Yaluğ Ulubil’e ve Türkiye’nin ilk online Z kuşağı topluluğu Z Community üyelerine sorduk.
Ergen ve yetişkin psikiyatristi Prof. Dr. İrem Yaluğ Ulubil
“Pandemi sosyal eğitime ket vurdu”
- Pandemi ergenleri nasıl etkiledi?
Pandemi, gençlerin yetişkinliğe adım atarken ihtiyacı olan ve belki de sadece toplum
Nebraska-Lincoln Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Julie Thomas, “Ebeveyn katılımı, ödevleri hatırlatmak anlamına gelmiyor. Katılımcı ebeveynler, çocuklarından okulda başarı bekleyen, güvenen ve destekleyen ebeveynlerdir” diyor.
Bir yılı aşkın süredir tüm dünyada devam eden koronavirüs salgınıyla evlere kapandık, işlerimize gidemedik, sosyal hayattan izole olduk, çocuklar hareketsiz ve arkadaşsız kaldı, eğitim çevrimiçi oldu. Üstelik eğitim kalitesinde büyük farklılıklar yaşandı ve öğretimde uçurum derinleşti. Okullar 1 Mart’tan itibaren kademeli olarak açılacak olsa da eğitim süreci, öğretmenler ve öğrenciler kadar ebeveynler için de zorlu olmaya devam ediyor. Sabri Ülker Vakfı’nın 11 Şubat’ta düzenleyeceği Uluslararası Beslenme, Sağlık Okur Yazarlığı ve Eğitim Konferansı’nda “Eğitimde Aile Katılımı” başlıklı bir konuşma yapacak olan Nebraska-Lincoln Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Julie Thomas ile verimli bir eğitim sürecinde