Türkiye onu 80’lerde “Kızıl Milyarder” olarak tanıdı… Ama o sıkı bir solcuydu!
Emlaktan madenciliğe, gazete patronluğundan restoran işletmeciliğine birçok alanda faaliyet gösteren şirketler kurdu. 80’lerde TSK’nın F-16 uçaklarının koruma sistemlerinin geliştirilmesi ihalesini bile aldı!
Aynı zamanda sıkı bir STK’cı.. İş insanı, aktivist!
Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan birçok kritik gelişmede ilginç bir şekilde o çıkıyor karşımıza! Dünya genelinde seçilmiş hükümetlere karşı darbeler planlayan Geoge Soros’un Açık Toplum Enstitüsünün Türkiye temsilcisi. Zaman içerisinde “Kızıl Milyarder” olan lakabının “Kızıl Soros” olarak değişmesi de böyle başladı.
Kimse sebebini tam olarak izah etmiyor ama Kavala hem bizim muhalefet partileri hem de AB- ABD için çok ama çok önemli. Yargılaması devam ederken aralarında ABD’nin de bulunduğu 10 ülke onun serbest bırakılması çağrısı yaptı!
Sadece Soros ve Batı ülkeleriyle değil terör örgütü
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel arasında CHP’nin eski lideri Kılıçdaroğlu’nun da dahil edilmeye çalışıldığı bir kavganın koptuğuna dair iddialar siyasetin gerçekleriyle pek uyuşmuyor.
Teşbihte hata olmaz. İmamoğlu ve Özel suç ortağı.. Kılıçdaroğlu’nu meşhur zoom toplantılarıyla başlattıkları bir sürecin sonunda birlikte tasfiye ettiler.
Tüzük kurultayında “Güçlü Genel Sekreterlik” sistemine dönülmesi ve o koltuğun Selin Sayek Böke’ye teslim edilmesi konusunda anlaşmışlar. Böke’nin mevcut CHP yönetimi ve İmamoğlu’nun dış dünyayla bağını kuran isim olduğunu yine o Zoom toplantısında öğrenmedik mi?
Özel - İmamoğlu arasında bazı sorunlar yaşanması çok normal. Ama bu sorunlar hiçbir zaman taraflardan birinin Kılıçdaroğlu’nu yanına çekerek diğerinin ayağını kaydırmaya çalıştığı bir aşamaya gelmez. Çünkü birbirlerine muhtaçlar. Ve hatta İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı, Özel’in Genel Başkan olarak pozisyonunu koruduğu bir
Aleksandar Vucic..
Sırbıstan’ın 54 yaşındaki Cumhurbaşkanı..
Dünyayı 3-4 ay içinde ciddi bir çatışmanın beklediğini, ülkedeki yağ, un ve şeker stoklarını kontrol ettiklerini ve insanlığın kısa bir süre içinde milyonlarca kişinin hayatını kaybedeceği gerçek bir felaketle yüzleşeceğini iddia ediyor!
Sırbistan Cumhurbaşkanına mı kalmış Dünya’yı kasıp kavuracak bir savaşın çıkacağını söylemek demeyin... 1. Dünya Savaşı bir Sırp milliyetçisinin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtını öldürmesiyle başladı. Sırbistan, Balkanlar’da Rusya’nın en yakın müttefiki.
İlginçtir, Vucic ile aynı günlerde bizim Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da İsviçre’de gerçekleşen Ukrayna Barış Konferansı’nda “Coğrafi olarak bu savaş Ukrayna’nın da ötesine geçebilir” uyarında bulundu...Henüz netleşmese de ufukta insanlığı tehdit eden bir büyük tehlikenin belirdiğini Fidan’ın şu cümlesinden çıkarmak mümkün: Köprüden önceki son çıkışta olabiliriz...
Umarım “Tren
Avrupa’nın üzerinde dolaşan bu kez Komünizmin değil Faşizmin hayaleti..
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birçok ülkede sandıktan sağ-aşırı sağ, hatta ırkçı partilerin çıkması bu tezi doğruluyor gibi görünüyor. Her ne kadar Avrupa Birliği’nin karar mekanizmalarında merkez partiler yine çoğunluğu elinde tutsa da Fransa, Almanya ve Avusturya’da ırkçı partilerin yükselişte olması yaşlı kıtanın geleceğine dair endişeleri artırıyor.
1930’ların Avrupası’nda.. Bozuk bir ekonomi ve… Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco, Portekiz’de Salazar diktatörlükleri vardı. Avrupa’dan yükselen faşizm dünyayı korkunç bir savaşa sürükledi.
Günümüz Avrupa’sında aşırı sağın böylesine bir ivme kazanmasının benzer bir sonuç doğurması düşük ihtimal. Ancak Avrupa’yı güzel bir bahçeye, dünyanın geri kalanını ormana benzeten kibirli AB Temsilcilerinin tezleri çöp olmuş durumda. Avrupa giderek tehlikeli bir ormana dönüşüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından yaptığı ilk açıklamadaki şu cümle aslında hafta başından beri devam eden tartışmanın özeti: Terörle demokrasi bir arada bulunmaz. Sırtını elinde Kalaşnikof, bomba, molotof olana dayayarak siyaset yapılmaz.
Cumhurbaşkanı’nın atıfta bulunduğu o konuşma 19 Temmuz 2015 tarihinde dönemin HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ tarafından yapıldı: Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz. Bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz! (Yüksekdağ “Terör Örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.)
Hakkari’ye atanan kayyımı “Demokrasiye müdahale” olarak tanımlayanlar, hukukun işletilmesine gösterdikleri tepkiyi niyeyse sırtını Kalaşnikof’a, molotofa yani teröre yaslayanlara göstermiyor! Hiçbiri DEM Parti’ye “Neden hakkında terör soruşturması olmayan isimleri değil de terör örgütünün militanlarını aday gösteriyorsunuz” demiyor,
FETÖ ve PKK… Küresel çetenin Türkiye’nin başına bela ettiği iki proje terör örgütü.. İkisinin de çıkış noktası CIA’nin 1960’ların başında hayata geçirdiği “Barış Gönüllüleri Projesi.”
Projenin amacı aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 139 ülkeyi Sovyetler Birliği’nin etkisinden uzak tutmaktı. Binlerce CIA ajanı “Barış Gönüllüsü” adıyla ve sözde insani yardım amaçlı bu ülkelere gönderildi. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda 1972 yılına kadar faaliyet gösterdiler.
Giderken arkalarında bizzat kurdukları, devlete sızmasına zemin hazırladıkları iki proje örgüt bıraktılar. Bölgedeki ayrılıkçı hareketin ve FETÖ’nün 1970’li yıllarda taban tutması, lider kadrolarının o dönemde şekillenmesi tesadüf değil.
Hikayenin devamını biliyorsunuz… 1999’da PKK’nın başındakini Kenya’da bize verdiler. FETÖ’nün başındakini ise yanlarına aldılar.
Dönemin Başbakanı Ecevit’i bile şaşırtan bu teslimat
Yazının başlığındaki soru bana ait değil. Ankara’da siyasete ucundan kıyısından bulaşmış, çok değil biraz siyasi okuma yapan herkes Kemal Bey’in köşesine çekilip oturma niyetinde olmadığının farkında.
Hatta iddia o ki, CHP’nin sonbahardaki tüzük kurultayını bekliyor. Orada şekillenecek dengelere bakacak, CHP’de yol yürüme imkanı kalmadığını görürse yeni bir parti için harekete geçecek.
Kaybettiği Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1.yıldönümünde KRT’de verdiği mesajlar ve hemen arkasından Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmesi bu iddiayı kuvvetlendiriyor.
Kılıçdaroğlu “Beni hançerlediler” dediği İmamoğlu, Özel ikilisi ve bu isimlere destek veren bazı eski kurmaylarıyla hesaplaşmakta kararlı. Bu hesaplaşmanın siyasi sonuçlarından birinin yeni bir parti olma ihtimali hiç de az değil.
Peki bu partide kimler olur?
CHP’de İmamoğlu- Özel dengesinde kendisine yer olmadığını düşünen küskünler..
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan uzaklaştırılma şeklini kendilerine yönelik bir tasfiye
Sahipsiz köpek meselesinin 1 numaralı sorumlusu belediyeler ve işin şovundaki sözde hayvanseverlerdir.
2004 yılında çıkarılan 5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanununa göre belediyeler sahipsiz köpekler için rehabilitasyon merkezleri kurmak ve kısırlaştırma yapmakla yükümlü.
Peki 20 yılda ne yapmış bizim anlı şanlı belediyeler? 1393 belediyeden sadece 237’si hayvan barınağı kurmuş. Diğerleri böyle bir sorun yokmuş gibi davranmış. Sonuç: Sokaklarda en iyimser rakamla 4 milyon başıboş köpek var!
CHP lideri Özgür Özel etkin bir kısırlaştırma seferberliği, yeterince barınak ve sokak hayvanları için fon önerisinde bulunuyor. Yerinde ve doğru öneriler. Ancak belediye tartışmasına girmeden şu hatırlatmayı yapmakta fayda var: Sahipsiz köpek sayısındaki artış pandemide katlandı ve iş çığırından çıktı.
İstanbul’da 2004 yılında başlatılan PETİSTANBUL projesiyle her yıl on binlerce hayvan kısırlaştırıldı. 2018’den sonra bu çalışmalar durdu. Ankara’da belediye 5,5 yıldır soruna çare olacak bir adım atmadı.
Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın