Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan, “Bankalar, geçen yıl 11 milyar dolar kâr etti; bu yıl da neredeyse aynı miktarda kâr edecekler; öyleyse, kredi versinler” diyor. Bu söylem, “Bir adamın boyu uzunsa, daha çok vergi versin” demek gibi bir şey.
Devlet Bakanı Şimşek, “IMF anlaşması için zaman veremeyiz; ama, epey yol kat edildi; sıra teknik görüşmelere geldi” diyor. Bu söylem, “IMF anlaşması, bizim yaramıza merhem olacağı zaman değil, onlar istediği zaman olacak” anlamında.
Maliye Bakanı, “Türk vatandaşlarının dışarıdaki paralarının bir yasa çıkarılırsa gelebileceği ve krize merhem olacağı” gibi afaki bir düşünceyle, yasa çıkardı. Bu yasa, krize merhem olmaz. Ama yine de krize karşı önlem alma adına Maliye çalışıyor.
Kriz karşısında en ciddi önlemleri alması gereken Merkez Bankası, birkaç puan faiz düşürme ve döviz depoları piyasasını çalıştırma, döviz ihaleleri açma dışında tedbir alamadı. Oysa, daha önce konu ettiğim gibi, yapması gereken başka şeyler de var.
BDDK Başkanı, “Gerekirse yaparız, ederiz” diyerek, sertlik göstermek dışında bir uygulama sergileyemedi.
SPK, uzun vadeli tedbirler peşinde.
TMSF, Hülya Avşar’la uğraşıyor.

Oysa, kriz kapımıza dayandı

Önümüzdeki ayın gündemi çok kritik. Çünkü, aralık ayında, tüm banka ve şirketler, bilançolarını iyi kapatma hazırlığı yaparlar.
Bu nedenle, borçlarını tahsil etmek, ama ilave borç vermemek isterler. Yıllık “rating (derece)”lerini yüksek tutacak tedbirler almak ve bu amaçla da bilanço makyajı yapmak eğilimindedirler.
Bir borç ödeyen ülke olarak Türk Hazinesi ve şirketleri de bu eğilimin etkilerinden kurtulamazlar.
Dolayısıyla, yıl sonlarında, Türk Hazinesi’nin ve şirketlerinin yoğun dış kredi geri ödemesi vardır. Bu dönemde, geçici olarak da olsa, yeni dış kredi verilmesi de zorlaşmıştır. Aralık aylarında geleneksel olarak faizler de yükselir.
Karşılaşacağımız darboğazlar

Bugünden itibaren, ekonomimiz aşağıdaki darboğazlarla karşılaşacak:

Devlet tahvillerine olan yabancı talebi azalacak.
Borsaya yabancı girişi azalacak. Hatta, çıkışlar söz konusu olabilir.
Vadesi gelen dış kredilerin yenilenmesi büyük ölçüde yeni yıla sarkacak.
Dolayısıyla, döviz kurları üzerinde artış baskısı oluşacak.
IMF anlaşması da ancak yeni yılda gerçekleşebilir.
Banka akreditiflerinin ödenmesi, mümkün olduğunca yeni yıla sarkıtılacak.
Yabancı bankaların ve ulusal bankaların mevduat talebi artacak.
Yabancı ve ulusal bankaların kredi verme olasılıkları azalacak ve mümkün olduğunca yeni yıla ertelenecek.
Döviz ve Türk Lirası faizlerinde de artış baskısıyla karşılaşacağız.
Bu etkilerin giderilmesi için, ekonomi yönetiminin hiç gecikmeden ilave önlemler getirmesi gerekiyor.
“Kar topu etkisi” ancak bu şekilde önlenebilir.