Rekabet Kurulu Başkanı, çeşitli kurumlara uzun sayılan yazılar yazarak, 1994’te Gümrük Birliği’ne giriş sırasında kuruluşu başlatılan ve 1997 yılında işlevine başlayan kurumu tanıtıyor. Bu mektuplar, zamanlı ve çok yerinde olmuş. Çünkü, çoğumuz, “bağımsız, fakat hesap vermeye gönüllü” bu kurumu iyi tanımıyoruz.
Son yıllarda, Rekabet Kurulu’nun etkinliği iyice arttı. Ona sormadan özelleştirme yapılamıyor; yabancı ya da yabancılarla ortak şirket kurulamıyor. Türk şirketleri için bir sermaye tavanı varken, yabancı şirket kuruluşlarında mutlaka, kurumun onayı gerekiyor.
Bu da binlerce dolar avukat masrafına ve en azından yaklaşık 1 aylık bir süreye mal oluyor. Sonuçta, Rekabet Kurulu, mutlaka olması gereken bir kurum; ama, yeni bir bürokrasi kapısı.
Birleşme ve satın almalara yeşil ışık
Rekabet Kurulu, yaşadığımız kriz sırasında yapması gereken açıklamayı yaptı. Birleşmelere ve satın almalara yeşil ışık yaktı. Kısacası, kriz nedeniyle oluşacak birleşme ve satın almalarda, “rekabeti bozmama” prensibini, daha yumuşatarak uygulayacak.
Ancak, bir konuda çalışan tek firma varsa ve bu firma kendi konusunda yeni firma kurulmasını engelliyor veya engellemek için SPK ve BDDK gibi düzenleyici kurumları kullanıyorsa, bu duruma Rekabet Kurulu’nun müdahil olması gerekir.
Kurul, ülkemizde, “rekabet kültürü”nün yeterince derinleşmediği görüşünde. Gerçekten de öyle. Rekabetin önlenmesi değil, özendirilmesi gerekirken; örneğin, Bankacılık Yasası’nda bazı sistemlerin kurulması, “Asgari 5 banka olmazsa olmaz” denilerek engelleniyor. Oysa, bütün dünyada böylesi bir uygulama yok.
‘Oyunun kuralları’nı koyuyor
Rekabet Kurulu, sadece özel sektör için değil, kamu sektörünün de rekabeti bozan işlemlerini denetliyor. Yani, Rekabet Kurulu, “oyunun kuralları”nı koyuyor ve kuralların uygulanmasını takip ediyor. Bu bakımdan, şikâyetlere açık ve son derece önemli bir görevi var. Çünkü, yabancıların ülkemize gelmesini engelleyen en önemli neden, hâlâ, ülkemizin bürokratik ve yargısal sisteminin, özel sektör karşısında, kamu sektörünü kayırması.
Öte yandan, hükümetin “oy kazanmak için kömür dağıtması” gibi kararlarına, Rekabet Kurulu karışmıyor. Ancak, devlet yardımları, bazı sektör ve şirketleri diğerleri aleyhine destekliyorsa, bu durumla Rekabet Kurulu ilgilenebiliyor.
İlk rekabet yasası, ABD’de 1890 yılında “Antitröst Yasası” adıyla uygulanmış. Neredeyse, 120 yıl önce, ABD işin farkına varmış. Avrupa Birliği’nde de yaklaşık 50 yıldır, rekabet kuralları uygulanıyor.
Bütün ülkelerde olduğu gibi, bizde de Rekabet Kurulu’nun rakibi yok.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024