Kriz sırasında, reel sektör için yeterli tedbir alınmazsa, halen sağlıklı olan şirketlerin durumu da bozulacaktır.
- Deflasyon (mal ve servis fiyatlarının düşmesi) halinde, şirketlerin kredi geri ödemeleri de zorlaşacağı için, bu durum, bankaların sıkıntılarını da artıracaktır.
- Yani, ekonomileri artık, “yüksek enflasyon” değil; “yüksek deflasyon”, tehdit ediyor.
- Sanılanın aksine, krizin, bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri oransal olarak daha fazla etkileyeceği anlaşılıyor.
- Kurtarma paketleri ve vergi gelirlerinin düşmesi nedeniyle, devlet maliyeleri de zor durumda kalacaklar ve ilave borçlanmak veya merkez bankaları kaynaklarını kullanmak zorunda olacaklardır.
- Müdahale edilmeyerek, krizin dibe vurmasına izin verilse, toparlanma çok daha çabuk olacaktır. Ancak, devletler, yaşın yanında kurunun da yanmaması amacıyla, dibe vurmaya izin vermiyorlar.
- Krizde borsaların kaybı halen 30 trilyon doları buldu. Dolayısıyla, ciddi bir düzelme başlamadan borsalar bu kaybı karşılayamazlar.
- Faizler düşse bile, “spread”ler (risk marjları) yükselmekte; dolayısıyla, faizdeki düşmeler, borç talep edenlere yansıyamamaktadır.
- Sanayi üretimimiz, krizin ortasında bulunan, Avrupa Birliği ve ABD’den (önceki yıla göre, yüzde değişim olarak), 2 mislinden fazla düşmüştür.
- Halen, ortalama olarak yüzde 4 civarında olan, geri ödenemeyen krediler oranı, 2009 yılında yüzde 8- 10 seviyelerine yükselecektir.
Öyleyse ne yapmalı?
Alınan tedbirler yerindedir; ama yeterli değildir.
- IMF kaynaklarının bir bölümünün bankalara verilmesi, bunların krediye dönüşeceği anlamında olmaz. Bunların mutlaka krediye dönüşmesi için tedbir alınmalıdır.
- Krizin yükü, giderek devlete yönlenecektir. Kurtarma operasyonları yapılması bile gündeme gelebilir. Gündeme gelmese bile vergi gelirleri beklenmedik ölçüde düşecektir. Bu nedenle, Maliye, hemen tedbirlere başlamalıdır.
- Merkez Bankası, mutlaka devreye girerek, sadece bankaları değil, reel sektörü de destekleyici tedbir almalıdır.
- Sağlıklı şirketlerin hisse senetleri veya tahvillerinin, Merkez Bankası tarafından satın alınması dahi gündeme getirilmelidir.
- Merkez Bankası, kredi mektuplu döviz hesapları ve süper hesaplarını beklemeden bankalara devretmelidir.
- Beklenilmeden, yasal değişiklik yapılarak, vadeli çek yazılmasına ve bu çeklerin kırdırılmasına olanak tanınmalıdır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024