Önceki yazımda, kriz karşısında, Merkez Bankası’nın daha aktif olması gerektiğinden bahsetmiş ve Maliye ile Hazine’nin alması gereken acil tedbirleri anlatmıştım. Bugün de Merkez Bankamızın, ani kur artışları karşısında alması gereken acil tedbirlerden bahsedeceğim.
Merkez Bankamızın, hem Türk Lirası hem de döviz likiditesi yönetimi daha iyi yapılabilir. Yeter ki, döviz rezervlerindeki azalmadan ve piyasadaki paradan korkmasın.
Kurlardaki artış, beklenilen şeydi; normaldir. Bu gelişme, Merkez Bankası’nı kesinlikle telaşa sokmamalı.
Merkez Bankası, “beklenti yönetimi”ni iyi yapmalı. Türk Lirası’nın olması gereken gerçek değerini iyi hesaplamalı; döviz satışlarının tümünü, bu hesapladığı değerin üzerinde ve hiç çekinmeden yapmalı.
Merkez Bankası’nın, şu prensipleri çok iyi bilmesi gerekiyor:
a) Kriz sırasında, hiçbir fiyat çıkmadan düşmez. Dolayısıyla, Merkez Bankamızın bu aşamada, döviz fiyatındaki çıkışı durdurma görevi olamaz.
b) Çıkan döviz bir süre sonra, misliyle ve daha ucuz fiyattan geri gelir. Böylece, fiyat farkı kadar piyasadan para çekilmiş sayılır. Bu nedenle, eldeki dövizin gerekirse tümünü “kesin satış” ile satmaktan korkulmamalıdır.
Yapılması gerekenler
Merkez Bankamızın gecikmeden yapması gereken şeyler de şunlar:
* “Döviz depoları piyasası”nda Merkez Bankası’nın verdiği depoların vadesi 2 haftayı geçmiyor. Bu depoların vadeleri, 1, 3 veya 6 ay olarak belirlenmeli. Bankaların, bu vadelerle alabilecekleri döviz limitleri sadece kendilerine açıklanmalı. Limitler düşük tutulmamalı.
* Verilecek döviz depolarının faizleri, yıllık bazda yüzde 10 değil, yüzde 5-6-7 seviyelerinde olmalı. Limit üstü teminatlı depoların faizleri yarımşar puan yüksek olabilir.
* Kriz başladığı için, kesinlikle “vadeli döviz satışı” yapılmamalı.
* Bankaların tüm piyasalardaki işlem limitleri azami seviyelere yükseltilmeli; bu limitlerden istekler beklenilmeden karşılanmalı.
* Döviz mevduatı için alınan zorunlu karşılıklar, yüzde 11’den, ilk aşamada yüzde 9’a indirilmeli. Gerekirse, indirimler sürdürülmeli.
* Yurtdışından kullanılan döviz fonları için, bu oran çok daha düşük tutulmalı; hatta, sıfırlanmalı.
* TL mevduatı ve tüm bilanço değeri üzerindeki zorunlu karşılıklar da düşürülmeli.
* İhracatçılara ve sağlam şirketlere ait bonolar, piyasa teminatı olarak veya doğrudan reeskonta kabul edilmeli.
* Bankaların yurtiçinde aldıkları dövizli bonolar karşılığında 3 ay ya da daha uzun süreli geri alım anlaşmaları (swap) yapılmalı.
* Bankaların ellerindeki devlet iç borçlanma senetlerinin geri alımı için hazırlık yapılmalı.
* Hazine ile görüşülüp ihaleler sırasında piyasa daha likit tutulmalı.