Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaşadığımız global ekonomik kriz bize çok şey öğretti:     1) Serbest piyasa ekonomisinin, kendi problemlerini en iyi kendisinin çözebileceğini zannederdik. Oysa, kapitalizmin kalesi sayılan ABD’de bile, devletleştirmeler yapıldı; şirketlere ve bankalara Hazine’den sermaye koyuldu; CEO’lar için yasa değiştirildi. Artık, “tam serbestlik”in yerini, “kurallar içinde serbestlik” alıyor.
2) Global kriz başlangıçta, gayrimenkul kredileri(mortgage) nedeniyle oluşan ve kolayca baş edilebilecek bir kriz olarak görüldü. Ancak tüm şirketler, sektörler ve ekonomiler krizden etkilendi. Şirketlerin rasyonel davranmadıkları, hatta çoğu zaman çıkarları doğrultusunda karar alamadıkları anlaşıldı.
3) Yaşadığımız krizin, 1929 ekonomik krizine benzediği ve sadece likidite verilerek aşılabileceği zannedildi. Alan Greenspan bile, böyle bir krizin hiç öngörülmediğini söyledi. Oysa kriz, kapitalist ekonomilerde bilinenden daha derin sorunlar bulunduğunu gösteriyor. Örneğin, 17 milyar dolar yardım yapılsa bile, otomotiv gibi bazı endüstriler kurtarılamıyor.

Yatırımları çeşitlendirmek
4)  Para sahiplerinin, paralarını aynı sepete koymayarak; yani yatırımlarını çeşitlendirerek, kayıptan kurtulabilecekleri düşünülürdü. Daha da ileri gidilerek, kaybedenin olduğu bir ortamda, mutlaka bir kazananın olacağı söylenirdi. Genç yaştan başlayarak, ömür boyu yapılacak tasarrufların, yaşlılıkta işe yarayacağına inanılırdı. Oysa, tüm yatırım araçları birden değer kaybettiği için, kriz sırasında ne yatırım çeşitlendirebilenler kazandı, ne tasarruflar işe yarayacak, ne de başkaları kaybederken, kazananlar oldu. Piyasanın bilinen prensipleri artık yenilenmek zorunda.
5) Hisse senedi yatırımlarında, Fiyat/Kazanç gibi rasyolara, teknik analizlere inanılır; mali danışmanların fikirleri önemli sayılırdı. Derecelendirme(rating) kuruluşlarına güvenilirdi. Bankaları ve sermaye piyasasını denetleyen, tüm dünyadaki BDDK ve SPK benzeri kurumların, işlerini titizlikle yaptığı bilinirdi. Artık, bu konulardaki bütün inançlar sorgulanma durumunda. Şaşkınlık evresi geçer geçmez, “yeni kapitalizmin, yeni prensipleri” tartışılmaya başlanacak. Muhtemelen, globalizmin de kuralları konulacak.

‘Piyasa mitleri’ artık yok
6) Firmalar değerlendirilirken, “faiz, vergi, amortizasyon öncesi kâr (EBITDA) ile nakit akışı”nın, “net kâr”dan önemli olduğu vurgulanırdı. Artık, kâr edemeyen firmalara, düşünülerek yaklaşılıyor. Aslında, kâr payı ödemeyen hisse senetlerinin, bir kâğıt parçasından farkı yok.
7) Gayrimenkulün uzun dönemde en iyi yatırım aracı olduğu, “altın”ın bir mal gibi düşünülmesi gerektiği, yani yatırım aracı olmadığı, borsa manipülasyonlarının çok zor olduğu gibi “piyasa mitleri” artık yok. Eski yatırım alışkanlıklarının değiştirilme zamanı geldi.
8) Merkez bankalarının, faiz oranlarını belirlediği bilinirdi. Oysa artık piyasa, merkez bankalarını fazla dinlemiyor. Zaten, merkez bankalarının belirlediği faizler, bankalara borç verirken uygulayacakları gecelik veya haftalık oranları belirtiyor. Merkez bankalarının yönlendirmek istediği faiz oranlarına, piyasanın fazla uymadığı anlaşıldı. Merkez bankaları, faizleri “0” a bile indirdiler ama krizi önleyemediler. Artık, sadece faizle piyasa yönlendirilemiyor.
Gelecekte dünya ekonomisi bambaşka olacak.