Hükümet ile IMF’nin çekişmesi sürüyor. Söylenen sözlere veya benzetmelere bakmayın. Başbakan, özetle, “Krizde bizi destekleyin ama işimize karışmayın. Karışacaksanız da yerel seçimlerden sonra karışın. Yerel seçimleri kazanmak için, yapacağımız harcamalara göz yumun” diyor. IMF ise, özetle, “Biz böyle bir anlaşma yapamayız. Kriz nedeniyle zaten bir parasal genişleme yarattınız. Faiz dışı fazla hedefini tutturmak ve bütçe disiplinini sürdürmek zorundasınız” diye yanıt veriyor.
Son bir hafta içinde, IMF, Türkiye hakkında çeşitli görüş ve araştırma sonuçları açıkladı. Kısaca diyor ki:
Türk ekonomisi, bütçe disiplininin sağlanması, serbest kur rejimi ve ihracat olanaklarının büyümesi nedeniyle, eskiye göre, krizlere daha dayanıklı bir ülke haline geldi.
Ancak, ekonominin sıcak paraya olan bağımlılığı ve kırılganlığı devam ediyor.
Bundan sonra da, Hazine borçlanmasının, gayri safi milli hasılaya olan oranı dikkatle takip edilmelidir.
Vergi reformu mutlaka yapılmalı ve eksik olan kurallar tamamlanmalıdır.
Ne biçimde olursa olsun, vergi affına karşıyız.
Yerel yönetimlerin harcamaları kontrolsüzdür. Mutlaka kontrol altına alınmalıdır.
Merkez Bankası’nın kriz nedeniyle yaptığı parasal genişlemeyi hoşgörüyle karşılıyoruz.
Ancak, Merkez Bankası, önceden olduğu gibi, sıkı ve kontrollü para politikalarına devam etmelidir.
Yaptığımız hesaplamalar (Prakash Kannan’ın çalışması), Türk ekonomisinin en kırılgan durumunun yüksek reel faizler olduğunu göstermektedir.
Faiz indirimlerinin ancak sıkı maliye politikası sayesinde sağlanabileceği görülüyor.
TMSF yetkiyi kaybetti
Geçen haftanın en önemli gelişmesi, hükümetin mevduat garantisi yetkisini 2 yıl süreyle TMSF’den alması oldu. Aslında, her ne kadar yetki TMSF’de gibi görünse de Bakanlar Kurulu kararı olmadan kullanılamıyordu. Sadece, TMSF’nin bu konuda Bakanlar Kurulu’na bir teklif götürmesi ve gerekçe bildirmesi gerekiyordu. Yapılan değişiklikle, hükümet, TMSF’nin teklifini ve gerekçesini beklemeden, istediği anda mevduata garanti verebilecek. Bu gelişme, hükümet ile TMSF arasında bir güven bunalımı olduğunu gösteriyor. Özellikle, hükümetin, dışarıdan getirilecek fonlara vergi affı getirme girişimi göz önüne alınırsa, bu girişime TMSF’nin karşı çıktığı veya bu girişim nedeniyle mevduata tam garanti verilmesinin gerekli olmadığı görüşünde olduğu, anlaşılıyor. Bildiğim kadarıyla, Maliye’ye bu vergi affını önerenler, mevduata tam garanti verilmesini istiyorlar.