Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ekonomiden sorumlu Bakan Ali Babacan’ı dinledim. Parantez içlerinde, söylediklerinden, benim anladıklarım var.
Babacan diyor ki:
* Bu yıl, bütçe artık faiz dışı fazla veremeyecek. (Yani, artık, faiz dışı açık dönemi yeniden başlıyor. Faiz ödemek için bile borç alacağız.)
* Bizde, bütçe açığı nedeniyle oluşan bir borç yükü var. (Yani, diğer ülkeler, “banka kurtarma”, “piyasaya likidite verme” gibi nedenlerle de borçlanmak durumunda kaldılar. Hamdolsun, biz bu dönemi 2000 yılında atlatmıştık. Bankalarımız sağlam.)
* Yeni uluslararası ekonomik dalga olmazsa, resesyon olmaz. (Yani, bize ne olacağı, önemli ölçüde, uluslararası piyasalardaki gelişmelere bağlıdır.)
* Deflasyon, bizim için çok uzak ihtimal. Buna karşı elimizde çok enstrüman var. (Yani, gerekirse, Merkez Bankası’na para bastırırız.)
* Enflasyon riski hâlâ var. Enflasyon kalıcı olarak tek hanede kalmalı. Ama, faizlerin de tek hanede kalması gibi bir hedefimiz yok. (Yani, Merkez Bankası’nın, enflasyon hedeflemesi programına devam etmesini istiyoruz.)
* Artık gelişmiş bir ekonominin verdiği tepkileri bizim ekonomimiz de veriyor. Örneğin, eskiden krizlerde faiz yükselirdi; şimdi düşüyor. (Yani, bu hükümetin ekonomi politikası doğru.)

Kimseyi şaşırtmayacağız

* Gelecek 10 yıl boyunca, Avrupa’da en yüksek büyüme oranları yakalayacak ekonomi, Türk ekonomisi olacak. G-20 ülkelerinde borç stoku gayri safi milli hasılalarının (GSMH) yüzde 100’üne çıkacak. Bu durum, gelişmiş 20 ülkedeki büyümeyi ciddi biçimde azaltacak. (Yani, onlar eskisi gibi büyüyemedikleri için, biz onlardan fazla büyümüş olacağız.)
* Orta vadeli, yaklaşık 5 yıllık bir ekonomik program hazırlıyoruz. Bu programı IMF’ye vereceğiz. IMF programı desteklerse onunla anlaşırız. Hazırlayacağımız programa IMF desteği piyasalara bir güven verir ama bizim hazırlayacağımız program, bu destekten daha önemlidir. IMF’nin dediğini yapmayız; bizim hazırladığımız programa desteğini isteriz. (Yani IMF ile yapılacak anlaşma rafa kalkmıştır.)
* Her birinin harcamaları yüzde 10 artırılsa, kamu harcamalarının GSMH’yi artırma oranı yüzde 0.3 olurken, özel sektör harcamalarının GSMH’yi artırma oranı yüzde 6.8 oluyor. (Yani, kamu harcamalarını artırmak yerine, özel sektör harcamaları artırılırsa, ekonomideki büyüme çok daha büyük olur.)
* Merkez Bankası kaynaklarına başvurmayız. Bütçe açıklarını, vergi gelirleri ve borçlanmalarla kapatacağız. (Yani Merkez Bankası kaynaklarına çok gerekirse ve dolaylı olarak başvururuz. Ama vergileri artıracağız.)
* İç piyasadan borçlanma, bankaların özel sektöre kullandırabilecekleri kaynakları tüketiyor. (Yani, artık, iç piyasadan daha az, dış piyasadan daha çok borçlanacağız.)
Babacan’ın “öngörülebilir” bir ülke olma isteği, konuşmasının en çarpıcı bölümüydü. Sürekli, “Verdiğimiz sözden dönmeyiz”, “Bize güvenin”, “İstikrarı bozmayacağız”, “Kimseyi şaşırtmayacağız” biçiminde sözler kullandı.
Bu söylemlerle, özellikle yabancı yatırımcılara göz kırpıldı.