Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümet, babasının malı gibi para dağıtıyor. Seçim öncesi, misli görülmemiş uygulamalar yapılıyor. Şimdi de, “Yağma Hasan’ın böreği” misali, nakit para dağıtma eylemi başlatılıyor.
Yabancı ülkelerde de böyle uygulamalar var ama seçim öncesine denk getirilmiyor. Önce, bir yıl önceki bütçede fasıl açılıp, dağıtılacak paranın kaynağı sağlanıyor. Dağıtım çok kontrollü olarak yapılıyor. Vatandaşın işsiz kaldığı veya çalışamaz halde bulunduğu tespit ediliyor ve bu durumu, devamlı olarak denetleniyor.
Bu işlem, bir sigorta kapsamı altında yapılıyor. Vatandaşın ihtiyacı sürdükçe yardım devam ediyor. İhtiyacın sürüp sürmediği, her ay sıkı sıkı denetleniyor. Uygulama, bir kurum tarafından yönetiliyor ve denetlenen, sorumlu bürokratları var.

Ödemeyene veriliyor
Bu ödentiler hiçbir zaman bizdeki gibi politik çıkarlar için kullanılamıyor. Kullanılması, demokrasiye aykırılık olarak görülüyor. Yardım, para olarak verilmiyor. Para olarak verilen bölüm, varsa, asgari ücretin onda birini geçemiyor. Para yerine verilen kuponlar, sadece belli yerlerde yiyecek alınması için kullanılabiliyor; ilaç sağlanıyor. Uygulama aile değil, kişi başına yapılıyor. Üstelik, bu işe belediyeler karıştırılmıyor; uygulama, merkezi hükümet tarafından gerçekleştiriliyor. Belediyeler, sadece, sığınma evleri sağlıyor ve ihtiyaç içinde olanlara ücretsiz yemek dağıtabiliyorlar.
Nüfusunun yüzde 80’inin vergi mükellefi olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Vergi sadece, halkın bir bölümünden alınabiliyor. Bilinçli olarak, vergi reformu da yapılmadı. Seçimden önce, rahatça “har vurulup, harman savrulsun” diye, IMF anlaşması da seçimden önce yapılmayacak. Zaten, seçimden 2 gün sonra zamlar geliyor; zam kararları alındı ve bekletiliyor.
Vergi ödeyenlerin sayısı çok kısıtlı olduğu için, hükümetin seçim öncesi nakit para dağıtmaya başlaması “vergimin, vergi vermeyenlere sorgusuz sualsiz dağıtılması” anlamına geliyor. Üstelik, bu ülkede, vergi verenlerin başına her şey gelebilir. Size, mal varlığınız kadar ceza bile kesebilirler. “Varlık vergisi” adı altında, gayrimüslimlere yapıldığı gibi, şimdi de canlarının istediklerine, istedikleri kadar ceza kesebiliyorlar. Türkiye’de, vergi mükellefi hakkını arayamıyor. Kişi, “Türkiye vergi şampiyonu” olsa bile. Mahkemeler çok uzun sürüyor. Vergi olarak yaptığınız ödeme de sorgusuz sualsiz, oy kaygısıyla dağıtılabiliyor.
ABD’de kendisine haksızlık yapıldığını düşünen vatandaş, “I am a tax-payer (Ben vergimi ödüyorum)” diyerek kendisini savunur.
Benim sadakaya alıştırılan halkım da diyor ki:
“Haram, helal ver Allah’ım; garip kulun yer Allah’ım.”