Türkiye ve dünyadaki hükümetler ve ekonomi yöneticileri, geçtiğimiz 5 yıllık dönemde yaşanan, ikincil (derivative) işlemlere bağlı para bolluğunun doğurduğu, global ekonomik krizin gelişini göremediler.
Krize çözüm bulmak amacıyla, Dünya merkez bankaları, karşılığının ne olduğunu fazla umursamadan para bastılar.
ABD dahil, birçok gelişmiş ülke hükümetleri, halklarının vergilerini, batık finansal kuruluşlarını kurtarmak için kullandılar.
Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke hükümetleri, serbest piyasa ekonomisi kurallarını hiçe sayıp ülkelerinin özel sektörlerine müdahale ederek ekonomik sistemin bir anda çökmesini engellediler.
Bütün bu uygulamalar, özellikle gelişmiş ülke hükümetlerinin piyasadan aşırı borçlanmasına yol açtı. Her ne kadar merkez bankalarının faiz indirimleri sayesinde borçlanma faizleri düşük olsa da aldıkları borçları geri ödemekte zorlanacaklar.
Borçlanma tutkusu
Kriz sırasında, özel sektöre istediği kadar kredi verilmemesi, hükümetlerin rahatça borçlanmasına olanak sağladı. Dünyada ve bizde parası bol olan bankalar, bu uygulama sayesinde iyi kârlar yaptılar. Bizdeki faiz marjı, en yükseklerinden biri idi.
Halen, Amerikan Merkez Bankası (FED) dahil birçok gelişmiş ülkede merkez bankasının bilançosu, “batık” bir banka bilançosundan farklı değil.
Örneğin, FED bilançosunda, birkaç trilyon dolar tutarındaki hazine bonolarının yerini batık şirketlerin tahvilleri aldı. 1 trilyon dolar civarında bankalara kredi sağlandı. Ayrıca, 500 milyar dolar civarında da yabancı merkez bankalarına borç verilmiş durumda.
Üstelik hükümetler, krizi aşmak amacıyla, ülkelerindeki mal ve hizmet talebini artıracak tedbirler peşinde olduklarından, vergileri de artıramıyorlar. Hatta, bizde olduğu gibi vergi oranının azaltılması veya alınan vergilerin bir bölümünün iade edilmesi gibi uygulamalar yapılıyor.
Artık, bizde kronikleşmiş bir sorun olan ve Osmanlı’yı bile çökerten, yabancılardan borçlanma olgusu, gelişmiş ülke hazinelerini de tehdit ediyor.
Enflasyon dalgası yolda
Ekonomiler düzelme sürecine girince, faizler zorunlu olarak yükselme eğilimine girecek. İşte o zaman, devletler faizleri ödemek için de borçlanmak zorunda kalacaklar; bu gelişme, faizleri daha da arttıracak ve hükümetleri içinden çıkılmaz bir “kısır döngü”nün içine itecek. Biz, bu “kısır döngü”yü iyi biliriz.
Merkez bankaları da, para politikası araçlarını kullanamayacak bir ortama itiliyor. İşte bu nedenlerle bazı ekonomistler, krizin tekrarlanacağı görüşünü savunuyorlar. Bizde yıllardır olduğu gibi, gelişmiş ülkeler ve global ekonomi de tekrar eden krizlerle karşılaşabilecek.
Kaçınılmaz olarak, hükümetler ve düzenleyici otoriteler, bankalarının ve yatırımcılarının tüm dünyadaki finansal işlemlerini denetlemek ve kısıtlamak zorunda kalacaklar. İkincil (derivative) işlemlerin yapılması kısıtlanacak.
Kontrolü zor bir global enflasyon dalgası ile karşılaşacağız.
Kapitalizmin yeni evresi başlıyor.
Borç alanların, borç verenleri köşeye sıkıştırıp sıkıştıramadığını da yaşayarak göreceğiz.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024