Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugünlerde, büyük şirketleri batıran CEO’ların servetleri, ücretleri, uçakları, günlerini nasıl geçirdikleri, hangi siyasi partilere ne kadar yardım yaptıkları sorgulanıyor. En son, geçtiğimiz cuma günü, Amerikan Kongresi ve New York savcısı, A.I.G. (American International Group) CEO’su hakkında, devletten aldığı “kurtarma” parasını, çeşitli bankalara olan borcunu ödemek için kullandığı için soruşturma açtı.
Ama, bir taraftan da şirketler yeni CEO’lar bulmak için, birbirleriyle yarışıyorlar. Aslında, şirketlerini batırmakla suçlanan ve kazandıkları primler geri alınmak istenen CEO’lar, çok daha iyi işler bulup eski işlerini bırakıyorlar. 

Head Hunter’lar ne iş yapıyor?
Head Hunter(Beyin Avcısı) denilen firmalar bu günlerde çok çalışıyor. Çünkü, her firma, bu karışıklıkta daha iyi bir CEO’ya kavuşmak için yarışıyor. CEO değiştirmek kolay değil. Önce, CEO’nuzun kontratında yazılı olan büyük tazminatı ödemek zorundasınız (CEO’lara bazen yüzde 1-5 hisse de verilmiş olabiliyor). Sonra, “Head Hunter” firmasına yüz binlerce doları bulan bir ön ödeme yapıyorsunuz.
Size önerilen 2-4 CEO adayından birini seçemezseniz, bu para yanıyor. Seçerseniz, CEO’nun alacağı toplam ilk yıllık paranın belli bir oranı (3-12 aylık), “Head Hunter” firmasına ek olarak ödeniyor.
Head Hunter firmasına bu denli yüklü ödeme yapılmasının nedeni, başka firmalardaki CEO’ları istifa ettirip size gelmesini sağlaması. Doğal olarak, bu operasyondan rakip firmanın ve hatta sizin, haberiniz yok. Bu da, CEO’lar arası bir “pazar”.
Bu sistemle, CEO’lar gittikçe daha iyi şartlarla, çok daha yüksek ücretli işler bulabiliyorlar. Bu sayede, firmalar, rakip firmaların tüm bilgilerine erişebilme olanağına da sahip. Gizlilik anlaşması olsa bile, rakip başarılı firmanın CEO’sunu işinin başına getiren firma, çok daha deneyimli biçimde yoluna devam ediyor.

CEO’lar ne iş yapar?
Kapitalizmin şimdiki evresinde, artık, firma sahipleri firmalarını yönetmiyorlar. Zaten, bu kadar çok işe yetişebilmeleri de mümkün değil.
Ayrıca, şirket yönetimleri “babadan oğula” geçmeden, “beceriksiz ikinci nesil” tarafından yönetilir olmaktan kurtuluyor. Şirketler, iyi çalışan, deneyimli, bilgili, önünü görebilen CEO’ların eline veriliyor.
Şirket sahipleri, iyi seçilmiş CEO’lar sayesinde, şirketin hisse değeri arttıkça, para kazanıyor. Öte yandan, şirket sahipleri elde ettikleri kazancı, diğer kârlı yatırım alanlarına kaydırabiliyorlar. Global dev şirketler böyle doğuyor.
Şirket içi ve dışı denetim mekanizmaları sayesinde, şirketler ve CEO’lar denetleniyor. Bu sisteme, “kurumsal yönetim” deniliyor. Zaten, borsalar ve sermaye piyasasını denetleyen kurumlar da, “kurumsal yönetim”in varlığını istiyorlar. “Kurumsal yönetim”i iyi olan şirketlerin hisselerine daha fazla yatırım yapılıyor ve bu firmaların hisse fiyatları yükseliyor. Çünkü, şeffaflık artıyor ve bu şirketler her koldan denetleniyor, sayılıyor. Ayrıca, “kurumsal yönetim”e geçmiş şirketlerin “not”ları da yükseliyor.
Başarılı ve deneyimli CEO’ları işin başına getiren firmaların hisse değerleri ciddi biçimde yükselebiliyor ve CEO, daha işe başlar başlamaz, kendisine ödenen parayı misliyle geri ödemiş oluyor.