Tufan Türenç’in “Aynadaki Yüzler - Yakın Tarihten İbret Öyküleri” isimli yeni kitabında bilinmesi gereken öyküler var. Bana göre, bunlardan en ilginci, zamanın Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile Kemal Derviş arasında baş gösteren anlaşmazlık. Bu anlaşmazlık, şimdiki yönetimin iş başına gelmesinde önemli rol oynadı. Bakın, Türenç, olayı nasıl anlatıyor:
İstanbul’da Temmuz ayındaki bir toplantıda Bahçeli ile Kemal Derviş arasındaki görüş ayrılığı tartışmaya dönüştü. Kemal Derviş, Bahçeli’nin görüşlerine karşı çıkıyor ve bunların uygulanamayacağını savunuyordu.
Toplantıdan sonra Bahçeli, Kemal Derviş’e sürekli kendisine karşı görüşler ileri sürmesinin nedenini sordu... Derviş de aynı sert üslupla yanıt verdi... “İşlerin hızlı yürümesi için yeni bir siyasi irade gerekiyor efendim” dedi...
Derviş’le yaptığı konuşma uzun zamandan beri kafasını kurcalayan kuşkuları doğruluyordu. Ona göre toplumun bazı kesimlerinde ve basında MHP’nin koalisyondan ayrılmasına ve yerini DYP’nin doldurmasına dönük görüşler ileri sürüyorlar, hatta bunun için bazı insanların girişimde bulunduğu da konuşuluyordu.
Bahçeli, partisinin iktidardan uzaklaştırılmasına izin vermemesi gerektiğine inanıyordu, bunun da tek ve kesin çaresinin erken seçime gitmek olduğu kanısındaydı.
MHP lideri, kurmaylarıyla konuştuktan sonra yaptığı açıklamada erken seçime gidilmesine karar verdiğini söyledi ve 15 Temmuz 2002’de erken seçim yapılması için çağrı yaptı.
Derviş neden oldu
Ertesi gün Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli Ankara’da toplandılar. Başbakan Ecevit, Bahçeli’ye “Erken seçim çağrınız yanlış oldu” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapmayın, erken seçim bizler için intihardır. Çok büyük zorluklar içinde yuvarlandık ama yıkılmadık, savaştık ve durum her geçen gün daha iyiye gidiyor. Seçime kadar daha önümüzde bir buçuk yıl var.
Bu zaman içinde ülkenin ekonomik durumu çok daha iyi bir hale gelecek, bütün sıkıntılar bitecek. Erken seçime gidersek hepimiz ağır bedel öderiz. Erken seçimi aklınızdan çıkarın. Dediğim gibi bu bir intihar olur.”
Ecevit ne kadar dil döktüyse de Bahçeli’yi ikna edemedi. Mesut Yılmaz da Bahçeli’nin ısrarlı olduğunu ve kararından dönmeyeceğini anladığı için Ecevit’in düşüncelerine katılmasına rağmen sessiz kaldı.
Mesut Yılmaz bu tutumunu şöyle açıkladı:
“Seçim aleyhimize olacağını ben de biliyordum. Çünkü krizle mücadele başarılı bir şekilde yürütülmesine karşın henüz düze çıkamamıştık ve bu sırada seçime gitmek çok büyük hataydı. Ama Bahçeli inanılmaz derecede ısrarcıydı. Bir de o günlerde Ecevit’in partisinde istifalar başlamıştı. 60’a yakın milletvekili DSP’den istifa etmişti. Bu durumda biz koalisyon olarak meclisteki sandalye sayımızla erken seçimi engelleyemiyorduk. Bu nedenle seçim karşıtı olduğum konusunda bir açıklama yapmadım, erken seçimden kaçar duruma düşmek istemedim.
Böylece üçlü toplantıda 3 Kasım 2002’de erken seçim yapılması için karar alındı.
İdam kalkıyor
Mesut Yılmaz erken seçim onaylanınca buna karşılık Bahçeli’den de Avrupa Birliği reformlarının engellenmesine son verilmesini istedi. Bu reformların yasalaştırılması, Türkiye’nin AB ile tam üyelik görüşmelerine başlaması için konulan engelleri ortadan kaldıracaktı. Avrupa Birliği, Türkiye’nin idam cezasını kaldırmadan tam üyelik görüşmelerinin başlamasının olanaksız olduğunu defalarca açıklamıştı.
Yılmaz’ın ısrarları üzerine, Bahçeli idam cezası ve Kürtçe televizyon yayınlarının başlaması konusunda ancak çekimser kalabilecekleri sözünü verdi...
Yılmaz, DSP’den milletvekilleri ile birlikte Yeni Parti’yi kuran İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan’a gitti, idam cezası ile ilgili kanun metnini göstererek destek istedi. Her ikisi de bu kanunun meclisten çıkmayacağını söylediler.
Mesut Bey daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuran Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’e gidip durumu anlattı ancak ikisi de “İdam hariç reformların hepsine destek veririz” dediler.
Tansu Çiller ile görüşme olmadı ancak DYP’li Güneydoğu milletvekilleri yasaya destek vereceklerini söylediler... İdam cezasının kaldırılması yasası sabaha kadar süren toplantıda onaylandı. Bu önemli oturma Ecevit ve Bahçeli katılmadı... Meclis’teki oturumda en büyük muhalefeti MHP’li Tunca Toskay ile bir iki arkadaşı yaptı ama yasanın çıkmasını engelleyemediler.
Diğer bir neden
Mesut Yılmaz’ın anlattığına göre, “O günlerde Hürriyet’in sahibi olan Aydın Doğan Almanya’da büyük bir matbaa kurmuş ve açılışına siyasetçileri de davet etmişti. Davete ben de, Tansu Çiller, Recep Tayip Erdoğan ve çok sayıda milletvekili de katıldı.
Türkiye’ye döndükten sonra açılışa MHP adına katılan Tunca Toskay, Bahçeli’ye ‘Bizi koalisyondan çıkarıp Tansu Hanım’ı alacaklar. Tansu Hanım da buna hazır’ demiş. Bahçeli bu bilgiyi de alınca partisinin koalisyondan çıkarılma söylentilerinin doğru olduğuna inanmış. Bunun üzerine alelacele erken seçim çağrısı ilan etmiş.
Onun dışında MHP’li bakanlardan Enis Öksüz, Türk Telekom Yönetim Kurulu’na bazı arkadaşlarını sokmak istemiş ama Kemal Derviş bunu engellemiş. Bahçeli’nin Kemal Derviş’e kızgınlığı büyük olasılık ile bu nedenle olmuştur...”