Rusya ile Ruble karşılığı ticaret yapalım.
- Başbakan’ı bu konuda yanlış yönlendirdiklerine inanıyorum. Başka bir ülke Merkez Bankası’nın kontrolsüz olarak basacağı ve değeri uluslararası piyasalarda belirlenmeyen para ile hiçbir mal satılamaz. Hükümet veya hükümetler garantisi olmadan, bir bankanın bu işlemlere aracılık etmesi, siyasi baskı olmadıkça mümkün değildir. Bankaların aracılık etmeyeceği, uluslararası alım satım işlemi de olanaksızdır. Ancak, buna rağmen bir ihracatçımız karşı ülke riskini, paranın ödememesi riskini, paranın transfer riskini, paranın TL veya konvertibl paraya çevrilme riskini, kara para aklama olasılığı riskini ve paranın değer kaybı riskini alırsa, Ruble veya İran Riyali ile işlem yapabilir. Doğal olarak, hükümetler anlaşırlarsa, mal karşılığı, ülkeler arası bir “takas(clearing)” operasyonu gerçekleşebilir. Bu çeşit işlemler eskiden Sovyet Bloğu devletlerle yapılırdı. Artık, uluslararası ticaret anlaşmaları ve Gümrük Birliği, bu cins rekabeti yok eden anlaşmaları kabul etmiyor. Yapılacak tek şey, yabancı ülke ithalatçılarının, ihracatçımız kabul ettiği takdirde bankalar aracılığıyla ihracatçımıza Türk Lirası üzerinden ödeme yapmalarını özendirmektir.
Ortak para birimi konusu
İran ile ortak para birimine geçelim.
- Ortak para birimine geçmek, bulunduğumuz fakir bölgede olanaksızdır ve bir macera olur. Euro’nun ortak para birimi olması operasyonuna bile Avrupa Birliği üyelerinin tümü destek vermedi. Ortak para birimi, ortak Merkez Bankası gerektirir. Başbakan, kendi Merkez Bankası’nın bağımsızlığını bile kabul etmezken, ortak Merkez Bankası’nın hükümetlerden kaçınılmaz bağımsızlığını nasıl kabullenecek? Böyle bir uygulama, bizi Avrupa Birliği’nin dışına atar. Yapılacak şey, İran’da Türk banka şubeleri açarak, onların dış ticaretine ve paralarını konvertibl paralara ve Türk Lirası’na çevirmelerine yardımcı olmaktır.
Kaliteli nüfus büyüklüğü
En az 3 çocuk sahibi olalım.
- Dünyada nüfus, önlenemez biçimde artıyor. Nüfus artışı, az gelişmiş ve eğitimsiz bölgelerde çok daha yüksek. Birçok ülke, artan nüfusunu doyuramayacak. Nüfus arttıkça, ülkemizde de eğitimsiz ve fakir insan sayısı artacak. Öte yandan, makineleşme nedeniyle, işsizlik şimdiki nesil için bile büyük problem ve nüfus arttıkça, işsizlik, çaresizlik ve fakirlik de giderek artacak. Yani nüfusun büyük bölümü, kolay satın alınabilir hale gelecek. Bu satın alma işlemini, şimdi siyasiler yapabiliyorsa, ileride şirketler de, yeri geldiğinde yabancılar da yapabilir. Sayın Başbakan’ın bu görüşünün temelinde, sadece Türk ve Müslüman sayısının arttırılması var. Ancak, önemli olan nüfusun sayısal karşılığı değil, kaliteli nüfusun büyüklüğü. Zaten kalitesiz nüfus, gelecekte dünyada o denli çok ve kolay bulunabilir olacak ki, seçilerek satın alınabilecek.
Sayın Başbakan’ın ekonomiyi ilgilendiren görüşleri üzerindeki yorumlara sonraki yazımda da devam edeceğim.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024