İş âlemi hiç bu kadar huzursuz olmamıştı

3 Mart 2009

Son günlerde, hem Türk hem de Türkiye ile iş yapan yabancı işadamlarıyla görüştüm. Hepsinde de, hükümet ve ekonomi yönetimine karşı, büyük bir hayal kırıklığı ve yılgınlık var.
- IMF anlaşması, yerel seçimler sonrasına kaldı.
- Sıcak para girişinin durmasıyla, dış finansman açığının giderilmesi için, iç kaynaklara başvurulacak ve zaten yüksek olan, iç kredi ihtiyacı gittikçe artacak.
- Dış finansman sağlanamayınca, dış açık da verilemeyecek ve büyüme daralması, beklenenin çok üstünde olacak.
- Vergi toplanamayacağı için, artık, faiz dışı fazla (FDF) verilemeyecek veya FDF, GSMH’nin yüzde 1’ine inecek.
- Merkez Bankası, kısa vadeli faizleri belirliyor ama 3 aydan uzun vadeli mevduat ve kredi faizleri artacak.
- Seçim biter bitmez, zamlar yağmur gibi gelecek.

Yazının Devamı

BDDK neler diyor?

2 Mart 2009

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı, ilk kez ayağı yere tam olarak basmayan değerlendirmelerde bulundu:
- Kuzey Avrupa ülkelerindeki, ketumiyetiyle ünlü bankalarda, milyarlarca doları bulunan vatandaşlarımızın halini merak ediyorum.
- Yeni dünya finansal mimarisi, eğer kontrol istediğimiz ölçüde olursa, bu gibi hesabı olanlar için (isim yerine kod verilen, gizli hesapları kastediyor) bir anlamda kâbus olabilecektir.
- Özel sektörün yurt dışından aldığı kredilerin karşılığında, yurtdışında zamanında park etmiş servetler varsa, çok rahat ederiz.
- Ülkenin değerlerinin yurtdışına taşınması, kabul edilemez ve varlık barışındaki imkânı hâlâ kullanmamaları, affedilemez.

Vatandaşlar sorgulasın

Yazının Devamı

El kesesinden sultanım, develer olsun kurbanım

24 Şubat 2009

Hükümet, babasının malı gibi para dağıtıyor. Seçim öncesi, misli görülmemiş uygulamalar yapılıyor. Şimdi de, “Yağma Hasan’ın böreği” misali, nakit para dağıtma eylemi başlatılıyor.
Yabancı ülkelerde de böyle uygulamalar var ama seçim öncesine denk getirilmiyor. Önce, bir yıl önceki bütçede fasıl açılıp, dağıtılacak paranın kaynağı sağlanıyor. Dağıtım çok kontrollü olarak yapılıyor. Vatandaşın işsiz kaldığı veya çalışamaz halde bulunduğu tespit ediliyor ve bu durumu, devamlı olarak denetleniyor.
Bu işlem, bir sigorta kapsamı altında yapılıyor. Vatandaşın ihtiyacı sürdükçe yardım devam ediyor. İhtiyacın sürüp sürmediği, her ay sıkı sıkı denetleniyor. Uygulama, bir kurum tarafından yönetiliyor ve denetlenen, sorumlu bürokratları var.

Ödemeyene veriliyor
Bu ödentiler hiçbir zaman bizdeki gibi politik çıkarlar için kullanılamıyor. Kullanılması, demokrasiye aykırılık olarak görülüyor. Yardım, para olarak verilmiyor. Para olarak verilen bölüm, varsa, asgari ücretin onda birini geçemiyor. Para yerine verilen kuponlar, sadece belli yerlerde yiyecek alınması için kullanılabiliyor; ilaç sağlanıyor. Uygulama aile değil, kişi başına yapılıyor. Üstelik, bu işe belediyeler

Yazının Devamı

Merkez Bankası doğru, ama...

23 Şubat 2009

Merkez Bankası, faiz oranlarını ciddi biçimde düşürerek, gecelik faiz verme oranını yüzde 11.5 olarak belirledi. Buna paralel olarak, bankaların mevduat faizleri ve kredi faizleri de düşecek. Bu indirimden, en büyük karı, en çok borçlanan kurum olan Hazine, yapacak.
Faiz indirilmesi, bu aşamada yapılması gereken bir uygulama idi. Ancak, aşağıdaki 3 konuda Merkez Bankası çok dikkatli olmalı:
a) Faiz indirimleri, kredi oranlarına yansımayabilir. Bu konunun takibi için, BDDK’nın uyarılması lazım. BDDK, uygulamalar konusunda Merkez Bankası’na günlük rapor vermeli.
b) Faiz indirimleri, krizin yavaşlamasıyla birlikte yeniden başlayacak olan sıcak para girişini, engelleyebilir. Merkez Bankası, faiz indirerek, sıcak paracı yabancıların karlarını azaltıyor. Dışarıdan borç alarak, Türkiye’de yatırma modası da(Carry-Trade) sona erebilir.
c) Faiz indirimi, belki ekonomi tarihimizde ilk kez, sıcak para girişini yavaşlatacağı için, borsa endekslerine olumsuz bir etki yapacak. Tasarrufların Türk Lirası’ndan vazgeçip, dövize yönelme olasılığı da var.

TL ve ruble ile ticaret doğru!
Global kriz, dış ticareti zorlaştırıyor. Bizim ihracatçılar da, çıkış yolu olarak, “TL veya ruble” ile alıp

Yazının Devamı

İngiltere ’de krize karşı alınan tedbirler

17 Şubat 2009

İngiltere’de krize karşı alınan tedbirleri iki başlık altında toplayabiliriz. Birinci başlıkta, “politika kararları” var. “Politika kararları”na dahil tedbirler arasında, bankalara ilave sermaye konulması, banka borçlarına garanti verilmesi ve piyasaya ilave likidite sağlanması bulunuyor.
İlk planda, bankalara 50 milyar pound sermaye sağlandı. İkici aşamada, bankaların ellerindeki hükümet bonoları ve hisse senetleri satın alınarak, bankalara 25 milyar pound daha verilmiş oldu.
Daha önce sermaye konulan bankaların 250 milyar pound’a kadar olan, yeni verilmiş kısa ve orta vadeli borçlarına hazine garantisi sağlandı. Bankacılık sektörü kuruluşlarına, bunlara ilaveten 200 milyar pound tutarına varan, teminat karşılığı kredi verilmesi onaylandı.

Politika paralelinde yapılanlar
Yukarıdaki politika kararları paralelinde, Royal Bank of Scotland’ın (RBS) 5 milyar pound tutarındaki öncelikli hisseleriyle, 15 milyar pound tutarındaki adi hisseleri karşılığında, bankanın yüzde 60’ı hazineye geçti. HBOS da 11.5 milyar pound hisse senedi karşılığı hükümet yardımı aldı.
Lloyds TSB’ye yüzde 40 hisse alınması karşılığında 5.5 milyar pound verildi. Barclays Bank’a, Ortadoğu kaynaklı 7.3

Yazının Devamı

Krize karşı ABD’de alınan tedbirler

16 Şubat 2009

ABD’de şimdiye kadar krize karşı üç paket açıldı; Obama dördüncü paketi açıyor. Birinci pakette, konut ve ofis satın alınmasıyla ilgili gayrimenkul (mortgage) kredilerinden geri ödenemeyenlerin, Hazine’ce satın alınması hedeflendi.
Önce, 250 milyar dolar, daha sonra, 100 milyar dolar ve en sonra da 350 milyar dolarlık satın almalar yapıldı. Ayrıca, bankacılık sektöründeki kuruluşların diğer geri dönmeyen kredilerine Hazine garantisi verildi. Hazine’ye 100 milyon dolardan fazla kötü varlık satan kuruluşların, hisse senetleri rehin olarak alındı.
İlaveten, Hazine’ye 300 milyon dolardan fazla kötü varlık ve senet satan kuruluşların üst yönetimine, sayısı 5’e kadar varan, üst düzey yönetici atandı.

İkinci paket
7 Ekim 2008’de açılan ikinci kriz paketinde, ticari senetler (commercial paper) piyasasına likidite kazandırılması amaçlandı. ABD Merkez Bankası Federal Reserve Bank (FED), derecelendirme bazında en iyi şirketlerin yazdığı senetlerden başlayarak, dolar üzerinden yazılmış, vadesi 3 aya kadar olan ticari senetleri satın almaya başladı.

Yazının Devamı

Kriz karşısında kim,ne yapıyor?

10 Şubat 2009

Biz, IMF ile çekişeduralım, Macaristan ve Ukrayna, IMF fonlarını özel sektörlerine kullandırmaya başladı bile. Bu ülkeler, sadece banka mevduatına değil, IMF’nin özel sektörlerine kullandırdığı fonlar için de tam garanti verdiklerini ilan ettiler. IMF’nin bizde de özel sektöre fon kullandırması halinde, yapmamız gereken bu.
Çek Cumhuriyeti’nde, dolaylı yoldan bir tam mevduat garantisi var.
Rusya, bankaları için, 200 milyar dolarlık bir yardım paketi açtı. Ayrıca, kendi TMSF’lerine, 7.6 milyar dolar fon sağladılar. Hükümet, devlet şirketlerinin hisse değerlerini korumak için, borsada alımlar yapıyor. Bu çeşit alımlar için, 2008 yılında 250 milyar ruble harcanmıştı. Bu yıl için, 250 milyar ruble daha ayrıldı.
Ayrıca, gayrimenkul piyasasını ve gayrimenkul (mortgage) kredilerini desteklemek amacıyla, kredi sağlayan kuruluşlara 60 milyar ruble ve kredi aracılığı yapan şirketlere de, ilaveten 60 milyar ruble sağlandı. Devletin sahip olduğu VEB Bankası, Syvaz-Bank’ın tüm borçlarının yüzde 98’ini garanti etti.
Sberbank, VTB ve Gazprombank’a sermayelerinin bir katı kadar ek kaynak olanağı verildi. Bu tedbirlere ek olarak, bankalara bütçeden ihaleyle fon sağlanıyor. Bu fonlar, geçen

Yazının Devamı

Türkiye’nin krizi seçimden sonra

9 Şubat 2009

Bunlar, “gemi azıya” aldılar. Yüzde 47 oy aldıkları için, Türkiye’de istedikleri gibi at koşturacaklarını zannediyorlar. Bence, bu mahalli seçimleri de kazansınlar ki, iyice azsınlar. Demokrasi adına, assınlar, kessinler; bütün muhalifleri sindirsinler.
Oyları düşmesin diye, Boğaz’a yapılacak 3. köprünün yerini bile açıklamadılar. Bir kez daha kazansınlar diye, İstanbul’da Maslak-Levent metrosunu bitirmeden, çalıştırmadan, açtılar. Sadece İstanbul’da, cumhuriyet tarihi boyunca verilen “imar izni”nin 8 katı, bunlar tarafından, “diş kirası” alınarak verildi. Milleti, sadaka karşılığı oy vermeye alıştırdılar. Oysa, verdiklerinin bin mislini kendilerine alıyorlar.
Bunlardan önce, yakınlarının kayırılma “durumu” değil, “ihtimali” var diye, nice bakanlar istifa ettirildi. Şimdi, Başbakan’ın, bakanların yakınları, her türlü “iş” yapıyorlar ve de, çalışmadan daha bol kazansınlar diye, yasalar çıkarılıyor. Bunların, din kisvesi altında, dinleri imanları, para olmuş.

Palavralara bakmayın
Kimsenin harcamalarını kontrol edebilme olanağı olmasın diye, IMF ile anlaşmıyorlar. “Davos Fatihliği” de bir seçim yatırımı. Bir zamanlar, Ecevit de “Kıbrıs Fatihi” idi. O yüzden, 15 yıl “ambargo”

Yazının Devamı