Kuzey Irak’ın bağımsızlık referandumu tartışması, aslında bir gebeliğin son anları gibi. Doğum sancısı henüz başlamış, Kürtlerin yüzyıllık bağımsızlık hayali ufukta belirmiş durumda.
Kürt özerkliği, 20. yüzyılın son on yılından itibaren Irak’ta iyice şekillendi. DEAŞ’la mücadele gerekçesi de hem Irak hem Suriye’de iki farklı Kürt yapılanmasını pekiştirdi. Bu günlerde işte bu yüzyıllık süreçte yeni bir evreye giriyoruz. DEAŞ sonrası Irak ve Suriye bölünmenin eşiğindeyken, Kürtler de bu pastadan paylarını alıyor.
Şimdi sorulan sorular ise şu: Bağımsızlık nasıl? Ve ne zaman?
Ertelenir mi?
Bağdat ve Erbil’de konuştuğum üst düzey kaynaklarıma göre, 25 Eylül’de planlanan referandumun ertelenme ihtimali hâlâ yüksek. Şöyle ki: Malum, ABD, İngiltere ve Birleşmiş Milletler (BM), Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’ye bir teklif sundular. Bu öneride, Bağdat’la BM gözetiminde bir müzakere sürecine başlamasını teşvik ediyorlar.
Ancak Barzani’nin, bu teklifte somut hiçbir şey olmadığından ve hiçbir güvence verilmediğinden yakındığı söyleniyor. IKBY lideri bu öneriyi ancak şu şartlarda kabul edecektir: Abadi liderliğindeki Bağdat hükümeti, Barzani’nin yıllardır karşılanmayan isteklerini yerine getirmeyi taahhüt ederse. Ve ABD ve BM buna dair bir güvence verirse. Zaten Kürt lider belli ki bunun için referandumu şimdi zorluyor.
*
Barzani’nin öne sürdüğü istekleri ise, 2005’te kabul edilen Irak Anayasası’na dayanıyor: Bağdat hükümetinin IKBY’deki memurların ve peşmergenin maaşlarını ödemesi, “tartışmalı bölge” olan Kerkük’ün kaderinin artık belirlenmesi ve merkezi bütçeden payına düşeni alması. Bağdat ise bu meşru hükümleri yıllardır karşılamayarak, aslında IKBY’yi kendi elleriyle Irak’tan kopmaya itiyor.
Bağımsızlık yolu
Peki, Abadi şimdi müzakere etmeyi ve Barzani’nin bu taleplerini karşılamayı kabul eder mi? Buna kapı aralayan iki şey var. 1.si; Abadi Irak’ta hâlâ DEAŞ meselesiyle uğraşıyor. Ve referandumun başta Kerkük’te olmak üzere yeni bir şiddet dalgası doğuracağını biliyor. 2.si, Abadi Irak’taki İran etkisini kırmaya, dengelemeye çalışıyor. Ve İran’ın, referandumun tetikleyeceği kaostan faydalanıp daha fazla müdahil olacağını çok iyi biliyor.
*
Bununla birlikte, referandum yapılsa bile, IKBY’nin bağımsız olabilmesi için iki şeye ihtiyacı var. 1.si, Bağdat’la ve komşularıyla bir anlaşmaya varması. Zira referanduma karşı olan komşuları Türkiye ve İran yarın Bağdat’la birlikte hava sahalarını kapatırsa ve ticareti durdurursa, IKBY’nin ayakta kalması imkânsızlaşır.
2.si, uluslararası toplum tanımadığı sürece bir devletin varlığı büyük oranda kâğıtta kalıyor. Ki şu anda ABD, İngiltere, Fransa, BM, hepsi bu referanduma karşı çıkıyor.
Dolayısıyla, referandum yapılsa dahi, sonrasında Erbil’i bekleyen muhtemelen yıllar alacak zorlu bir müzakere süreci var.
*
Kısacası, 25 Eylül tarihi ertelense de ertelenmese de gelmekte olan artık aşikâr. Bu yüzden bizim de referandum gibi kısa vadeli gelişmeleri değil, bu yeni gerçekliği merkeze alan bir politika izlememiz gerekiyor.