Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seçim takvimi sıkıştı. İttifaklar, partiler milletvekili aday listelerini 9 Nisan’da YSK’ya verecekler. MHP verdi, açıkladı bile. Günlerdir konuşulan listelerde kimler var, hangi isimlerin üzeri çizildi, fermuar listelerin açılımı, ittifak bileşenleri açısından kontenjan durumu, küskünler, kırgınlar hepsi aleniyete kavuşuyor artık. Aslında bu her seçim sürecinde yaşanan, bildik bir ritüel ama bu kez durum daha farklı. Hem sistemden kaynaklanan ortak liste zorlaması hem de al-ver hesabına odaklı hâlâ devam eden pazarlıklar nedeniyle. Çünkü iktidar olma matematiği de milletvekili pastasının paylaşımına endeksli. “Gör beni, göreyim seni” durumu açıkçası. Bu bağlamda her iki ittifak da sürpriz, bir o kadar da sıkıntılı son dakika katılımları yaşanıyor. Tabii asıl sancı da Millet İttifakı’nda gibi. Malum, “masadan kalkma, tekrar oturma” hamlesiyle Akşener yükü Kılıçdaroğlu’na yıktı. Ortak Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu’ndan yana pozisyon alan 6’lı masanın dört paydaşı DEVA, Gelecek, SP ve DP seçime CHP listelerinden girecekler. Dolayısıyla, milletvekili listelerindeki kontenjan beklentileri de hayli yüksek. Bu anlamda toplam 50 civarında gibisinden rakamlar, iddialar da çok önceleri basına yansıdı, tartışıldı zaten. Ama son düzlükte konuşulan, sızan bilgiler ise o rakama göre çok daha mütevazı görünen bir boyutta. Partiye göre değişen üç, beş, yedi ya da eşit her neyse, ancak ortaya çıkacak o rakamlar bile CHP adına sıkıntılara neden olabilir. Hem kontenjanı yetersiz bulan “geçici CHP’liler” hem de o rakamı bile çok gören ve kendi hakkının yendiğini düşünen “gerçek CHP’liler” açısından. Zira 81 il için 600 milletvekili adayı gösterilecek. CHP’ye aday adaylığı için yapılan başvuru sayısı 3 binin üstünde. Kim bunlar? 1000-1200 tanesi mesleğini bırakmış akademisyen, bürokrat, vs. dışarıdan gelenler, 2 bin küsuru da CHP’ye yıllarca emek vermiş çalışmış, il-ilçe başkanı, delege partililer yani. Bu arada 600 kişilik liste denildiğinde seçilebilecek, seçilemeyecek, zorlanacak iller ve sıralamadaki yerler de üç aşağı beş yukarı belli. İlk sıralar ya da son sıralar gibi. Bu da toplamda 180-200, hadi 250 diyelim, rahat pozisyon var demek. Geri kalanı da seçilmesi zor ya da çok zor yerde olacak. Aday adaylığına başvuranlardan 2400-2500 kişi ise listelerde hiç olmayacak bile. Ama DP, DEVA, Gelecek, SP’deki yıllarca CHP’ye muhalif olmuş isimler üç, beş, yedi, 10 neyse, o kadar kişi milletvekili olacak. Hal böyle olunca da gerginlik ivmesinin yükselme olasılığı açık. Onun için Kılıçdaroğlu hem partileri küstürmeyecek şekilde onlara bir kontenjan yaratmaya çalışıyor hem de onları küstürmeden yarattığı kontenjanların kendi partisinin tabanında seçmeni, CHP’lileri kırıp oylarını olumsuz etkilememesi ya da başka seçeneklere kaçırmamak için bir yol, yöntem üzerine yoğunlaşmış durumda. Gerçekten çok zor bir iş. Çünkü siyaset öyle bir şey ki bazen listeye girmediğinizde kendi partiniz yerine, ona rakip görünen parti için çalışan aktörler var. Bunu açıkça da söylemeyen küskünler, kırgınlar hareketi söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla, listeler açıklandığındaki hava kritik önemde. Peki, bu basıncı yüksek atmosfer nasıl aşılacak, aşılabilir? Bu konudaki çözüm formülü de belli:

Haberin Devamı

Şöyle bir kanaat hâsıl olursa; bizim parti yanlış yaptı, beni aday göstermedi ama bizim parti kazanırsa ben aday gösterilmesem, milletvekili olamasam bile ben de kazanmış olacağım. Bakan olabilirim, yüksek bürokrat olabilirim ya da daha başka cazip mevkilere gelebilirim. Dolayısıyla, partimde kalıp çalışmaya devam edeyim. Aynısı ittifaklar bileşenleri için de geçerli.

Haberin Devamı

Yani milletvekili listelerinde olmama ya da kontenjan sayısı az bulmadan kaynaklanan kırılmalar, küskünlüklere karşı motivasyon ilacı “Merak etmeyin, daha başka koltuklar da var. Hele bir seçimi kazanalım, gerisi kolay” muhabbeti, vaatleri. Nitekim Kılıçdaroğlu da her konuşmasında bunların işaretini veriyor zaten.

Haberin Devamı

Kısacası, dememiz o ki bir tarafta en fazla vekil biz çıkaralım, parlamentoda söz bizde olsun; öte yanda her ne olursa olsun 600 vekil arasında ben de olmalıyım hesapları ve kavgası var. Ya da daha başka beklentiler hesabı. Manzara “Vatan, Millet, Sakarya” durumu değil yani. Hepimizin küçükken oynadığı, bildiği, bugün de anaokulu yaş grubundakilere anlatılan ve parmaklarımızla görsellik katılarak çocuğun ilgisini çekmeye yönelik “Bir Kuş Konmuş” oyunu vardır hani:

Buraya bir kuş konmuş (avucun içi gösterilir), Bu tutmuş (baş parmak avucun içine doğru kıvrılır), Bu kesmiş(işaret parmak kıvrılır), Bu pişirmiş (orta parmak kıvrılır), Bu yemiş (yüzük parmak kıvrılır), Bu da hani bana hani bana demiş (serçe parmak).

İşte tam da böyle bir durum söz konusu...