Yüksek Seçim Kurulu, 2023 Genel Seçimleri için geçici aday listesini açıkladı. İktidar ve muhalefet kanadının da listelerinde ilkine oranla ufak tefek bazı değişiklikler söz konusu ama Millet İttifakı, özellikle de CHP açısından günlerdir süren, hâlâ da devam eden tartışmaların odağındaki isimler yerli yerinde duruyor. Değişmeleri de beklenmiyordu aslında. Mesela en çok tartışılan, konuşulan Ergenekon ve Balyoz kumpasları döneminde Adalet Bakanlığı görevini yürüten Sadullah Ergin’in CHP’nin kalesi olarak anılan Çankaya’yı da kapsayan Ankara 1. bölgeden aday gösterilme durumu. Çünkü sokaktan, partililerden gelen tepkilere karşın CHP ne dedi? Bu DEVA partisinin listesi, tercihi, bizim başka bir partinin listesine karışmamız nezaketli olmaz. Aralarındaki protokol gereği bu doğru olabilir elbette ama bazı kritik isimler ve anlamlı yerler vardır ki o noktada parti tabanınızın, seçmeninizin algısıyla, sinir sistemiyle oynandığında yaratabileceği rahatsızlık, sıkıntı da bir başka gerçeklik… Kaldı ki CHP doğrudan kendi yaptığı İzmir 1. bölge 1.sıra adayı Yüksel Taşkın için gelen tepkilere de kulağını tıkadı. Ancak sonuçta bu ittifaklar, ortak listeler ne için yapılıyor? Oy artırmak için. Malum 14 Mayıs seçimi için herkes tek bir oyun dahi kritik olduğu noktasında hemfikir. Gerçekten öyle ittifaklar arası denge bıçak sırtı. Böyle bir durumda da bizzat kendi partilileriniz, seçmeninizde oluşacak rahatsızlık, sıkıntı havası ne demek? En iyi ihtimal oylarınızın azalma, başka adrese yönelme olasılığı, üç beş 100 her neyse? Ya da kendi partilerine kerhen oy vermek durumunda kalmak, o da ciddi bir sorun. Felsefe olarak tabanınızla düştüğünüz çelişkiden kaynaklanan mutsuzluk yaratma durumu da var yani. Bu da oyları, parlamentoda sandalye sayısını artırmaya dönük matematiksel hesaplarda getirisi-götürüsü açısından yanılgı gibi stratejik hataya neden olabilir… Ama bundan CHP yönetiminin ne kadar oralı olduğu da tartışmalı. Bu tabloda ise DEVA, Gelecek, SP, DP’nin en karlı çıkacakları açık. Koydukları isimler milletvekili seçilecekler. Hele bir de cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırlarsa liderleri cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar, en az birer bakanlık koltuğu da hazır… Yani daha şimdiden siyasette en mutlu pozisyondakiler onlar. Makam koltuklarına oturmayı bekleyen tepe ya da seçme isimler...
***
Peki aynı mutluluk o partilerin yek vücut teşkilatları, seçmeni için de geçerli mi? Değil, onların arasında da CHP teşkilatı, seçmeni gibi bu durumu fedakârlık görüp kabullenenlerin yanı sıra sıkıntı duyan, itirazları olanlar da var. Onların gerekçeleri de şu:
Siyaset yapmak maliyetli ve oldukça cefalı bir iş. Bulundukları il ve ilçelerde yıllardır, ceplerinden parti binalarının kiralarını ödeyen, masraflarını karşılayan insanlar var. Çarşı pazar gezerek partileriyle ilgili propaganda yapıp, insanları ikna ediyorlar bir yandan da… Bu bağlamda da hem seçmende bir hava oluşuyor hem de doğal olarak kendi beklentileri de yükseliyor. Ama seçim zamanı geldiğinde parti kendi logosuyla seçime girmiyor. Sadece 5-10 kişi CHP listelerinde yer alıyor o kadar. Bu manzara nedeniyle de birçok partili kendilerinin hiçe sayıldığını düşünüyor. Dahası bu durumu insanlara nasıl anlatacaklarının sıkıntısını yaşıyor. Çünkü genelde AKP’den oy almayı hedefleyen bu dört parti CHP listelerinden girdiğinde muhafazakâr seçmenin eli 6 Ok’a rahat gidecek mi seçimin kader sorularından biri. Dolayısıyla oy pusulasında kendi partisinin adını, logosunu göremeyen muhafazakar seçmenin tavrının ne olacağı ya da nasıl ikna edileceği konusu kritik önemde…
***
Yani dememiz o ki; listeler açıklandığında kırgınlık, kızgınlık, küskünlük her seçim dönemlerinde yaşanan bildik ritüel ama bu kez durum farklı. Hem başka partilere ayrılan yüksek kontenjanlar hem de tercihlerde göz ardı edilen partisel hassasiyetler nedeniyle… Bunlara karşı denilen de “fedakârlık dönemi” ya da “listelerde partiler arası karşılıklı nezaket var protokol gereği biz onların içişlerine karışamayız” şeklinde. Yani birbirlerinin ayaklarına basmama durumu söz konusu. Dahası bu liste sıkıntıları hiç konuşulmasın istiyorlar, “soğukkanlı” davranılmasını öneriyorlar Kim onlar? Hiçbir zaman listelerde üstü çizilmeyen, hatta o listeleri yapanlar. Onlar her zamanki gibi mutlu ve umutlular...
Ama asıl sıkıntı da şurada: Tabanlar, teşkilatlar, sokaktaki vatandaşlar tartışıyor. Kim bunlar? Oy verecek olan kitleler... Kısacası kazanma olasılığı üzerinden bir beklenti şimdilik dip dalgayı fırtınayı önlüyor, frenliyor denilebilir ama sandığa etkisini ve hele de sandık sonucunun tersi olması durumundakileri kestirmek zor.