Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’de değişim denildiğinde her kafadan bir ses çıkıyor ama bunun altı bugüne kadar tatmin edici şekilde doldurulmadı. Kulisler ve olasılıklar üzerinden yürütülen tartışmalarda ise Genel başkan, ideolojik ve tüzük değişikliği olmak üzere üç başlık söz konusu. Bu anlamda en popüleri de genel başkanlık koltuğu elbette. Kılıçdaroğlu “Ben hariç her türlü değişime açığım” diyor, bunun için yıllardır beraber yol yürüdüğü MYK’daki arkadaşlarını bile değiştirdi. İmamoğlu ise Kılıçdaroğlu’nun gönderdikleriyle genel başkanı değiştirmeye çalışıyor. Kaybeden CHP’ye yön veren ekiple yani. Hoş kaybedenler arasında İmamoğlu’nun kendisi de var ama hiç kimse bu hesaba ortak olmak istemiyor. Dolayısıyla genel başkanlık şıkkının bir değişim değil, koltuk mücadelesi, kavgası olduğu açık. Hal böyle olunca da parti içi saflaşmalar. Dengeler, özellikle de İmamoğlu’na “İstanbul’u AKP’ye bırakamayız. İBB’ye aday ol hem başkanlığı hem de Melis’te çoğunluğu kazanmalıyız” baskısının sonuçları da kritik önemde. Şöyle ki:

Haberin Devamı

Eğer, “değişim olmazsa yerel seçimde İstanbul’u kaybedebiliriz” diyen İmamoğlu İstanbul adaylığını kabul etmezse ve CHP kaybederse buradaki siyasi hayatı sona erer. Neden erer? “Aday olmadığın için kaybettik. Parti sana bu kadar emek verdi ama sen görevden kaçtın” derler. Tam tersi İmamoğlu, baskılar özellikle de CHP’nin ağır abilerinin telkinleriyle aday olup kaybederse de zaten iş bitmiş demektir. CHP Genel Başkanlığı’na aday falan olamaz. Kazanır ama meclis çoğunluğunda bugünkü gibi bir tablo çıkarsa da İmamoğlu açısından durum yine sıkıntılı. Açıkçası İmamoğlu “ben kaybeden tarafta yer almam” diyor hep ama bu kez seçenekler karışık. Denklem zor... Hele de sonuca göre partililere anlatabilme acısından. Zira hesaplar çok ince ve kırılgan...

***

Aynı durum Kılıçdaroğlu’nun yapacağı konuşulan tüzük değişikliği hamlesi için de geçerli. Çünkü deniliyor ki; milletvekili, belediye başkanı ya da meclis üyeleri adaylarının ön seçimle belirlenmesi gibi CHP tabanını, örgütü olağanüstü heyecanlandıracak değişikler olacak. Yani partiye demokrasi gelecek. Heyecanlandırır mı? Yıllardır Kılıçdaroğlu ve ekibinin atamalarıyla önleri kesilen, kırgın, küskün partilileri belki ama burada asıl kritik soru şu:

Haberin Devamı

Tüzük değişikliğiyle seçim kazanılır mı?

Çünkü 13 yıldır genel başkanlık koltuğunda oturan Kılıçdaroğlu döneminde CHP’de tüzük iki kez değişti. Bu süreç içerisinde de 2019 yerel seçimleri hariç Kılıçdaroğlu yarıştığı 12 seçimi kaybetti.

O zaman şimdi bir kez daha tüzük değişikliği kartını açma nedeni ne olabilir?

Kendisi ve siyasetiyle ilgili değişim taleplerinin önünü kesmek. Yine ülkeye değil partiye iktidar olma hesapları. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığı konusunda 6’lı masanın bileşenleriyle milletvekilliği kontenjanı üzerine al-ver pazarlığı yapan, ikinci tur öncesinde de Özdağ’a koltuk sözleri veren Kılıçdaroğlu şimdilerde de aynı taktikle kapsama alanını, rotasını CHP’lilere özellikle de delegelere çevirmiş durumda. Bu anlamda mesaj açık ve net:

Evet bugüne kadar milletvekili adaylarını ben belirledim hatta ben de belirlemedim arkadaşlarıma güvendim ama onlar da hak edenleri değil kendi arkadaşlarını yaptılar. Şimdi tüzüğü tekrar demokratik yapacağım siz belirleyeceksiniz.

Haberin Devamı

Olur olmaz ya da ne kadarı olur ayrı bir tartışma konusu ama konuşulduğu gibi 1973’tekinden daha demokratik bir tüzük değişikliği gerçekleşirse bu Kılıçdaroğlu’nun milletvekilliğini meslek haline getiren, yıllardır beraberindeki asla değişmez denilen isimleri de ateşe atması demek bir yandan da...

***

Kısacası dememiz o ki CHP’deki değişim muhabbeti tam anlamıyla koltuk kavgası. Hani seçimlerden önce kazanmak için depremzedeye bedava ev, ülkeyi ayağa kaldıracak para hazır gibi ucu açık seçmene, vatandaşa verilen vaatler, sözler var ya tüzük kartı da bunun kurultayda kazanmak için delege, parti örgütüne yönelik versiyonu… Seçmen tutmadı, delegeye oynama hesabı yani... Dolayısıyla CHP olarak yüzde 25 bandında sıkışma, neden kazanamıyoruz konusunda gerçeklerle yüzleşme, hataları sorgulama, çözüme odaklanma, kafayı yorma durumu yine hikâye...