Kafayı İsveç’in NATO üyeliğine takan ABD Başkanı Biden ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in akıllarına “ittifakımızın en büyük mücadele alanlarından biri de terörizm” demek gelmiyor nedense! Oysa NATO’nun kuruluş ilkeleri, bölgesel ve küresel istikrar ve güvenlik için her türlü terör örgütüyle mücadeleyi gerektiriyor. Bu konuda iş birliği ve dayanışmayı şart koşuyor. NATO’nun geleneklerinde, temel dokümanlarında, çalışma esaslarında var olan bir husus bu. Nitekim NATO’nun 2030 Stratejik Konsepti’ne dönük hazırlanan taslak raporda, 2010 yılına ait Stratejik Konsept belgesi güncellenirken dikkate alınması gereken öneriler sıralamasının başlarında Rusya’nın açık tehdit durumu ve Çin’in oluşturduğu güvenlik sorunlarına vurgunun yanı sıra terörizmle mücadelenin temel görevler arasına açıkça dâhil edilmesi de vardı. Dahası, “Müttefiklerin, İttifak’ın stratejik hedefleri ile siyasi kimliğine bağlılıklarını eylem ve söylemleriyle göstermelerinin elzem olduğu” da vurgulanıyordu. Yani terörle mücadelede mutlak dayanışma ve iş birliği şartı. Dolayısıyla, Haziran 2022’de Madrid’deki zirve sonrası ortaya çıkacak yeni stratejik konsepte ilgili merak edilen detaylardan biri de şuydu:
NATO terör saldırılarını da meşhur 5. madde kapsamına alacak mı?
Malum, bu yıllardır Türkiye’nin gündeme getirdiği ama bugüne dek sadece bir kez, o da NATO’nun patronu ABD için 11 Eylül 2001 saldırıları ardından uygulanan bir durum. NATO stratejik konseptte yer almamasına rağmen bir günde aldığı kararla 5. maddeyi uyguladı. Ülkeler “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz” diyerek ellerinden geldiği kadar ABD’ye destek oldular. Ondan sonrası ise herkes kendi başının çaresine baksın hesabı. Hatta tam tersi, ABD başta, NATO üyesi bazı ülkelerden PKK/PYD/YPG terör örgütüne destek bile söz konusu. Açıkçası Türkiye yıllardır terör örgütlerinin hedefinde ve hiçbirine de pabuç bırakmıyor. Adı, sanı ne olursa olsun, her türlü terör örgütüne karşı amansız bir mücadele veriyor. Arkalarındaki devletlere karşı da. Ama hiçbir kimsenin, ülkenin gıkı çıkmıyor. Hal böyle olunca da NATO’nun bir defa bu çifte standardı halletmesi lazım.
***
Yani Vilnius’ta yarınki zirveyle ilgili en çok merak edilen konuşulan İsveç’in üyelik vizesi ama gündeme getirilmesi gereken kritik başlık terör saldırılarının 5. madde kapsamına dahil edilmesinden yine hiç söz eden yok. Dün bu konuyu Türkiye’nin eski NATO Daimî Temsilcisi Emekli Büyükelçi Onur Öymen’e sordum. Bu gibi konuların stratejik konsept yenilenmesinde karara bağlandığını ama Türkiye’nin bu durumu pekâlâ bu zirvede de dile getirebileceğini belirten Öymen’in yanıtı şuydu:
“O konuda bir ortak zemin oluşturulabilirse tabi ki onun çok faydası olur. Ondan sonra stratejik konsepte yapılacak değişiklikler konusunda bu da dikkate alınır. Mesela zirvenin ortak bildirisinde ‘üye ülkeler terör saldırılarının da NATO anlaşmasının 5. maddesi kapsamına alınması konusunda görüş birliğine varmışlardır ‘diye bir karar çıksa çok iyi bir şey olur. Türkiye bunun ortak bildiride bulunuyor olmasında ısrar edebilir. Ama bunu kabul ettirmek çok zor,”
Niye?
Kendilerini terör örgütlerine muhatap hale getirmek, bir terör tehdidine maruz kalmak istemiyorlar. Çünkü Türkiye’nin dayatmasıyla, zorlamasıyla Almanya PKK’yı yasakladığı zaman terör örgütleri demişlerdi ki bizim birinci düşmanımız Türkiye, ikinci düşmanımız Almanya. Yani bunlar zor konular ama zor diye gündemden çıkarırsanız veya bu konudaki girişimlerden vazgeçerseniz doğru değil, olmaz.
Koskoca NATO ülkeleri korkuyorlar mı PKK’dan?
“Korkuyorlar bence. İkinci izahı zaten biz o terör örgütlerini siyaseten de destekliyoruz diyorlar. O zaman söyleyecek laf yok PYD’yi, YPG’yi destekledikleri açık ve ortada terör örgütü olmasına rağmen. Maalesef bazı NATO ülkelerinin teröre karşı tavırları çok çelişkili. Bir taraftan diyorlar ki ‘biz DAEŞ terör örgütüne karşı mücadele edeceğiz’ fakat bu mücadelede başka bir terör örgütünün desteğinden yararlanıyorlar. Bunda çelişki yok mu? Onun için NATO’nun aldığı her kararda bir tutarlılık olduğunu söylemek çok zor.”
Ya korkuyorlar ya destekliyorlar yani?
“İkisinden biri tabi üçüncü bir sebep ne olabilir? Bana böyle bir saldırı olursa mücadele ederim sana olursa etmem. Yani üçüncü seçenekte çifte standart...”
***
Kısacası Vilnius’taki zirve öncesinde yaptıkları açıklamalarda “İsveç’in NATO’ya üye olmasını sabırsızlıkla bekliyoruz” diyen ABD Başkanı Biden ve “İsveç’in NATO üyeliği vaktinin geldiğini” söyleyen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’e verilecek yanıt şu:
NATO, müttefiklik, ortak güvence, daha da güçlenme falan diyorsunuz da Türkiye’nin hakları, çıkarları söz konusu olduğunda nerelerdesiniz? Suriye’nin kuzeyindeki teröristlerin 71 yıldır NATO üyesi Türkiye’nin topraklarına yönelik tehdidini, saldırılarını görmüyor musunuz? Neden suskun kalıyorsunuz? Az biraz delikanlı olun...