Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kahramanmaraş merkezli depremler Kuzey Anadolu Fayı’nı değil ama korku fayını tetikledi. Ülkenin birçok yerinden gelen bağımsız deprem haberleri ve o büyük felaketin ortaya çıkan yıkım anı görüntüleri de tedirginliği hepten artırmış durumda. Özellikle de olası İstanbul depremi’ne dönük, bilim insanlarının “Artık zaman çok daraldı” şeklindeki öngörüleri nedeniyle.

İstanbul’un tarihsel ve bilimsel deprem gerçekliği düşünüldüğünde de endişelenmemek elde değil. Çünkü depreme hazırlıklı olmak anlamında görüntü hâlâ hikâye. Evet, eskiye oranla aynı yerde değiliz, elbette bir şeyler yapıldı ama yapılması gerekenlerin yanında yaptıklarımız çok fazla değil. Hele de o korkulan depreme dönük en iyimser senaryonun bile tüyler ürpertici olduğu dikkate alındığında. Kaldı ki, Allah saklasın, birçok bilim insanın öngörülerinde kesiştiği gibi, korkulan o Kuzey Anadolu Fayı tek seferde boydan boya kırılıp 7.6 veya daha büyüklükte bir deprem üretirse felaketin boyutunun sadece İstanbul ile sınırlı kalmayacağı da açık ve net. İçinden Kuzey Anadolu Fayı geçen Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 tane il ve 50 tane ilçe var. Hatta o fayın yan kollarının doğrudan tehdidi altında olan yerler bile. Bu ne demek? Genelde hep İstanbul’un ağır bir şekilde etkileneceğini ve resmi rakamlara göre 16 milyonluk bir nüfusun risk altında olduğunu konuşuyoruz ama gerçekte Marmara Denizi’ne kıyısı olan Yalova, Bursa, Kocaeli, Çanakkale, İstanbul, Tekirdağ ve Balıkesir’i de kattığınızda daha ağır bir hasar olasılığı ve 25 milyonluk bir nüfus söz konusu.  Maalesef bu yerlerin depreme hazırlıklı olmak, özellikle de yapı stokunun durumu da İstanbul’dan farksız değil. Hatta çok daha kötü olan yerler bile var. Mesela Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı “Bizim şehrimizde kabaca 350 bin konut var. Bu konutların maalesef yüzde 51’i 1999 depreminden önce inşa edildi” diye daha yeni açıkladı. Kocaeli Valisi ile birlikte 1.5 yıldır 28 tane ağır hasarlı binanın tamamını yıkmak için mücadele verdiklerini, vatandaşın direnci nedeniyle 8 tanesinin de hâlâ durduğunu anlattı. Yine Bursa ve 1999 depreminde büyük acılar yaşayan Yalova’da da mühendislik hizmeti almamış yapılar ve eski yapı stoklarının hâlâ dönüştürülmediğine, dahası, doğru zeminlere yapılmayan yerleşim planları olduğuna dönük bölge milletvekillerince gündeme getirilen iddialar da bulunuyor. Benzerleri diğer iller için de geçerli Yani 1999 depreminden sonra yıllar geçti ama bölgesel anlamda da değişen pek bir şey yok. O nedenle, endişelerimizi korkulan İstanbul depremi’ne değil Marmara depremi’ne odaklamak daha doğru. Kocaeli Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şerif Barış anlatıyor:

Haberin Devamı

“Marmara’nın içinden geçen Kuzey Anadolu Fay zonunun bir sürü parçası var. Güney kol var, orta kol var, kuzey kol var ve bu kolların da parçaları var. Bunu bir ağaç gibi düşünün. Dolayısıyla, kolların birinde hangi deprem olursa olsun sarsılma anlamında İstanbul’u da etkiler, Bursa’yı da etkiler, Kocaeli’ni de, Yalova’yı da… O nedenle, bölgesel anlamda konuşmak lazım. Yani sadece İstanbul depremi demek doğru değil.”

Haberin Devamı

Buna dönük de bir senaryo var mı?

Haberin Devamı

“İstanbul’da 15 ile 45 tane farklı deprem senaryosu var. Farklı yerlerin kırılmasına dair diğer illerde de oluşacak hasarlar kabaca biliniyor, buna dönük ayrı ayrı planlar da yapıldı. Her il kendi depremine hazırlanıyor yani. Ama Kahramanmaraş depremlerinden sonra bunları bölgesel planlara çevirmek lazım. Bu illerin birleşerek hazırlanması gerekecek.”

Ne demek?

“İstanbul’un bir afet müdahale planı yok mu? Tekirdağ’ın, Bursa’nın, Yalova’nın da var, Çanakkale’nin de... Bunları yapmak yerine Marmara’nın ortasında olacak bir depremde bölgede etkilenecek bütün illerin bir arada planlama yapması gerekiyor. Son depremde yaşanan sıkıntıların bir kez tekrarlanmaması için bunu yeniden planlamak lazım.”

Yani dememiz o ki, Allah saklasın, o fayın orası ya da şurası bir gün kırıldığında Marmara Bölgesi’nde kim, kime, nasıl yardım edecek? 7 ve daha büyük depremler bölge depremlerine dönüşüyor, yaşıyoruz şu anda bunu değil mi? Kahramanmaraş’tan Hatay’a kadar. Dolayısıyla, her ilin deprem öncesi riskleri azaltması gerekiyor. Deprem anı ve sonrası müdahale kapasitesinin de geliştirilmesi, bölgesel planlara geçilmesi de şart. Dahası, bu sadece Marmara değil, deprem tehdidi altındaki diğer tüm yerler için geçerli.