Siyasetin seçim mesaisi çok yoğun. Ankara’da baş döndürücü bir trafik var.Son dakika gelişmesiyle Yeniden Refah Partisi de Cumhur İtifakı’na dahil oldu. Hüda Par da seçime Ak Parti listelerinden katılacağını açıkladı. Bu bağlamda da eline kâğıdı kalemi, hesap makinesini alan herkes ittifaklar arası yeni denge ve olası destek ya da köstek durumlarına odaklı 14 Mayıs’taki seçime dönük öngörülerde bulunuyor. Tabii hepsi de kazanmak üzerine. Ama bir o kadar da yanılgı olasılığıyla. Çünkü siyasette iki kere iki her zaman dört etmediği gibi, üç, hatta beş ettiği de oluyor. Hele de adayların doğrudan öne çıktığı ve ittifaklar bünyesinde olası fay kırılmaları konuşulan bu gibi politik zemini çok oynak olan bir seçimde. Yani siz ittifaklar bağlamında partilerin önceki seçimlerde aldıkları ve bugün kamuoyu araştırmalarında öngörülen oyları toplayıp, bir de destek veya köstek pozisyonları bağlamında ekleme, çıkarmalarla “Şu olur” dersiniz ama adayınızla ve hamlelerinizle öyle bir sinerji yaratırsınız ki sandık ondan fazlasını doğurur. Ya da tam tersi, tüm hesaplar altüst olabilir, beklediğiniz, umduğunuz oyun çok altında kalabilirsiniz. Her ikisine dönük de geçmiş seçimlerde yaşanmış fazlasıyla örnek var. Dolayısıyla da Cumhur İttifakı veya Millet İttifakı’nın oylarının toplamı şudur, o nedenle de bu kazanır, o kaybeder demek doğru değil. Evet, bunlar fikir vermek, dahası, parti örgütlerini ve seçmeni etkilemek, konsolide etmek adına önemli ama bu seçimin dinamiği çok daha farklı. Kaldı ki adrese endeksli farklı sonuçlar nedeniyle kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği de tartışmalı. Dahası, Cumhurbaşkanı aday sayıları, partilerin milletvekili listeleri netleşmedi, destek-köstek pozisyonları da herkese göre değişiyor. Ama bunlara odaklı, varsayımlara kurgulu seçimin ilk turda bitmesi veya ikinci tura kalması halinde her iki taraf açısından da farklı kazanma formülasyonları, iddialar söz konusu. Mesela bazıları şunlar:
* HDP’nin aday göstermeyerek, Kemal Kılıçdaroğlu’na dışarıdan destek vermesi matematiksel anlamda seçimi ilk turda bitirmek açısından yeterli görülebilir ancak burada kritik nokta Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın hitap ettiği kitle. İnce ağırlıkla CHP ve ilk kez oy kullanacak gençlere, Oğan da İYİ Parti’ye hitap etmekte. Bu iki Cumhurbaşkanı adayının 100 bin imzayı toparlayıp adaylıkları kesinleşirse alacakları toplam oy oranının yüzde 5-7’lerde, hatta fazlası olabileceği söyleniyor. Böyle bir durum olursa muhtemeldir ki seçim ikinci tura kalabilir ya da bu noktada seçim birinci turda Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine şekillenebilir. Tabii adaylar açısından çekilme gelişmeleri yaşanmazsa... Malum, Fatih Erbakan’ın çekilmesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi mahallesinden rakibi kalmadı.
* Yavuz Ağıralioğlu’nun çıkışı epey bir ses getirdi. Bu bireysel de olabilir, İYİ Parti’de belli bir kesimin sözcülüğü de... Eğer benzeri çıkışlar olursa, nitekim “ben bu vebale ortak olmam” şeklindeki yeni çıkışıyla oldu da. Bunun arkası gelirse burada kullanılan dilin karşılığı olan bir Cumhurbaşkanı adayı olduğunda ona doğru bir evrilme söz konusu olabilir. Veya; onun gibi düşünen İYİ Partililer yok değil, milliyetçi saiklerle yapılan bu değerlendirmeler de elbette normal. DEVA, SP, DP, Gelecek Partisi içinde de HDP’nin bu desteğinden rahatsız olan yok mudur? Vardır şüphesiz. Aynı şekilde CHP içerisinde de HDP’nin desteğinden bahsederken ciddi rahatsız olan seçmen yok mudur? Vardır. Ancak 50 artı bir sistemi seçim kazanmak için matematiksel zorunluluk. Seçmen de bunu anladı, artık ona göre hareket ediyor, davranışını belirliyor. Endişeleri olanlar da önümüzdeki süreçte bunu anlayacaktır.
* HDP’nin ne için desteklediği kamuoyuna net anlatılamazsa muhalefet açısından sıkıntı olabilir. İbre oynuyor ama iktidar kanadı bu anlamda bastıracaktır. Muhalefet de Hüda Par üzerinden iktidara... Cumhurbaşkanı Erdoğan daha seçimle ilgili kartlarını ortaya koymadı, önümüzdeki günlerde, bayramla beraber milletin çok dikkatini çekecek ekonomik kararlar, uygulamalarla halka yönelik birtakım icraatlar, hamleler yapacaktır.
***
Yani dememiz o ki iktidar açısından da muhalefet açısından da zor bir seçim. İlk turda biter mi? Çoklu aday kime yarar? İkinci tura kalırsa hangi taraf daha avantajlı gibisinden gerçekten bıçak sırtı, zor bir denklem. Okuldayken çözmek için debelendiğimiz havuz problemleri vardı hani. İki musluktan saatte şu kadar akan su bir havuzu ne kadar zamanda doldurur. Bir yandan da havuzun altından saatte bilmem kaç metreküp su dışarı akmakta. Havuzun hacmine bak, gelen-giden suyu hesapla, çık işin içinden çıkabilirsen! İşte sandığa giderken siyaset sahnesindeki durum da aynen böyle. Her iki ittifak da oy havuzlarını yüzde 50 artı bir kapasitesine çıkarmak için her türlü güç birliği olasılıklarını zorluyor. Havuzlara bu hesapta oy akışı sağlanıyor ama diğer yandan da tepkiler, kızgınlık, kırgınlıklarla oy kaçışı da söz konusu. Dahası, seçime katılım oranı ile seçime küskün olarak girenlerin Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinde farklı davranış gösterme olasılıkları var. Bakalım 50 artı 1 havuz problemini hangi turda kim, nasıl çözecek?..