Günlerdir bir zamanlar terörle anılan yerlerin, değişen Güneydoğu’nun hikayesini yazdım..Yıllardır bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen, teröristlerin katliamlarına, acılara yakından tanıklık eden bir gazeteci olarak geçmişin o karanlıklarını bugünkü huzur ortamıyla kıyasladım. Hem şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Şaşırdım çünkü eskilere göre her şey çok farklıydı ve bu daha başlangıçtı. Mutlu oldum çünkü yöre insanı da yıllardır bölgenin gelişimini engellemek için bölücü terör örgütünün yaptığı alçaklıkları çok daha iyi anlamış, geleceğe umutla bakıyor.. Ama boğazımın düğümlendiği anlar da oldu. Özellikle de nereye baksam bir şehidimizin adını taşıyan yer, yol, viyadük, askeri nokta ya da araç gördüğümde.. Kendimle başbaşa kaldığımda da ülkedeki kısır çekişmeleri, hiçbir şekilde biraraya gelmeyen, gelmek istemeyen, ülke sorunlarından ziyade kendi koltuk hesaplarına odaklanan siyasileri düşündüm hep... Bir de sayıları çok az da olsa hala “ne var canım o kadar zaman olmuş değişecek elbette” diye düşünen ya da öyle görmek isteyen önyargılı sığ kafaları.. Yani gülümseten gerçeklere karşı düşündüren saçmalık hali var bir yandan da..Onlara naçizane önerim gidip kendi gözleriyle görmeleri. Bu hiç de zor değil. Bir çok firmanın bölgeye yönelik turları var. Mesela Hakkari-Yüksekova yol ayrımına geldiğinizde hemen yanıbaşınızda akan Zap Suyu’nun iyi yakasını birbirine bağlayan gazetem MİLLİYET’in 1969’da açtığı kampanyayla, İstanbul Boğazı’na yapılacak köprüye karşılık olarak üniversiteli gençler tarafından yapılan (maddi katkı ya da bizzat çalışarak) ancak 1999’da bombalanan ve tekrar inşa edilerek 1 Ekim 2010’da yeniden hizmete giren “Gençlik Köprüsü”de bölgede planlanan turistik programlarda görülecek, gezilecek yerler arasında... Gidilecek, görülecek çok farklı seçenekler var yani. İstiyorlarsa kendi başlarına da gidebilirler elbette, güvenlik anlamında endişe edilecek bir durum söz konusu falan değil. Tek sıkıntı uçaklarda yer bulabilmek çünkü bölgedeki her noktaya uçaklar ful kapasite sefer yapıyor.. Yani sorun isteyip, istememekte!
★★★
Güneydoğumu’zun en ucunda Çukurca’da dolaşırken bana mutluluk ve huzur veren yerlerden birisi de Recifa Altay’ın çiçekçi dükkanıydı. Zap Butik Otel ve Zap Sofrası Cafe Resturant ile aynı binadaydı ve daha bir ay önce açılmıştı. İçeri girdiğimde de karşılaştığım manzara şuydu:
Çok zevkli tasarımlanmış bir mekan ve duvarındaki Atatürk posteri önünde bizi gülümseyerek karşılayan şık giyimli bir kadın işletmeci. Çocuk eğitimi ve gelişimi üzerine yüksek öğrenim görmüş...Çevreye göz gezdiriyorum, yerde, raflarda canlı saksı, kuru, yapma çiçek ne ararsan, var. Gelin arabasını süslemede kullanılan peluştan küçük ayıcıklar da... Bir çiçekçi de olması gereken herşey var yani... En başta da güleryüz... İşle ilgili konuşuyoruz, özellikle canlı saksı çiçekleri soruyorum. Herbirinin adını tek tek sıralıyarak Gaziantep’ten getirdiklerini, hergün bakım gerektiğini ve zorluğunu anlatıyor. Ardından da işini çok severek yaptığını,halkın ilgisinden mutluluğunu, satışların çok iyi olduğunu dile getiriyor... Peluş ayıcıkları kim alıyor dediğimde de gülerek şöyle diyor:
“Evlenenler ve sevgililer...”
Güneydoğu’nun en ucundaki tek çiçekçi Recifa Altay’a hayırlı işler dileyerek ayrılıyorum.
★★★
Çukurca’yla ilgili mutluluk veren bir başka kaç detay da can dostlarımız sokak hayvanlarıyla ilgili.. Belediye, kadrosuna sokak hayvanlarını kısırlaştırma ve tedavi amaçlı bir veteriner almış. Bunu detaylarını sorduğumda da Başkan Ensar Dündar, şunları söyledi:
“Hakkari belediyesi barınak yapıyor,onlarla işbirliği içindeyiz. Çukurca’da tedavi ettiklerimizi ediyoruz, edemediklerimizi Hakkari’ye gönderiyoruz. Kısırlaştırma için malzemeleri aldık, şimdi kısırlaştırma işlemi için yer yapıyoruz. İnşallah bu yıl kış gelmeden kısırlaştırma merkezimizde hijyenik bir şekilde faaliyete girecek..”
Bu arada bir not da çöp sorunuyla ilgili düşelim. “Hakkari’yi çöp belasından kurtarıyoruz” diyen Başkan Dündar’ın bu konuda anlattıkları da şunlar:
“Hakkari ile Yüksekova arasında katı atık tesisi yapıyoruz. Birlik başkanı benim. Tesis kasım ayında faaliyete girecek. İlçemizde de dört beş yerde çöp dağları vardı, onları rehabilite ettik yeşil alana dönüştürüyoruz.”
Çukurca Belediye Başkanı Ensar Dündar
★★★
Çukurca-Üzümlü ve Derecik sınır kapılarının açılmasıyla birlikte bölgede yaşanan hareketliliği detaylarıyla anlatmıştım.. En önemli gelişme de kaçakçılığın artık bitmesiydi.. Dolayısıyla kaçakçılar tarafından kullanılan katırlar da boşa çıkmış durumda. Tabii bu bir bölümü için geçerli çünkü bir çoğu da Silahlı Kuvvetler tarafından bazı yüksek ve sarp noktalara yiyecek içecek taşınması gibi lojistik destek faaliyetlerinde kullanılıyor.. Bakımları falanda en iyi şekilde yapılıyor elbette..Burada açılan her sınır kapımızdaki köylerin muhtarlarının çağrılarını da yineleyelim:
“Acil olarak akaryakıt istasyonu ve kalacak otel gerekiyor..”
Son olarak da hem Güneydoğu’nun hem ülkenin ortak bir sorununa, yüksek kiralar konusuna değinelim..Maalesef oralarda da aynı sıkıntı, dert var. Kiralık ev bulamıyorsun, bulursan da ev sahiplerince istenen ücretler çok yüksek.. Mesela Hakkari merkezde kısa bir süre öncesine kadar 3-4 bin lira olan yerler 8-9 bine çıkmış. Yüsekova’da öyle. Derecik’de de 1+1, 2+1 daireler 3-4 bin lira.. Çukurca’da aynı şekilde ama orada belediye 70 konut yapmış, 50 tanesini Ticaret Bakanlığı’na satmış, 20 tanesi de bölgedeki memura görevliye kirada...
★★★
Şimdilik Güneydoğu’ya veda....