CHP’de “değişim” ya da yenilenme demeyen hiç kimse yok. Bu anlamda CHP tek ses ama değişimden, yenilenmeden beklenti nedir denildiğinde her kafadan farklı bir ses çıkıyor ve manzara tam anlamıyla curcuna. Kılıçdaroğlu kendisi hariç her şey değişebilir havasında. O’nun değişmesini isteyenler ise yekten çıkıp varım demiyor. Kılıçdaroğlu’nu kendiliğinden koltuğundan kalkmaya zorluyor ya da umuyorlar. Ama olmazsa da ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını ortaya koymuyorlar, koyamıyorlar. Niyesi Kılıçdaroğlu’nun CHP delegeleri üzerindeki ağırlığı ya da hâkimiyeti. Yani Kılıçdaroğlu istemediği sürece mevcut delege yapısıyla koltuktan indirmek zor. İstediği sürece oturabilir. Dolayısıyla, hafta başında başlayan mahalle delege seçimleri bu değişim tartışmalarında en kritik süreç aslında. Çünkü CHP’de İlçe kongrelerinde oy kullanacak olan delegeler, tüm üyelerin katıldığı ve oy kullandığı mahalle kongrelerinde seçiliyor. Bu İlçe delegeleri, İlçe kongresinde İlçe Başkanı’nı, İlçe Yönetim Kurulu üyelerini ve İl kongresinde oy kullanacak olan İl delegelerini seçiyorlar. İl delegeleri, İl kongresinde, İl Başkanı’nı, İl Yönetim Kurulu üyelerini ve Kurultay delegelerini belirliyorlar. Tüm illerdeki Kurultay delegeleri de CHP’nin Genel Başkanı’nı ve Parti Meclisi üyelerini seçiyorlar. Domino taşı etkisiyle yürüyen bir süreç söz konusu açıkçası ve daha baştan, mahalle seçimini ayarladın mı genel başkanı seçecek kurultay delegesini ayarlamış oluyorsun.
***
Onun için de Kılıçdaroğlu, yeni oluşacak delege yapısını da kendisine yakın belediye başkanları ve il başkanlarıyla kendi istediği şekilde dizayn etmek istiyor. Şu anda Kılıçdaroğlu’nun bütün odağı İmamoğlu’nun tavır ve söylemlerinden daha çok bu. İstanbul üzerinden İmamoğlu’nun da belki bazı il başkanlarına, belediye başkanlarına ulaşma ihtimali olabilir ama göründüğü kadarıyla İl başkanları ve belediye başkanlarının büyük kısmı hâlâ Kılıçdaroğlu’ndan yana destek veriyor. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez’deki yakın kadrosu için en önemli mesele delege yapısını kendi istedikleri şekilde herhangi bir kazaya, kaçağa mahal vermeyecek şekilde düzenlemek. Buna karşı İmamoğlu da kamuoyu baskısı ya da Anadolu’daki bazı il ilçe başkanları üzerinden kendi lehine etkileme faaliyetleri içinde. Bir yandan da kendisinin Türkiye siyasetinde bir aktör olarak varlığını pazarlayacak bir siyasal atmosfer olarak görüyor bu değişim tartışmalarını. Açıkçası, evet, kurultay demek bütün delegasyonun yenilenmesi demek ama bu noktada asıl anlamlı olan da delegasyon nasıl yenileniyor sorusu. Her ne kadar sandıkla denilse, bilinse de de bazı müdahale iddiaları da yok değil, hatta epey fazla. Genellikle İlçe yönetimi, İl yönetiminin ve Genel Merkez’in onayını alarak, mahalle kongrelerinde seçilecek olan delegelerin listesini önceden hazırlar, bu listenin seçilmesi için de, ilçe örgütü olarak baskı uygular, başka listelerin ortaya çıkmasını engellemek için elinden geleni yapar. Parti içi muhalefetin öncelikle tüzük değişikliği diye bastırmasının temel nedeni de bu zaten. Ancak buna rağmen de bu konuda gerektiği kadar efor sarf edip sarf etmediği de tartışmalı. Kılıçdaroğlu’na karşı daha mahalle delegeleri bazında karşılıklı listeler var mı, kıran kırana bir mücadele oluyor mu durumu yani.
***
Dün bu konuyu CHP’de örgüte yakınlığıyla bilinen bazı isimlerle konuştum. Öncelikle de hâlâ net bir duruş ortaya koymayan, varım ama yokum havasındaki İmamoğlu’nun mahalle delege seçimlerine bakışı, tavrını sordum. Yanıt şuydu:
“İmamoğlu iddialıysa liste çıkarması lazım ya da birilerinin onun adına bu süreci yönetmesi gerekiyor. Şu anda öyle bir şey söz konusu değil. İmamoğlu konuşuyor, demeç veriyor ama mahalle bazında çalışması pek yok veya adamlarının böyle bir çalışması yok çünkü örgütlenmesi yok bu anlamda. Sadece kamuoyunu tutuyor, parti içini tutmuyor. Hatta partinin ortak sosyal medya platformlarında tam tersi tepki var. Yani genel merkezin mahallelerde delegeye yakın markajı devrede. Mesela kurultay delegelerinin neredeyse onda birini oluşturan İstanbul çok kritik ve belirleyici. İstanbul’a bakıyorsun, İl Başkanı Kılıçdaroğlu’nu destekliyor, ilçe başkanları haliyle büyük ölçüde Genel Başkanı destekliyor, belediye başkanları da büyük ölçüde öyle.”
Kısacası, İmamoğlu’nun delege bazında kıran kırana bir mücadele niyeti de pek yok gibi. Elbette bazı görüşmeleri vardır, olabilir ama dediğimiz bu anlamda da yekten görünür olmak. Dolayısıyla, bu noktada akla gelen bir başka soru da şu:
İmamoğlu ne düşünüyor, ne planlıyor olabilir bu durumda? Buna yanıt da şöyleydi:
“Örgütte fazla çaba göstermez ama kamuoyunda ben iddialıyım, değişim olsun çıkışlarıyla kurultay delegeleri belli olduktan sonra onların havasına, Kılıçdaroğlu’ndan yana destek dengesine bakarak belki farklı bir tavır alabilir. Ancak her durumda ileriye dönük olarak kendisini hep gündemde tutmaya çalışacaktır.”
Yani, İmamoğlu cephesinde uzunca bir süre daha gölge siyasetine devam. Şu an için yaşanmış örnekleriyle görünür gerçeklik ise malum. Kılıçdaroğlu, aleni ya da gölge koltuğuna yönelik hesapları asla unutmuyor.