Dünyanın gözü Filistin ve İsrail’de yaşananlarda… Çocuklar, kadınlar acımasızca katlediliyor. İçler acısı bir manzara var. Birleşmiş Milletler de her zamanki bildik cılız çıkışlarıyla daha çok yine seyirci konumunda… Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî üyesinden ABD İngiltere ve Fransa ile AB üyeleri ise İsrail’den yana taraf pozisyonunda!.. Oysa 24 Ekim 1945’te, yani bundan 78 yıl önce dünya barışını, güvenliğini korumak için kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’ne üye olan ülkelerin altına imza koydukları BM Antlaşması’nın girişinde ne deniliyor?
Biz Birleşmiş Milletler halkları;
Bir insan yaşamı içinde iki kez insanlığa tarif olunmaz acılar getiren savaş felaketinden gelecek kuşakları korumaya, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların ve büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inancımızı yeniden ilan etmeye, adaletin korunması ve antlaşmadan doğan yükümlülüklere saygı gösterilmesi için gerekli koşulları yaratmaya ve daha geniş bir özgürlük içinde daha iyi yaşama koşulları sağlamaya, sosyal bakımdan ilerlemeyi kolaylaştırmaya,
Ve bu ereklere ulaşmak için;
Hoşgörüyle davranmaya ve iyi komşuluk anlayışı içinde birbirimizle barışık yaşamaya, uluslararası barış ve güvenliği korumak için güçlerimizi birleştirmeye, ortak yarar dışında silahlı kuvvet kullanılmasını sağlayacak ilkeleri kabul etmeye ve yöntemleri benimsemeye, tüm halkların ekonomik ve sosyal bakımdan ilerlemesini kolaylaştırmak için uluslararası kurumlardan yararlanmaya, istekli olarak, bu amaçları gerçekleştirmek için çaba harcamaya karar verdik.
Yani daha önceki iki savaştan, yaşanan acılardan dersimizi aldık, dünya ülkeleri olarak eşit haklarla, kardeşçe, mutlu, mesut yaşayacağız. Bunun içinde kararlıyız, dolayısıyla da hak, hukuk çiğneyene gerekeni yaparız...
***
BM’nin kuruluş gerekçeleri, ilkeleri hoş güzel de geçerliliğinin hikaye olduğu bir kez daha ortada… Ya da tek taraflı veya güçlüden yana olduğu da… Mesela ABD Başkanı Biden konuşmasında Hamas’ın saldırısında bebeklerin sivillerin öldürüldüğünü söyledi, ancak Filistin’de ölen, çocuklar, kadınlar, siviller için herhangi bir cümle kullanmadı. “Biz İsrail’in yanında duruyoruz” diyerek de resmen ateşi körükledi. Evet Hamas’ın yaptıkları asla kabul edilemez ama bu İsrail’e Gazze’deki tüm insanları yok et, topluca katlet hakkını vermiyor, vermez. Kaldı ki bu İsrail’in yaptığı ilk katliam da değil, yıllardır bu böyle. Şimdi de bu olayı fırsat bilerek hepten Filistinlileri kendi topraklarından sürmek, süpürmek istiyor. Çok dar bir alanda milyonlarca insanı ablukaya almış, üzerlerine bomba yağdırıyor. Elektriği, suyu kesmiş, Gazze’ye yiyecek, içecek, insani yardım girmesine dahi izin vermiyor… Yollayan ülkeleri de engelliyor, konvoyları bombalıyor. Belli ki Netanyahu yıllardır açık bir cezaevi görüntüsünde olan Gazze’yi toplu mezarlığa çevirmek niyetinde. Bunu da saklamıyor, resmi ağızlardan Filistinlileri ya terk et ya da öl diye tehdit ediyor. Ama gitmeye kalkanların üzerine de bomba yolluyor. Hem de hastane, ibadethane ayırt etmeksizin…
***
Yani insanlık adına iki taraf açısından da yapılanlar kabul edilemez ama BM ve ABD denildiğinde yine çifte standart söz konusu. Dün bu durumu bir dönem Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı da yapan, emekli Büyükelçi Onur Öymen’e sordum. Yanıtı şuydu:
“Başından beri çifte standart var. ABD, İsrail’e hep arka çıktı. İsrail Devleti’nin kurulma aşamasından itibaren BM beklenen rolü oynayamadı. Yaptıklarını da İsrail geçersiz kıldı. Kont Folke Bernadotte adlı İsveçli bir diplomat vardı Filistin-İsrail meselesini çözmekle görevlendirildi. İsrailli, Yahudi militanlar onu öldürdü. Nereden buraya gelindi.20.yüzyıla girildiğinde 1900’lü yılların başında Filistin’deki Yahudi nüfusu yüzde 3,5, nasıl oldu bunlar bütün o bölgeye hâkim olan bir devlet haline geldiler. İsrail terör örgütleriyle yıllarca Filistinlilerin evlerinden kovulmalarını sağladı. BM’nin Kudüs’ün kimliği, kime ait olduğu konusunda kararı var, İsrail görmezden geldi orası bizim toprağımızdır diye oturdu. Batı Şeria’da bir takım yerleşim merkezleri kurarak oranın coğrafyasını değiştirdi. Meseleleri değerlendirirken geçmişe bakmak lazım. Sadece Hamas’tan başlatırsak tarihi başka bir sonuca varırız ama bu işler nasıl buraya geldi buna bakarsak başka bir sonuca varırız.”
***
Kısacası, hâlâ nedeni ve nasılı, kurgu ya da istihbarat zafiyeti olasılığı sorgulanan Hamas saldırısı sonrası cehenneme dönen bölgedeki katliamları dünya bir filmmiş gibi izliyor… İnsanlık adına utanç verici vahşet görüntüleri üzerinden karşılıklı haklılık tartışmaları yapılıyor… Hak, hukuk, kural falan kimsenin umurunda bile değil. İsrail Başbakanı Netanyahu Gazze’yi bombalama görüntülerini sosyal medya hesabına koyuyor ya da Hamas’ın kaçırdığı İsrailli rehineler ile ilgili bir görüntü, yayılıyor, anında milyonlarca takipçi hiç utanmadan bunları paylaşıyor. Hem sahada hem sosyal medyada mazlumların canı, kanı üzerinden son derece kirli bir savaş var yani… Başta BM, dünya da öylece seyrediyor... Sanki vahşetten zevk alıyormuş gibi!..