Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki seçim arasında koltuk kavgasına odaklanan CHP hem İstanbul’u tekrar kazanmak hem de geleceğe oradan devam etmek gibi bir strateji ya da taktik üretme çabasında. Genel Başkanlığı bırakmama ya da bırakacaksa da o gün bugün değil havasındaki Kılıçdaroğlu, koltuğuna talip olan İmamoğlu’na “Madem istiyorsun, önce İstanbul’u yine alalım sonra tekrar konuşuruz” diyor. Hem de Meclis çoğunluğuyla birlikte almak kaydıyla. Olur da İmamoğlu’nu aday gösterirse (bu da tartışmalı malum) ve kazanırsa CHP Genel Başkanlığı için olası bir istifa durumunda İstanbul’un yönetimi AKP’ye geçmesin diye... İmamoğlu ise “Partide değişim olmazsa, koltuğu hemen bana bırakmazsan yerel seçimde de sıkıntı yaşarız. İstanbul bile sıkıntıya girer” iddiasında. Evet bunlar yekten deklare edilmiş değil ama her ikisinin genel tavrına, sızan bilgilere bakıldığında da böyle bir beklenti, olduğu da açık. Görünür tek gerçeklik sessiz ve derinden gelen karşılıklı hamleler de bunu doğrular nitelikte zaten. Dolayısıyla CHP’de hem sıkı bir “poker seansı” hem de her şeyin bir anda olup bitmesi için “fırdöndü oyunu” hevesi var denilebilir. Şöyle ki; Kılıçdaroğlu soğukkanlı, sabırlı ve renk vermeyen duruşuyla usta bir poker oyuncusu edasıyla sürekli el büyütüyor, elindeki delegasyon kartıyla İmamoğlu’na “Elim çok güçlü, umutlanma kaybedersin” hissini veriyor. Bu konuda pek blöf yapmadığı da daha önceki örnekleriyle açık ve net. Yanılıp da varım, gördüm diyen pek çok isim bugün CHP’de yok ya da pasifize edilmiş durumda malum. Yani Kılıçdaroğlu kendi üzerinde yoğunlaşan eleştiriler ve Genel Başkanlığı bırakmasına dönük beklenti içinde olan hem İmamoğlu’nu hem de tabandan gelen sesleri poker taktiğiyle idare etmeye çalışıyor. Yerel seçimlere kadar 9 aylık bir süre kazanma, krizi zamana yayma ve yerel seçimlerden sonra oluşacak denkleme göre de tavır alma anlamında...

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu’nun pokerdeki ustalığını çok iyi bilen ve çekinen İmamoğlu’nun tavrı, niyeti ise daha çok “pas geçme” ve “Bunda zorlama beni gel biz fırdöndü oynayalım, bir an önce bitsin bu iş” şeklinde… Tabii bu da “fırdöndüyü” çevirip durduğunda gelecek “bir al” değil” hepsini al” üzerine odaklı. Çünkü İmamoğlu’nun hesabı, amacı sadece yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı değil hem CHP Genel Başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı adaylığı... Elbette bunları istemek iddialı olmak her siyasi aktörün hakkı, böyle de olmalı...Ancak bu başarı hikayeleri üzerine değil de kendisinin de payının olduğu bir secim yenilgisi sonrasındaki bir fırdöndü oyunu hesabına kurgulandığında “koy” gelme olasılığı da unutulmamalı...

Haberin Devamı

***

CHP açısından Genel Başkanlık tartışması yaparken İstanbul’u kaybedebiliriz endişesi gerçekten anlaşılabilir bir durum… Ama İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır mantığı denildiğinde durum biraz farklı. Çünkü bu tezi şöyle okumak daha gerçekçi:

Doğru yaparsanız, İstanbul’u kazananın Türkiye’yi kazanma şansı olur...

Yani ülke genelinde başarıyı yakalamak İstanbul’a ne verdiğin, kentin sorunlarıyla ne kadar ilgilendiğin ve çözüm ürettiğinle doğrudan alakalı bir durum aslında. Yoksa İstanbul’u boşlarsan sadece esen rüzgâr ve yine matematiksel hesaplar üzerinden “kazanırız” beklentisine girersen, öyle bir algıya kapılırsan yanılgı olasılığın hayli yüksek. Bir kere 2019’daki ittifak yapısı tekrarlanabilecek mi, CHP’nin yanında aynı diziliş ve destek olacak mı sorusunun yanıtı flu. Hatta şu an için bu olasılık zor gibi… Mesela önceki yerel seçimlerde daha çok CHP adaylarını destekleyen ve hiç büyükşehir, hatta il belediyesi bulunmayan İYİ parti bu kez “hak, hukuk, adalet” diyor ve neredeyse eşit paylaşım istiyor. Yine HDP’nin 2019’daki gibi tam destek verip vermeyeceği de tartışmalı. Malum son seçimde verilen destek konusunda bile HDP’den çatlak ses çıktı. Dahası seçmeni robot gibi kategorize etmenin, yani bir siyasi parti bir yere katıldığında tüm taraftarlarının oraya akmadığı da kanıtlanmış durumda. CHP’nin kendi seçmeninin kırgınlığı öfkesi de malum. Ama buna rağmen de CHP yönetiminin aynı hesap ve beklentiler içerisinde olduğunu görmek de işin en ilginç yanı. Hele de CHP koltuk savaşlarını sürdürürken AKP’nin çoktan yerel seçim kampanyasına başladığı, özellikle de İstanbul başta kaybettiği büyükşehirleri tekrar almaya odaklandığı gerçeği ortadayken...

Haberin Devamı

***

Kısacası dememiz o ki; poker ya da fırdöndü oyunundan belki birileri kazançlı, avantajlı çıkabilir ancak buna bir yenilenme, değişim denilirse CHP’de yine ciddi bir senkron sorunu yaşanacağı açık. Çünkü tabandaki beklenti sadece isimler değil, doğrudan zihniyet ve sistemde köklü değişiklik anlamında. Yoksa aynı sistem, yöntem ve kafayla her yapılan ya da yapılacak olan sadece mevzi koruma veya ‘o gitsin ben geleyim’ hesabı. CHP açısından bildik kısır döngü yani...