Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı seçiminde adayların pusula sırası belli oldu. Ama hala Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilip çekilmeme durumu, olasılığı tartışılıyor. Evet aleni olarak her ne kadar “yok böyle bir şey” şeklinde açıklamalar olsa da hatta sosyal medya üzerinden karşılıklı paylaşımlar ayrılık havası verse de İnce’yi ikna etmeye dönük kapı arkası diplomasisi ve de mahalle baskısının sürdüğü ortada. Yine İnce istediği şeyi alırsa adaylıktan hala çekilebilir gibisinden iddialar, beklentiler de var. Hatta İnce cenahından gelen son günlerdeki muhalefete dönük salvoları, tepkileri pazarlığı kızıştırma olarak yorumlayanlar da söz konusu. Bunu savunanlar için de çekilme olasılığında işaret fişeği anlamında kritik zamanlama ittifak ya da siyasi partilerin milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edecekleri 9 Nisan tarihi… Çünkü deniliyor ki; CHP listelerinde Muharrem İnce’nin adamları varsa, olursa İnce son dakikada dahi adaylıktan Kılıçdaroğlu lehine çekilebilir demektir. Bu olur olmaz, kime ne yarar ya da zarar getirir ayrı bir tartışma konusu ama varsayalım olursa da bu İnce’nin adının pusuladan silinmesi, sıralamanın da değişmesi anlamına gelmiyor. Yani İnce çekilse de çekilmese de isminin listede olacağı, kalacağı net. Sadece “masa” ya da “Halil İbrahim sofrasına oturup oturmama durumu flu… Malum 6’lı Masa artı bir de “Halil İbrahim Sofrası” var artık. Masada Millet İttifakı’nın ağır abileri, seçimi kazanırlarsa da geleceğin Cumhurbaşkanı yardımcıları oturuyor, sofra ise dışarıdan destek vaadiyle farklı beklentiler, hesapları olanları kapsıyor. Aslında Kılıçdaroğlu ile İnce’nin alenen henüz belli bir noktaya gelememe nedeni de bu denilebilir. Çünkü; Kılıçdaroğlu sofraya davet ediyor, İnce’nin niyeti ise “sofraya” değil “masaya” oturmak... Masaya yeni bir sandalye konulsun, bir servis daha açılsın derdinde. Resmen mümkün değilse bile fiilen. Böylece de Memleket Partisi’nin tüzel kişiliğini korumak ve kendi Genel Başkanlık pozisyonunu devam ettirmek amacında. Yani İnce “Sen CHP’nin evladısın, yuvana dön” muhabbetiyle “potada eritilme” riskini değil masada diğerleri gibi eşitlerarası bir ilişki istiyor açıkçası. Kılıçdaroğlu da hem kendisi istemediği hem de masanın diğer paydaşlarını ikna edemediği için İnce’yi masaya çağırmadı, çağıramıyor. Nitekim daha geçen gün televizyondaki bir tartışma programında Saadet Partisi’nin sözcüsü “Kılıçdaroğlu’nun CHP adına İnce ile görüşmesinde, partisine çağırmasında birtakım tasarruflarda bulunmasında bizim açımızdan sorun yok ama masa adına olmaz bu” diye tavrını çok net ortaya koydu. Masa ortak falan istemiyor yani. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarıyla eşit pozisyon durumundan rahatsızlık belirtileri de bunun bir başka örneği zaten. Dolayısıyla İnce’nin masanın dengesini sarstığı, zorladığı ya da paydaşlarını kızdırdığı açık... Özellikle de “Masayı yönetemediler, Türkiye’yi nasıl yönetecekler? İttifaklar olabilir mi, tabii ki olur. Mesela Türkiye’ye ittifak öneriyorum; CHP, İyi Parti, Memleket Partisi” çıkışı nedeniyle. Zira bu sözler belki masadaki bardak, tabak, çanakları kımıldattı ama sonuçta servis sayısı, durumu değişmedi, her şey, herkes yerli yerinde kaldı. Tıpkı fizikteki nesnenin hareket değişikliklerine direnme yeteneği Eylemsizlik (Atalet) ilkesini daha anlaşılır hale getiren “meşhur masa deneyinde” olduğu gibi. Şöyle ki;

Haberin Devamı

Biri çok hızlı bir şekilde masa örtüsünü çekince, masada bulunan tabak ve bardaklar yere düşmüyor, bardak içindeki su dahi konumunu koruyor. Ama bu kişi aynı kuvveti uygulayarak daha yavaş yavaş masa örtüsünü çektiğinde bardakların ve tabakların yere düştüğü, suyun döküldüğü gözlemlenir.

Haberin Devamı

Neden?

Haberin Devamı

İlk durumda daha kısa süre uygulandığı için itme küçük oldu ve momentum değişimi de küçük oldu. Belki tabaklar kımıldadı, bardak biraz sarsıldı ama konumlarını korudular.

İkinci durumda ise aynı kuvvet ama daha uzun süre kullanıldığı için itme ilk duruma göre daha büyük değerdedir, momentum değişimi de ilk duruma göre daha büyüktür. Yani ilk durumda kımıldayan tabaklar ve bardaklar, konumlarını koruyamayarak masa örtüsü ile beraber hareket ederler, yere düşerler. Görüntü, masanın etrafında kırık bardaklar ve tabaklar...

Yine en bildik En Temel Fizik ilkelerinden bir başkası da “Zıt yükler birbirini çeker, benzer yükler birbirini iter” malum...

Bunları da en iyi bilen asli görevi fizik öğretmenliği olan Muharrem İnce kuşkusuz. Ama daha öncelerdeki açıklamalarında hep “Fizik de siyaset de sabır işidir” diyen İnce’nin masayla ilgili ani ve sert çıkışlarla sonuç almaya odaklanmasına bakıldığında hafiften bir hesap hatası da var gibi...