TBMM tatilde ama siyasette yerel seçim hareketliliği var. Bu bağlamda da daha genel seçimin bittiği günün ertesinde yerel seçim startı veren iktidar tam kadro saha çalışmalarına yoğunlaşmış durumda. Bakanlar, milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, yerel yönetim kadroları il, ilçe, belde, köy dolaşıyorlar. Olması gereken de bu. Çünkü sandıkta başarı doğrudan vatandaşa dokunmakla doğru orantılı. Evet, sosyal medyanın siyasetteki varlığı, etkisi kaçınılmaz ancak bir yanda da ülkenin toplumsal ve politik gerçekliğini karşılamadığına ilişkin görüşler de yok değil. “Sosyal medya başka bir alan, herkes aklındakini söylüyor, yazıyor, oradan artı bir şey almak ikna etmek zor. Benzer isimler, örtüşen fikirler birbirini takip ediyor” diyorlar. Yine sosyal medya üzerinden yaratılan “Kazanıyoruz, kazandık” algısının ya da karşı tarafa üstten bakışçı, küçümseyici paylaşımların seçmen tercihine reel anlamda ne kadar, nasıl yansıyıp yansımadığı veya taraftarı etkileme-rakibi tetikleme durumu da bir başka tartışma konusu. Ki bunun pek fazla işe yaramadığını da son seçimlerde yaşayarak gördük. Dolayısıyla seçmen sosyolojisi, psikoloji kritik, önemli deniliyorsa hâlâ sokak siyaseti, yani vatandaşa, seçmene doğrudan dokunmak şart... Hem de sandığa beş kala değil her daim. Dahası bir de samimi ve sahici olmak kaydıyla...
★ ★ ★
Elbette bunlar siyasette doğru olanı sadece AKP yaptı, yapıyor anlamında değil. Ana muhalefet partisi ya da diğer partiler içinde de böyle düşünen, davrananlar var ama şu an itibarıyla genel görüntüye bakıldığında özellikle CHP alenen ters yoldan gidiyor. Seçmene değil delegeye, partiliye oynuyor. Kafalarındaki sandık başarısı da başka… Ülkenin, vatandaşın derdinden sorunundan ziyade parti koltuklarını kaptırmamak ya da ele geçirmek üzerine odaklanmış durumda. Hatta bu anlamda ters yolda, yönde gittikleri yetmiyormuş gibi bir de yoldaki iki bazen de üç (şimdilik) şeridi işgal ederek birbirlerini sollamak adına taraftarlarını heyecanlandıracak tehlikeli makaslar da atıyorlar… Bunlar da ciddi anlamda CHP seçmenini rahatsız ediyor. Ama buna rağmen de parti içindeki çekişmeleri, krizleri, alevlendiren yeni gelişmeler oluyor. Buna CHP yöneticilerinin yaptığı yorum da malum:
“CHP diğer partilere benzemez, çok seslilik esastır.”
Olabilir, ancak bir de CHP’nin kıdemli isimlerinden gelen şu tepkiler de söz konusu:
Partide tartışma iyi bir şey, siyasi aktörlerin ortaya çıkması doğru ama farklı bir siyaset ortaya koyup buradayım dersen. Ama tartışma siyaset ekseninde devam etmiyor sen mi aday olacaksın ben mi olacağım gibi hizipleşme şeklinde. Mevcut belediye başkanları mesela aday olmadıkları, gösterilmedikleri takdirde ne yapacaklar? Memleket Partisi ya da başka bir partiye giderlerse ne olacak? Oralardan aday olma kazanıp, kazanamama durumu bir yana ama varsayalım olurlarsa oyları bölerek kaybettirebilirler. Geçmişte bunların örneklerini çok gördük. Bir de partide karşılıklı çok ağır ithamlar suçlamalar söz konusu. Hiç kimse samimi ya da sahici değil. Seçmen netlik ister…
★ ★ ★
Kısacası dememiz o ki; Cumhurbaşkanlığı seçimi neticelendiğinde 2024’teki yerel seçimlere 11 ay vardı. Kazanan taraf daha galibiyet gecesi yerel seçim startını verdi, kaybeden taraf ise ertesi sabahtan başlayarak parti içi iktidarı ele geçirmeye odaklandı. O günden bu yana neredeyse üç ay geçti, yerel seçim sandığına kaldı 8 ay... Yani kum saati işliyor, zaman eriyor. Kazanmasına rağmen oy oranının neden düştüğünü sorgulayan AKP, siyaseten doğru olanı yapıyor ve sahada nabız tutuyor, vatandaşa dokunuyor...Olası adayları, araştırıyor, vatandaş nezdinde yokluyor. Buna karşı hala seçim yenilgisini kabullenmeyen CHP, değil yanlışlarını, eksiklerini, hatalarını sorgulamayı, faturayı vatandaşa yüklemeye çalışıyor. Kendi aralarındaki koltuk kavgası nedeniyle de önümüzdeki yerel seçime dönük de yol, yöntem, taktik, strateji anlamında henüz ortada bir şey yok... Dolayısıyla CHP otobanda ters yolda, yönde giden bir araç görüntüsü veriyor. Üstelik hani bir fıkra vardır: otobanda ters yönde giden aracı gören trafik polisi tüm sürücüleri uyarmak için radyodan “Dikkat ters yönde ilerleyen bir araç var” anonsu yapar. Bunu duyan ters yöndeki araç sürücüsü “ne bir tanesi hepsi hepsi...” diye bağırır ya işte aynen onun gibi sanki!...