Her iki ittifakta ve bileşenleri partilerde milletvekili listelerinden kaynaklanan bir burukluk, sıkıntı var. İvme açısından bakıldığında ise en tartışmalı liste ve görüntü Millet İttifakı’nın lokomotifi ana muhalefet partisi CHP’de. Sürpriz mi? Değil. Daha geçen yıl bu zamanlarda Yeni Seçim Yasası’yla birlikte ittifaklardaki oy oranı düşük partilerin lokomotif partilerin listelerinden seçime girme olasılığı ve 6’lı Masa’nın Kılıçdaroğlu’nu aday gösterip göstermeyeceği konuşulup, tartışılırken şöyle deniliyordu:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması için DEVA, Gelecek ve SP liderlerinin onayına (DP açık etmişti) ihtiyacı var. Onlara CHP’de hak ettiğinden fazla yer verebilir. Tabii bu da bir şartla; Cumhurbaşkanlığı seçiminde destek. Bu üç parti CHP’nin oylarını 5-6 puan artırdığı takdirde CHP artık oylardan 15-20 vekil çıkarabilir. Alacağı bu fazlalığı bile küçük partilere dağıtsa yeter. CHP seçmenini buna ikna edebilir. Böylece küçük partiler Meclis’e girecek, Cumhurbaşkanlığı’nda Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek.
Tam bir kazan/kazan hesabı yani...
Bu anlamda şu ana kadarki gelişmeler de öngörülerin Cumhurbaşkanlığı adaylık ve listede yer verme durumunu doğrular nitelikte zaten. Ancak halen 134 milletvekili olan CHP’nin listelerinde 90’a yakın isim başka partilerden olunca, dahası, bu ortaklıkta partisel hassasiyetler göz ardı edilince, çarşı karışmış durumda. Özellikle de Ergenekon ve Balyoz kumpasları döneminde Adalet Bakanlığı görevini yürüten Sadullah Ergin’in CHP’nin kalesi olarak anılan Çankaya’yı da kapsayan Ankara 1. bölgeden aday gösterilmesi nedeniyle. Bu da ortaklıkta kim, hangi hassasiyeti gösterecek, göstermeli konusunun pek önemsenmediğini ya da denge sorununda bir sıkıntı olduğunu gösteriyor. Çünkü tabandan gelen sert tepki nedeniyle Ergin’in çekilme olasılığı dahi konuşuldu. Ama buna karşı her iki tarafın mesajları ise hassasiyet ateşini daha da körükleyen cinstendi. CHP’li Oğuz Kaan Salıcı, “Ahmet’i, Mehmet’i, listeleri, kişileri konuşmak bu işin teferruat tarafı” diye geçiştirdi. DEVA sözcüsü İdris Şahin’in yorumu ise “Burası DEVA Partisi’ne tahsis edilmiş bir yerdir, bunun kararını verecek de Sayın Babacan ve DEVA Partisi yetkili kurullarıdır” şeklindeydi. Aday Ergin de “Bu DEVA’nın tasarrufu. CHP’ye yüklenilmesini doğru bulmuyorum” sözleriyle, biz zaten kalıcı değiliz havasındaydı. Aynısını SP’li Bülent Kaya da ekranda şu sözlerle çok net ifade etti:
“Kimin, hangi partiden olduğu, seçimden sonra da hangi partiye gideceği belli. CHP’li seçmen bu kişilerin CHP’de kalacağını düşünerek oy vermiyor. CHP’ye vereceği her oyun SP’ye gideceğini biliyor.”
Son olarak da Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, listeler ve tartışma yaratan isimler konusunda şöyle dedi:
“Sadullah Bey başka bir partinin adayı. Biz onların iç işlerine karışamayız. O zaman çok büyük sıkıntı çıkar. Onlar kendi adaylarını seçerler, biz kendi adaylarımızı seçeriz.”
Kafayı takmayın, “Tıpış tıpış gidin, oy verin” durumu yani. Dolayısıyla, bunu seçmene anlatma konusunda yine hafiften bir hesap hatası var gibi. Mesela genelde AKP’den oy almayı hedefleyen bu dört parti CHP listelerinden girdiğinde muhafazakâr seçmenin eli 6 Ok’a rahat gidecek mi seçimin kader sorularından biri. Ya da listelerden kaynaklı rahatsızlık CHP tabanını Memleket Partisi ya da TİP’i alternatif bir tercih görmesini tetikleme olasılığı?
Kısacası, bir yanda “Millet İttifakı kompakt, akılcı, sisteme uygun bir liste yaptı. Darılanlar, kızanlar olabilir ama bu listeyle en azami oy alınacak. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimini de kazandıracak” iddiaları, diğer yanda da liste kaynaklı tabandan gelen rahatsızlığın sıkıntı yaratacağı tezleri var. Ki dün bu durumu konuştuğum CHP’nin önde gelen isimleri de ikinci şık konusunda oldukça endişeliydiler. Şöyle diyorlardı:
“Listeler hiç kimsenin içine sinmedi. Bu sistem Türk siyasetini böyle yaptı. Böyle bir siyaset sürdürülebilir durum değil. Nerede kaldı ideolojiniz, programınız? Birbirine prangayla bağlanan bir siyaset anlayışı siyaseti çürütür. Listelerde o da olsun, bu da olsun, çok sorunlu. Şimdi mesela bizim şu anda neredeyse İstanbul birinci, ikinci ve üçüncü bölgede sadece bir tane CHP’li var. CHP hariç herkes var. Böyle olunca tabanınızı da konsolide edemezsiniz.”
Bu isimlerin karşı mahalleden oy alma hesabı var?
“Karşı mahalleden oy alamayacağı gibi, kendi mahallende oy tepkisi olacak. Ergenekon’dan, Balyoz’dan mağdur olmuş ne kadar emekli asker ailesi varsa Ankara 1. bölgede, Çankaya’da oturuyor. Bu kadar kör gözüm parmağına olur mu? İstanbul’da sahada sokakta, pazarda vatandaşla temas kurabilecek CHP’li kimse yok. DEVA, Gelecek, SP adayları Kadıköy’de, Beşiktaş’ta dolaşacaklar? Dolaşamazlar. Hiç dolaşmasınlar daha iyi.”
Bunlar CHP’li değil geçici deniliyor?
“Geçici CHP’liler falan değil bunlar. Plakayı kiraya vermişiz, o kadar. Seçilir seçilmez hepsi kendi yuvasına gidecek.”
Yani dememiz o ki listelere gelen tepkilere ve buna karşı verilen mesajlara bakıldığında görüntü şu:
Muhalefet büyüsünde, CHP küçülürse küçülsün problem değil. Yeter ki Cumhurbaşkanlığı benim olsun, daha sonra bakılır CHP’deki hasara hesabı söz konusu. Ama bu noktada göz ardı edilmemesi gereken bir başka görüntü daha var; o da daldaki kuşa oynarken eldeki kuştan olma olasılığı...