Suriye’nin kuzeyindeki otorite boşluğunu değerlendirip 4 yıl içinde dünya ülkelerinin öngöremediği biçimde büyüyen radikal İslamcı terör örgütü IŞİD, 10 ay sonra bir kez daha Paris’i vurdu.
Hz. Muhammed’le ilgili karikatürleri yayımladığı gerekçesiyle mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik saldırıyı gerçekleştiren IŞİD, bu kez Avrupa’nın kalbi Paris’te aynı anda 6 terör eylemini gerçekleştirdi.
Canlı bombaların da görev aldığı anlaşılan ve 130’a yakın insanın ölümüne yol açan terör eylemlerinin neden Fransa’da gerçekleştirildiği sorusunun yanıtı önümüzdeki süreç için rehber olacaktır.
İlk olarak Paris’teki bu iki eylemin farkını ortaya koymak gerekir.
Charlie Hebdo’ya yönelik terör eylemini ‘ifade özgürlüğüne yönelik’ bir eylem olarak değerlendirmek mümkün.
Buna karşın cuma gecesi yaşanan eş zamanlı terör eylemlerinin ‘doğrudan Fransa devletine/yönetimine karşı yapıldığını’ söyleyebiliriz.
‘Küçük Moskova’
Paris, kent güvenliğinde kullanılan teknik sistemler ve Fransız istihbaratının kent üzerindeki çalışmaları nedeniyle ülkedeki yabancılar tarafından ‘Küçük Moskova’ olarak tanımlanır.
Olayın ardından henüz 24 saat dolmadan saldırılarla ilgili elde edilen ipuçları ve bilgiler, Fransız istihbaratının çalışmalarındaki hızı ve gücü ortaya koyması açısından önemli. Elbette, bu kadar ciddi güvenlik önlemlerinin aldığı bir kentte, bir dizi eylem yapılması soru işaretleri yarattı.
Fransa’nın, tarihten geldiği üzere, geleneksel biçimde Arap ülkeleriyle varolan güçlü uluslararası ilişkileri hem ülkede hem de Paris’te yaşayanların çok önemli bir bölümünün farklı Müslüman ülke vatandaşlarının oluşturmasına neden oluyor.
Bu nedenle Paris, çokça Ortadoğu, Afrika ve Asya kökenli Fransız vatandaşlarının yanısıra aynı kökenden olan göçmenleri barındırıyor.
Suriye’ye gidip döndüler
Kaldı ki, Suriye’deki cihad bölgelerine gidip gelenler arasında Fransa, Avrupa ülkeleri arasında ilk sırayı alıyor.
İstihbarat birimlerinin tespitlerine göre, yaklaşık 11 bin Fransız vatandaşı Suriye’deki cihad bölgeleriyle bağlantılı. Bu rakam, son örnekte görüldüğü gibi Fransa’nın kamu güvenliğini ciddi biçimde tehdit ediyor. Haliyle bu durum, aynı zamanda IŞİD gibi El Kaide tabanlı gruplara çok rahat hareket imkânı sağlıyor.
Charlie Hebdo saldırısının ardından IŞİD’e yönelik operasyonlara destek veren Fransa, bahar ve yaz aylarında Suriye’ye yapılacak operasyonlar konusunda durağan geçirdi. Ta ki 1.5 ay öncesine kadar.
Bu süreçte, ABD’nin Rusya ile bölgede güç savaşına girmesiyle birlikte Fransa, hem savaş uçaklarını kullanma kararı aldı hem de bir savaş gemisini Doğu Akdeniz’e gönderdi. Böylece, Fransa, IŞİD’e yönelik kara ve hava operasyonlarına katılacağını ortaya koydu.
Bölge dışına çıkıldı
Gelişmelere IŞİD açısından bakıldığında, ABD operasyonlarından önce Suriye-Irak hattında oldukça güçlü olan örgüt, PYD başta olmak üzere bölgedeki Kürt grupları ile Esad destekçisi ve muhalifi örgütlere yönelik çatışmalara girmekten kaçınmadı.
Ancak hava operasyonlarının ardından ABD’nin koordinesinde kara operasyonlarının başlayacağının ortaya çıkmasının ardından IŞİD’in yeni bir eylem stratejisine geçtiğini söylemek yanlış olmaz.
Uzunca bir süredir, Suriye-Irak hattında ağır saldırılara imza atan radikal İslami terör örgütü, ilk kez bölgenin dışına çıktı.
IŞİD, Lübnan ve Fransa’da El Kaide sarmalı içinde farklı bölgesel hücrelerden hizmet almak yerine kendi ekipleriyle eylemleri yaptı.
Ciddi ve büyük boyutlu
Sınırdışına çıkan örgüt, son 3 gün içinde Beyrut ve Paris’te kendi imzasını attığını açıkladığı iki ayrı saldırıyı gerçekleştirdi.
Eş zamanlı iki canlı bombanın patladığı Ankara saldırısında güçlü ipuçları tespit edilmesine karşın sessizliğini koruyan IŞİD’in, Beyrut ve Paris saldırılarını üstlendiğini açıklaması, önümüzdeki süreçle ilgili dikkat çekici başka bir boyut oldu.
IŞİD’in kendisine yuva kurduğu topraklardan ayrılıp Avrupa’nın göbeğinde 6 eylemi birden yapması, gelinen sürecin ne kadar ciddi ve büyük boyutlu olduğunu gösterdi.