Çözüm sürecinin askıya alınmasıyla birlikte hükümetin değiştirdiği terörle mücadele konsepti gölgesinde yenilenen 1 Kasım seçiminde, 7 Haziran’dan çok farklı sonuç karşımıza çıktı.
Seçim sürecinde, son iki yılda dördüncü seçim yapılması nedeniyle gerek siyasilerde, gerek seçmendeki seçim yorgunluğu olduğu beklentisi kamuoyundaki genel kanaatti.
Bu yorgunluk beklentisinin tam tersine, seçmenin yüzde 49’dan biraz fazlasının Ak Parti’yi “doğrudan” desteklemesiyle tamamlanan genel seçimlerde iktidar partisi “tek başına” iktidar olma çoğunluğunu elde etti.
Genel olarak bakıldığında, Ak Parti lehine bu çoğunluğun elde edilmesinin farklı değişkenleri var.
Ancak bu değişkenlerden en önemlisinin “terör ve terörle mücadele” olduğu söylemek yanlış olmayacaktır.
7 Haziran’dan sonra hükümetin özellikle PKK’ya karşı olan tutumunu değiştirmesi Ak Parti’nin bölge halkı üzerindeki etkisinin artırmasına neden oldu.
PKK’nın güvenlik güçlerine karşı bugüne kadar yürüttüğü eylem stratejisinde temel değişikliğe gitmesinin yanı sıra il ve ilçe merkezlerinde başlayan serhildan hareketleri çerçevesinde YDG-H unsurları üzerinden yarattığı terör havası kamuoyunda “Ne oluyor?” algısına neden oldu.
Çözüm sürecinin askıya alınması ve şehit cenazelerinin artmasına karşın, hükümetin silahlı mücadeleyi yeniden başlatmasının milliyetçi oyların tekrar Ak Parti’ye dönmesini sağladığı söylenebilir. Kaldı ki bu süreç bölgedeki sivil halkın desteğini aldı.
Bölge halkının 7 Haziran’da büyük oranda desteklediği HDP’nin 80 milletvekili ile Meclis’e girmesine karşın, PKK’nın “güç bunalımı” sonrasında silahlı mücadeleyi tercih etmesi bölgedeki dengeleri fazlasıyla değiştirdi. PKK’nın yönetimi olarak bilinen Kandil’in güç bunalımı sonrasında Doğu ve Güneydoğu’da “kurtarılmış bölgeler” yaratma çabası sandıkta karşılığını bulamadı. Sandıktan çıkan sonuçlara bakıldığında, PKK’nın bağımsızlık hareketine girişmesi bölge halkında tepkiye neden olurken, HDP’nin yüzde 10 barajı üzerinde seyretmesine yol açtı.
Kısa süre öncesine kadar PKK’dan gördükleri baskıdan dolayı siyasi tercihlerini değiştirmek zorunda kalan bölgenin önemli aşiretleri, aileleri ve korucularının hükümetin PKK’ya olan bakışını değiştirmesiyle bu kez Ak Parti’ye dönüş yaptıklarını söyleyebiliriz. Hükümetten destek alan bu kesimler oylarını yeniden Ak Parti’ye kaydırmayı tercih edince iktidar partisi açısından 7 Haziran’ın kaybı aşılmış oldu.
Ak Parti neredeyse tüm seçim çevrelerinde oylarını artırdı. İlk rakamlara göre, iktidar partisi 85 seçim çevresindeki oylarını 7 Haziran seçimlerine göre artırdı. Doğu ve Güneydoğu’daki sandık bölgeleri de buna dahil. Ak Parti, oy oranlarını artırarak Hakkari, Şırnak ve Tunceli dışındaki tüm bölge kentlerinden milletvekili çıkarmayı başardı.
Elbette, seçmenin oy tercihini değiştiren gerekçe sadece terör olayları ve hükümetin terörle mücadele çalışmaları olmadı.
7 Haziran’dan sonraki koalisyon görüşmelerinde yaşanan sıkıntılar ve sonuçsuzluk, ekonomik beklentilerin de en az terör süreci kadar etkili olduğu söylenebilir.
Sonuç olarak, 7 Haziran’daki sınavdan başarısız çıkan dört parti 1 Kasım’da girdikleri “bütünleme sınavı”nda ter döktü. Bu partilerden sadece Ak Parti oylarını beklenmedik biçimde artırıp, “tek başına iktidar” olma başarısı gösterdi. CHP durumu idare ederken, MHP ve HDP bütünlemeyi kaybedenler oldu.