Bu sezon, Galatasaray taraftarları için adeta zulüm oldu. Ligde ve Avrupa’da istediği başarıyı yakalayamayan sarı- kırmızılılar, Türkiye Kupası’nda da kendi sahalarında İkinci Lig temsilcisi Tuzlaspor’a 2-0 mağlup oldular.
Çoğu ligde süre alamayan tecrübelilerle gençlerden kurulu kadro, Tuzlaspor karşısında oyunun hiçbir bölümünde tam anlamıyla bir üstünlük kuramadı. Sarı- kırmızılılardaki tek pozitif olay, genç Emin Bayram’ın ümit vaat eden performansıydı. Bunun dışında kalan ise koca bir hiçti!
Ligde forma şansı bulamayan kaptan Selçuk İnan, Tuzlaspor karşısında hiçbir varlık gösteremedi. Selçuk, böyle bir karşılaşmada da bir şey yapamayacaksa ne zaman yapacak?
Emre Mor deseniz resmen ümitsiz vaka. 42.dakikada attığı şut dışında yine ayağına aldığı her topu ezdi. Takım için değil kendisi için oynamaya çalıştı ama onu da beceremedi.
Genç Yunus bir türlü kendisinden beklenilen eşiğe ulaşamıyor. Jimmy Durmaz da yerinde saymaya devam ediyor.
Belhanda’da da değişen bir şey yok. İkinci yarıda Fatih Terim tarafından kurtarıcı olarak sahaya sürülen oyuncular arasında yer alan Faslı futbolcu da hiçbir varlık gösteremedi.
Esasen bu yenilgi, Galatasaray’ın kadro yapısının
Sakatlıklarla boğuşan iki takımın karşılaşmasında ilk yarının futbol adına çok doyurucu olduğunu söyleyemeyiz. Futboldan çok mücadelenin ön plana çıktığı dengede bir ilk yarıya şahit oldu futbolseverler.
İkinci yarının başında gelen Trabzonspor golünden sonra oyun da hızlandı. Mağlubiyeti kabul etmeyen Galatasaray önemli bir reaksiyon gösterdi. Sarı- kırmızılıların beraberlik golü için yoğun çabaları, Trabzonspor’un ileride boş alanlar bulmasına neden oldu. Ancak bordo- mavililer yakaladıkları bu fırsatları gole çeviremediler. Bu da Galatasaray’ın son ana kadar oyunda kalmasına neden oldu. Nitekim Nagatomo, 90. dakikada attığı golle sarı- kırmızılıları hayata geri döndürdü.
Bu andan sonra dikkat çeken, Galatasaray’ın beraberlikle yetinmeyip galibiyet golünün peşine düşmesiydi. Bu durum, sarı- kırmızılıların uzatma bölümünde de kalelerinde tehlikeler yaşamalarına neden olduysa da, 1-0’dan sonraki duruşun kararlı bir devamı olarak takdiri de hak etti.
Gerçekten de Galatasaray, 1-0’dan sonra önemli bir reaksiyon ve duruş sergiledi. Elbette bunda baş aktör Fatih Terim’di. Saha içerisinde de Belhanda ve Feghouli dışındaki futbolcular ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Ama
Bu sezon gerek Avrupa’da gerekse de Türkiye Ligi’nde kötü bir görüntü sergileyen Galatasaray, kendisi için hayati önem taşıyan Club Brugge karşılaşmasında geçmişten tanıdığımız baskılı, coşkulu pozitif futbolundan esintiler sundu. Yani bir anlamda aslına döndü. Özellikle ilk 20, 25 dakikadaki baskı ve coşku muhteşemdi. Nitekim sarı- kırmızılılar bu bölümde öne geçmeyi de başardılar.
Bu bölümden sonra Club Brugge oyunda dengeyi kurdu ve hücum üstünlüğünü eline geçirdi. Özellikle 35. dakikaya kadar oyun tek taraflı olarak Club Brugge lehine sürdü. Bu kısımda ileri çıkmakta sorunlar yaşayan Galatasaray, 35’den sonra yeniden rakip kale önünde yer almayı başardı.
İkinci yarı da Club Brugge’ün oyun anlamında üstünlüğü ve baskısıyla başladı. Fakat üstün bir mücadele örneği sergileyen Galatasaraylı futbolcular rakiplerine fırsat vermediler. Özellikle Muslera, yaptığı pek çok kritik müdahale ile Galatasaray’ı oyunda tutan isim oldu. Ancak 90+2’deki bir anlık konsantrasyon kaybı, Club Brugge’ün beraberlik golünü bulmasına neden oldu.
Galatasaray’a gerçekten çok yazık oldu. Sarı- kırmızılı futbolcularda bugüne kadar göremediğimiz hırs, mücadele, kazanma isteği gibi özellikler Club
Galatasaray için büyük ümitlerle başlayan sezon adeta kâbusa döndü. Ligde bir türlü istediği ritmi tutturamayan sarı- kırmızılılar, Şampiyonlar Ligi’nde de başarılı olamadılar. Real Madrid karşısında oynanan kötü futbol ve alınan ağır mağlubiyet, Galatasaray’a çok büyük bir darbe vurdu. Gaziantep deplasmanından alınan galibiyetle bir anlamda yara saran sarı- kırmızılılar, bu sefer de art arda gelen sakatlıklarla sarsıldılar. Dün gece Medipol Başakşehir karşısındaki mağlubiyetle bir darbe daha alan Galatasaray, iç sahadaki 41 maçlık yenilmezlik serisini de sona erdirmiş oldu.
Fatih Terim’in Medipol Başakşehir karşısındaki kadro tercihinde eksik futbolcular etkili oldu. Ancak Terim, Gaziantep maçındaki 3-5-2 dizilişinden vazgeçmedi. Gelgelelim benim açımdan daha çok dikkat çeken, eksik Galatasaray karşısında Okan Buruk’un savunma ağırlıklı bir orta sahayı tercih etmesi oldu. Medipol Başakşehir’in 60. dakikaya kadar vasatı aşamamasının temel nedeni de bu tercihti. 60. dakikada sakatlanan Mahmut’un yerine Gulbrandsen’in oyuna girmesi Başakşehir’e hücumda ivme kazandırdı. Nitekim genç Berkay Özcan hamlesinden kısa bir süre sonra konuk takıma golü getiren isim de Gulbrandsen oldu.
Öncelikle, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 81. yılında sevgi, saygı, minnet ve şükranla anıyorum. Sadece Türk değil Dünya tarihini de değiştiren eşsiz lider Atatürk’ün ilke ve inkılapları, her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Hafta içerisinde Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid karşısında ağır bir mağlubiyet alan Galatasaray için Gaziantep Futbol Kulübü karşılaşmasından alınan galibiyet bir teselli oldu. Bu üç puanla birlikte özellikle ilk yarıda ortaya konan futbol da sarı- kırmızılı taraftarlar için bir umut oluşturdu.
Elbette bu futbolda Fatih Terim’in oyuncu tercihleri de etkili oldu. Gaziantep karşısında üç stoperli bir oyun anlayışını tercih eden tecrübeli teknik direktör, Ahmet Çalık, Emre Taşdemir, Ömer Bayram ve Adem Büyük’ü ilk on birde sahaya sürdü. Esasen sonucunu da aldı. Ahmet Çalık, Emre Taşdemir ve Ömer Bayram çok güzel bir futbol ortaya koydular ve sahanın en iyileri olarak geceye isimlerini kazıdılar. Ayrıca, sarı- kırmızılı taraftarlarda gelecek adına alevlenen umudun fitilini de ateşleyen bu oyuncular oldular.
Galatasaray’ın kadrosu çok önemli futbolculardan oluşuyor. Ama bu futbolcular şimdiye kadar sahada
Geçen hafta deplasmanda Kayserispor’a yenilerek liderlik şansını tepen Fenerbahçe, bu haftanın açılış maçında evinde Kasımpaşa’yı mağlup ederek maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturdu.
Maça hızlı başlayan sarı- lacivertliler, rakip sahada yaptıkları presle Kasımpaşa üzerinde büyük bir baskı kurdular. Bu baskı sonucu kazanılan penaltıyla 1-0 öne geçen Fenerbahçe karşısında ilk 12 dakika ileriye dahi çıkamayan Kasımpaşa, bu dakikadan sonra yavaş yavaş oyunda dengeyi kurdu ve bir kişi eksik oynadığı bölümde dahi oyuna ortak olmayı başardı.
Bu anlamda Fenerbahçe’nin maç boyunca en büyük problemi, üçüncü bölgede verimli kullanılamayan toplar oldu. Gerçekten de üçüncü bölgeye kolay gelen sarı- lacivertli futbolcular, o bölgede topları verimli kullanamadılar ve atak sonlandırmada sıkıntı yaşadılar. Bu nedenle de Kasımpaşa’nın bir kişi eksik oynadığı bölümde farkı açamadılar. Hatta konuk takım, bir kişi eksik oynadığı bu bölümde skoru 2-2’ye getirmeyi de başardı. Ama savunmadaki kademe hataları kısa bir süre yeniden mağlup duruma düşmelerine neden oldu.
Fenerbahçe’nin de on kişi kaldığı bölümden sonra ise kalite farkı ve Kasımpaşa’nın uzun süre on kişi oynamasının verdiği
Kayserispor- Fenerbahçe karşılaşmasının sonucu, 10. hafta itibariyle iki takımın da hikayesini önemli şekilde etkiledi. Kayserispor, ligdeki ilk galibiyetini alarak tehlikeli bölgeden çıkmak adına umutlandı. Fenerbahçe ise bu mağlubiyetle liderlik şansını kaybetti.
Esasen karşılaşmaya iyi başlayan taraf Fenerbahçe’ydi. Maçın başında pas oyununu çok iyi oynayan sarı- lacivertiler, ilk yarının ortalarından itibaren de hücum zenginliği yaratmayı başardılar. Fenerbahçe bu devrede öne geçebileceği gibi iki, üç fark da yapabilirdi. Keza sarı- lacivertliler, ikinci yarıda da net fırsatlar yakaladılar. Ancak gerek son vuruşlardaki beceriksizlikler gerek direkler gerekse de Kayserispor kalecisi Lung, bunların gole dönüşmelerine izin vermedi.
Fenerbahçe, maçın geneline baktığımızda belki çok çok kötü bir futbol oynamadı. Ama sarı- lacivertlilerin futbollarında bir takım sıkıntılar da vardı. Öncelikle kanatlardaki Rodrigues ve Moses, santrafor Vedat Muriqi’yi besleyecek ve destekleyecek bir oyun oynayamadılar. Oysa Denizlispor maçı, Vedat Muruqi’nin olduğu bir oyunda hava toplarının önemini göstermişti. Gelgelelim Rodrigues de Moses da Vedat Muriqi’yi ne havadan ne de yerden
Fatih Terim, Beşiktaş derbisinden farklı bir on bir çıkarttı Çaykur Rizespor karşısına. Esasen tecrübeli teknik direktör, bu sinyali Beşiktaş karşılaşmasının ardından yaptığı açıklamada vermişti. Bu nedenle Çaykur Rizespor karşısındaki on bir tercihini, Şampiyonlar Ligi’ndeki Real Madrid maçı nedeniyle bir rotasyon olarak yorumlamak tam anlamıyla doğru olmayacaktır. Nitekim Fatih Terim’in Rize karşısındaki kadro tercihinde rotasyon olarak bir tek Nzonzi’yi nitelendirebileceğimizi düşünüyorum. Onun dışındaki isimlerinse kulübe cezasına çarptırıldıklarını söylemek sanırım yanlış olmayacaktır.
İşte farklı bir kadroyla sahaya çıkan bu Galatasaray, Çaykur Rizespor’u 2-0 yenerek bir anlamda yara sarmış oldu. Lakin sarı- kırmızılıların, özellikle ilk yarıdaki futbolları hiç tatmin edici değildi. Galatasaray’ın en büyük şansı, Çaykur Rizesporlu Talbi’nin 15.dakikada kendi kalesine attığı gol oldu. Rizesporlu futbolcular bu golden sonra konsantrasyonlarını kaybettiler ve oyundan düştüler. Bunun bir sonucu olarak da ilk golden çok kısa bir süre sonra penaltı ve ikinci gol geldi.
Çaykur Rizesporlu oyuncular, ancak 23. dakikadan sonra kendilerine gelip rakip yarı sahada yeniden