Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yirmi yıl sonra mağlup etmeyi başaran Galatasaray tarihi bir galibiyete imza attı.
Esasen iki takım adına da konuşulacak çok şey var. Ancak sahaya ve skora teknik direktör farkının yansıdığını net olarak söyleyebiliriz. Bir tarafta takımını derbiye her açıdan iyi hazırlayan Fatih Terim; diğer tarafta ise bunun tam tersini yapan, oyun anlayışından saha kurgusuna kadar her şeyi hatalı olan Ersun Yanal. Kaldı ki Fatih Terim, ikinci yarıda Belhanda’yı oyunda tutarak büyük bir risk aldı ve Ersun Yanal’a fırsat verdi. Ancak Ersun Yanal bunu değerlendiremediği gibi her açıdan kötü durumdaki oyuncuları da Galatasaray’ın son bölümde üçlü stopere geçip aşırı bir şekilde geriye yaslanmasından faydalanamadılar. Bu anlamda Mehmet Ekici’nin oyuna girdiği 88. dakikadan sonra yarattığı tehlikeler ve sergilediği performans, bu oyuncunun çok daha önceden oyuna dahil edilmesi gerektiğini gösterdi ve Ersun Yanal’ın hanesine bir eksi daha yazılmasına neden oldu.
Başa gelirsek, hemen herkes Fenerbahçe’nin maçın başında taraftarının da desteğiyle baskılı, tempolu ve agresif bir oyun ortaya koyacağını sanıyordu. Ama bunun yerine rakibi ikinci bölgede karşılayan, pres
Vodafone Park, dün gece Beşiktaş ile Trabzonspor arasında müthiş bir maça sahne oldu. Ortaya koydukları harika futbol ve mücadelelerinden ötürü iki takım oyuncularını da tebrik etmek gerekiyor.
Trabzonspor, ‘’ futbolda atanın ve tutanın iyi olacak ‘’ çıkarımını doğrularcasına bir oyun oynadı. Sörloth attı, Uğurcan tuttu ve Fırtına, böylesine zor bir deplasmandan bir puan çıkartmayı başardı.
Esasen maça Beşiktaş baskılı başladı. Ancak golü bulan konuk Trabzonspor oldu. Sörloth’un henüz maçın başında gelen bu golünden sonra da Beşiktaş baskısı sürdü. Siyah- beyazlılar özellikle Gökhan Gönül ve Lens ile sağ kanadı çok etkili kullandılar. Sturridge’nin hem hücum hem de savunmada hiçbir varlık gösterememesi de bunda etkili oldu. Hüseyin Çimşir’in ilk yarıda Sturridge ile Guilherme’nin yerlerini değiştirmesi de buna çözüm olmadı. Bunun üzerine Hüseyin Çimşir ikinci yarının başlarında Sturridge’in yerine savunma ağırlıklı Kamil Ahmet Çörekçi’yi sahaya sürdü. Ama yine de Kara Kartal’ın bunaltıcı ataklarını önleyemedi.
Gerçekten de Beşiktaş, Sörloth’un 5.dakikadaki golünden sonra Guilherme’nin ilk yarıdaki pozisyonu hariç maçı tamamen tek kaleye çevirdi. Ancak Trabzonspor kalecisi
Yeni Malatyaspor maçının Galatasaray açısından kolay geçmeyeceği henüz 17. saniyede Seri’nin kaptırdığı topta Gökhan Töre’nin vuruşuyla yaşanan tehlikeden belli oldu. Bu zor şutu çıkartan ve maç boyunca hep doğru zamanda doğru yerde olan Muslera, bir anlamda Galatasaray’ı oyunda tutan isim oldu.
Beşiktaş, Fenerbahçe, Alanyaspor ve Sivasspor’un kaybettiği haftada Galatasaray’ın kazanıp haftaya Kadıköy’e 42 puanla gitme zorunluluğu duyması, sarı- kırmızılıların gerginleşmelerine neden oldu. Nitekim maç boyunca bunu net olarak hissettik. Yeni Malatyaspor’un sert futbolu ve son haftalardaki durumları nedeniyle onların da gergin olmaları ve bunu sahaya yansıtmaları oyundaki gerilimi iyice yükseltti.
Gergin maçın ilk bölümlerinde Galatasaray istediklerini sahaya yansıtamadı. Fatih Terim, Mariano’nun cezası nedeniyle oynamadığı karşılaşmada Linnes’i de Fenerbahçe derbisini düşünerek riske atmak istemedi ve formayı Şener’e verdi. Ancak Şener ne savunmada ne de hücumda etkili olabildi. Nitekim ikinci yarının başında da yerini Linnes’e bıraktı.
Terim, solda açıkta ise maç eksiğini gidermesini istediği Onyekuru’yu görevlendirdi. Elbette Onyekuru’nun bu maçta geniş alan bulacağını
Öncelikle Fenerbahçe karşısında haklı bir galibiyet alan Ankaragücü’nü tebrik ediyorum. Ankara’nın sarı- lacivertli ekibi yeni kurulan bir takım olmasına rağmen büyük bir mücadele örneği sergiledi. Takıma Mustafa Reşit Akçay’ın elinin değmesi de başarıya giden yolda kendisini gösteren bir etken oldu. Nitekim son iki haftada kazanılan altı puan bunun göstergesi.
Elbette başkent temsilcisinin eksikleri var. Yeni bir takım olmalarından dolayı uyum sorunu yaşıyorlar. Buna rağmen mücadeleleri, hırsları, azimleri ve kazanma istekleriyle Fenerbahçe karşısında üç puana ulaşmayı başardılar.
Fenerbahçe içinse benzer şeyleri söylemek zor. Ersun Yanal’ın ekibi iyi oynamıyor. İstanbul’un sarı- lacivertlileri son üç haftada sadece bir puan alabildiler. Oysa 25 Ocak’ta güzel bir futbolla kazanılan Medipol Başakşehir maçı sonrasında umutlar oldukça yeşermişti. Ancak sarı- lacivertlilerdeki problemlerin yarattığı bir başka sonuç da istikrarsızlık. Nitekim Fenerbahçe, seyircisiyle bütünleşerek kazandığı Başakşehir maçının ardından, ki o maçta Okan Buruk’un da ciddi hataları vardı, oyun ve skor anlamında ortaya çok fazla bir şey koyamadı. Ankaragücü maçı da bunun son örneği oldu.
Elbette
Adının büyük, oynanan futbolun ise küçük kaldığı bir maça sahne oldu Medipol Başakşehir- Beşiktaş karşılaşması.
Gerçekten de oynanan futbol maçın isminin çok gerisinde kaldı. İki takım da kendilerinden beklenen oyunu sahaya yansıtamadılar. Medipol Başakşehir’in İrfan Can, Elia ve goldeki asistine rağmen Visca gibi etkili silahları belki de en verimsiz maçlarını oynadılar. Ev sahibi takımın en büyük şansı ise Demba Ba oldu. Tabii bir de kaleci Mert Günok.
Beşiktaş’ın hücum hattı da çok etkisizdi. Diaby, Boateng, N'Koudou ve Burak Yılmaz üretkenlikten çok uzak kaldılar. Açıkçası siyah- beyazlıların bu maçtaki en büyük eksiklikleri bir Demba Ba’larının olmamasıydı.
Gerçekten de karşılaşmada farkı yaratan Demba Ba oldu. 35 yaşındaki futbolcu adeta sahada basmadık yer bırakmadı. Takımını ileri taşıdı, pozisyona soktu, ileride top tuttu ve de güzel bir vuruşla attığı golle üç puanı getiren isim oldu. Kısacası Demba Ba, ‘’ yıldız futbolcu ‘’ tanımlamasının ne olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Futbol, profesyonellikleri ve iş ahlaklarıyla herkesin saygısını kazanan bu tür oyuncularla güzel.
Bu sonuçla Sergen Yalçın’ın göreve başladıktan sonra yakaladığı iki maçlık kısa
Maalesef futbolumuzdaki hakem problemi giderek büyüyor. Dün akşam Trabzonsporlu Sörloth’a gösterilen skandal niteliğindeki kırmızı kartın tartışmaları sürerken bu sefer de Kadıköy’de Ümit Öztürk çıktı sahneye.
Ümit Öztürk, Jailson’un neden olduğu ilk penaltıda uzun süre direndikten sonra VAR’ a giderek doğru kararı verdi. Bu penaltının tekrarlanması kararı da doğruydu. Aynı şekilde Fenerbahçe lehine verilen penaltı ile Alanyaspor lehine çalınan ikinci penaltı da doğru kararlardı.
Gelgelelim aynı Ümit Öztürk ilk yarıda Welinton’un, ikinci yarının sonunda ise Mustafa Pektemek’in eline ceza sahası içerinde topun temas ettiği pozisyonlarda penaltı vermedi. Eğer Jailson’un pozisyonuna penaltı çalıyorsanız bu pozisyonlara da çalmanız gerekir. Özellikle Mustafa Pektemek’in pozisyonu, Jailson’un ilk penaltısı ile büyük benzerlik taşıyordu.
Jailson’un ilk penaltısında VAR’ a giden Ümit Öztürk, Mustafa Pektemek’in pozisyonunun ardından VAR hakemi Serkan Tokat ile ne konuştu ve neden pozisyonu izlemedi? Pozisyonu VAR ekranından izlememek Ümit Öztürk’ün mü kararıydı yoksa Serkan Tokat mı gerek görmedi?
Bir maç içerisinde birbiriyle bu kadar çelişen hakem kararlarının hiçbir
Galatasaray, lider Sivasspor’un üç puan kaybettiği haftada Kayserispor’u mağlup ederek zirve ile arasındaki puan farkını beşe indirdi ve şampiyonluk yarışında ben de varım dedi.
Esasen maçın favorisi zaten Galatasaray’dı. Nitekim İstanbul’un sarı- kırmızılı ekibi, sıkıntılı rakibi karşısında kısa sürede skoru 2-0’a getirdi. Ancak Galatasaraylı oyuncular ‘’ maçı kazandık ‘’ havasına girdiler ve karşılaşmayı adeta bir antrenman mahiyetinde görmeye başladılar. Bu da Kayserispor’un daha fazla etkinlik kazanmasına neden oldu. Seri ve Belhanda’lı orta sahanın zafiyeti de buna çanak tuttu. Nitekim konuk takım 35. dakikada Muslera’yı ciddi bir şekilde yoklayarak adeta uyarı verdi.
İkinci yarıda Feghouli gelen üçüncü gol Galatasaray’ı rahatlattı. Bu durum, ‘’ nasılsa kazandık ‘’ havasına yeniden dönüşe meyletti ve Kayserispor bu sefer bunu affetmedi. Ancak özellikle Taylan Antalyalı hamlesinden sonra Galatasaray orta sahada daha güçlü durdu. Belhanda’da da biraz toparlandı. Böylece
Ligin ikinci yarısıyla birlikte oyun olarak pozitif anlamda büyük bir değişim yaşayan Galatasaray’ın Konyaspor gibi zorlu bir deplasmanda oynayacağı futbol ve alacağı skor merak ediliyordu. Dün geceki karşılaşmada Galatasaray’daki bu değişimin deplasman futboluna da yansıdığı görüldü ve ortaya 3-0’lık net bir skor çıktı.
Gelgelelim Konyaspor’un da Galatasaray’ın işini oldukça kolaylaştırdığını söylemek gerekiyor. Yeşil- beyazlılar hiçbir varlık gösteremediler. Bu da sarı- kırmızılıların, Konya gibi bir deplasmanda rahat bir galibiyet almalarında etkili oldu.
Elbette Galatasaray’ın farklı galibiyetini sadece buna bağlayamayız. Sarı- kırmızılılar maça çok coşkulu başladılar. Lakin ev sahibi Konyaspor’ un ne hücumda ne de savunmada futbol adına ortaya bir şey koyamaması, Galatasaray’ın daha rahat bir şekilde rakip kaleye yüklenmesini kolaylaştırdı. Nitekim sarı- kırmızılılar ilk yarıyı iki güzel golle bitirdiler.
Konyaspor ikinci yarıya daha baskılı başladı. Hatta yeşil-beyazlılar 50.dakikada Thuram ile bir tehlike de yarattılar. Ancak zaman içerisinde bu ataklar yine saman alevine döndü ve Galatasaray rölanti bir şekilde oyunu istediği gibi rahatça kontrol etti. Kaldı ki