Hafta içerisinde İskoçya’da Rangers karşısında aldığı yenilgiyle UEFA Avrupa Ligi’ne veda eden Galatasaray, ligde de Kasımpaşa’ya mağlup olmaktan kurtulamadı. Dikkat çeken nokta ise Rangers maçının ardından Kasımpaşa karşısında da oynanan kötü ve dağınık futboldu.
Gerçekten de sarı- kırmızılılar, Diagne’nin ilk yarının başlarında kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyon ve ikinci yarıda Babel’in yarattığı tehlike dışında herhangi bir pozisyon üretemedikleri gibi oyuna da hakim olamadılar.
Kasımpaşa ise özellikle ilk yarıda futbolun doğrularını yerine getiren ve oyunda da her anlamda üstün olan taraftı. Nitekim Yusuf Erdoğan ile buldukları harika gol de bu doğru oyunun bir sonucuydu.
Galatasaray’da Rangers maçının getirdiği moral bozukluğu ve yorgunluk olduğunu kabul ediyorum. Ama yine de hiçbir şey Kasımpaşa karşısındaki çok kötü futbolun ve dağınık görüntünün bahanesi olamaz. Sarı- kırmızılılarda stoperler Luyindama ve Marcao ile Taylan, Etobo ve kaleci Fatih dışında iyi oynayan, mücadele eden futbolcu yoktu. Arda Turan hastalıktan çıktığı için mazur görülebilir. Ama Belhanda ve Feghouli’nin Rangers maçının ardından Kasımpaşa karşısında da inanılmaz derecede kötü
Derbi öncesi her ne kadar kağıt üzerinde ağır basan taraf Galatasaray olsa da sahada daha farklı bir görüntü ortaya çıktı.
Takım savunmasını iyi yapan Fenerbahçe, rakibine önde basarak sarı- kırmızılıların istedikleri gibi oyun kurmalarını engelledi. Geriden ise hızlı çıkışlarla tehlikeler yaratmayı düşündü ve bunda da başarılı oldu.
Santrafor arkasında görev verilen Ozan Tufan, çok başarılı bir performans sergiledi. Caner, hücuma çok katkı verdi. Gustavo da orta sahada göz doldurdu. Lakin sarı- lacivertlilerin kanat oyuncuları Thiam ve Deniz Türüç, bence istenilen düzeyde değillerdi.
İlk yarıda iyi oyuna rağmen kaleyi bulan şutları olmayan sarı- lacivertliler, ikinci yarıya çok daha iyi başladılar. Yaklaşık 70. dakikaya kadar da oyunda üstün olan taraftılar. Galatasaray’ın bu dakikada yaptığı oyuncu değişiklikleri ve takım dizilişindeki değişiklik, sarı- kırmızılıları oyunda yeniden etkin bir hale getirdi.
Kısacası ilk on birinde yedi yeni oyuncusuna görev veren Fenerbahçe, geçmiş iki maçına göre çok daha olumlu bir görüntü sergiledi. Tartışılan konu olan Valencia’nın oynayacağı bölge ise ileriki haftalarda netlik kazanacaktır.
Aynı Fenerbahçe gibi takım savunmasını
Galatasaray, şu an itibariyle geçen sezona göre çok farklı bir havaya sahip. Sarı- kırmızılıların konsantrasyonları, mücadeleleri, kazanma hırsları ve istekleri üst seviyede. Nitekim bu sezonun üçüncü resmî maçı olan Medipol Başakşehir karşılaşmasında da buna bir kez daha şahit olduk.
Gerçekten de sarı- kırmızılılar, özellikle ilk yarıda sahanın tek hakimiydiler. Medipol Başakşehir, ikinci yarının başında yaptığı oyuncu değişiklikleri ve Galatasaraylı futbolcuların ilk yarıdaki yoğun tempoları nedeniyle biraz yorgunluk yaşamalarının etkisiyle ikinci devreye iyi başladı ve oyunda etkili oldu. Ama Galatasaray bu bölümde de defansta sağlam durdu ve Fatih Terim’in zamanında yaptığı oyuncu değişiklikleriyle yeniden ivme kazandı. Nitekim bir süre sonra da ikinci gol geldi.
Kaleci Fatih yine başarılı bir maç çıkarttı. Saracchi, geldiği günden beri en beğendiğim performansını sergiledi. Ancak sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Taylan Antalyalı da gerek ofansif gerekse de defansın anlamda görevini çok iyi yaptı. Özellikle ilk yarıda harika tek toplar attı. Keza Belhanda da bu maçta resmen harikalar yarattı. Galatasaraylı taraftarların görmek istedikleri Belhanda nihayet sahadaydı.
Ligin ilk maçında Gaziantep’i üç golle mağlup eden Galatasaray, gerek attığı goller gerekse de oyunun çoğu bölümünde oynadığı futbol ile gelecek adına umut verdi. Ancak sarı- kırmızılılar, iyi bir merkez orta saha oyuncusunun eksikliğini hissettiler. Bu nedenle de geçişlerde sıkıntı yaşadılar.
Gerçekten de Galatasaray maça iyi başlayıp penaltı golüyle öne geçmesinin ardından bu sıkıntıyı belirgin bir şekilde hissetti. Nitekim konuk takım bu bölümde önemli tehlikeler yarattı. Ancak sarı- kırmızılılar, etkili ayaklarıyla yaptıkları hızlı çıkışlarla farkı arttırıp rahatladılar.
İkinci yarıda oyuncu değişikliklerinin ardından Galatasaray da oyun anlamında rölantiye girdi. Buna rağmen sarı- kırmızılılar farkı arttırabilecek şanslar buldular ancak yararlanamadılar.
Gaziantep karşısındaki Galatasaray’da gelecek adına umut veren başla şeyler de vardı. Hırs, istek, mücadele üst seviyedeydi. Elbette fiziki açıdan ilk maçın sıkıntıları yaşandı. Ama genel tablo iyiydi. Luyindama dışında sırıtan futbolcu yoktu. O da gayet normal. Çünkü ağır bir sakatlık geçirdi ve ciddi anlamda maç eksikliği var. Diğer taraftan Saracchi de defansif anlamda hâlâ çok güven vermiyor. Taylan Antalyalı,
Herhalde tam hazır olmadıklarından dolayı yeni transferlerden sadece üçünü ilk on birde başlattı Erol Bulut. Eskiler ağırlıklı olunca da eski Fenerbahçe’den izler sundu sarı- lacivertliler. Bu nedenle özellikle ilk yarının ilk bölümünde pek etkili olamadı Fenerbahçeli futbolcular. Nitekim ilk yarıda yakaladıkları en ciddi fırsat olan penaltıyı kullanmak da Caner’e kaldı! Oysa Gustavo tercihi de düşünülebilirdi.
Gelgelelim sahadakilerin aksine kulübesi oldukça zengindi sarı- lacivertlilerin. Nitekim Ferdi, mücadeleyi kolayca bırakıp gole neden olunca hemen kenarda buluverdi kendisini. Esasen Ferdi de dahil olmak üzere bu maçta forma giyen eskilerin, kulübedekileri görünce akıllarını iyice başlarına almaları gerekiyor. Aksi takdirde formayı zor görürler.
Erol Bulut, Ozan Tufan’ın yanında yenileri sahaya sürdükçe oyunda da hâkim oldu Fenerbahçe. Ancak Ozan Tufan oyuna alınırken Tolga Ciğerci değil de Deniz Türüç’ün çıkartılması bence pek doğru değildi.
Yeniler tam hazır oldukça Çaykur Rizespor maçında oynayan pek çok ‘’eski‘’nin yerini alacaklardır. Örneğin bu stoperlerin devam etmeleri çok zor. Frey desen aynı şekilde. O nedenle Rize maçındaki Fenerbahçe’den gelecek adına
Daha önceki yazılarımda Galatasaray’ın Belhanda ve Feghouli gibi oyuncuları gönderip yerlerine yeni transferler yapması gerektiğini, sarı- kırmızılı taraftarların da yaz dönemi için transfer beklentisinde olduklarını ancak ekonomik şartların bu transferleri zorlaştırabileceğini, üstelik yukarıda adı geçen futbolcuların çok sağlam kontratlara sahip olduklarını ve bu oyuncuları göndermenin de çok kolay olamayacağını yazmıştım.
Geldiğimiz noktada sarı- kırmızılılarda işlerin tam da bu yönde geliştiğini söyleyebiliriz. Bir de yukarıdaki oyunculara Babel eklendi!
Bununla birlikte Galatasaray’ın özellikle ön tarafa iyi transferler yaptığını belirtmek gerekiyor. Diğer taraftan Feghouli’nin iyi durumda olduğu yönünde bildirimler geliyor. Ayrıca Diagne’den gelen haberler de çok olumlu yönde. Bu pozitif haberleri Falcao ve Arda gibi isimlerle devam ettirebiliriz.
Ancak bütün bu olumlu gelişmelere rağmen sarı- kırmızılılardaki orta saha sorunu çözülemedi. Emareler, Seri’nin bu sezon da Galatasaray forması giymeye yakın olduğu şeklinde. Esasen Seri, Lemina’sız dönemde orta sahada çok daha fazla katkı sağladı. Bu anlamda bu sezon da takıma kazandırılırsa başarılı bir iş yapılmış olur.
Öncelikle Türkiye’nin uluslararası alandaki kuruluş belgesi, tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yılını kutluyor; başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Lozan kahramanı İsmet İnönü ve tüm Milli Mücadele kahramanlarını sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.
Ligin son maçları, özellikle iddiası olmayan takımlar için her zaman zordur. Bir de böylesine sıcak bir hava ve böylesine kötü bir zemin de eklenince işler iyice zorlaşır. Nitekim Antalyaspor – Galatasaray maçında da buna şahit olduk. Yine de her şeye rağmen özellikle ikinci yarısıyla çok kötü bir karşılaşma olmadığını düşünüyorum.
Maçın ilk yarısında iyi olan taraf ev sahibi Antalyaspor’du. Kırmızı- beyazlılar, iyi mücadelelerinin karşılığını skor olarak da almayı başardılar.
Galatasaray ise bu devrede yine bildiğimiz kötü görüntüsündeydi. Hırstan, mücadeleden ve ruhtan yoksun bir 45 dakika geçiren sarı- kırmızılılar, bu yarıyı kaleyi bulan tek şutla tamamladılar.
İkinci yarıda ise daha farklı bir Galatasaray vardı sahada. Nitekim sarı- kırmızılılar, bu yarıda önce beraberliği yakalamayı ardından da öne geçmeyi başardılar. Ancak artık o alıştığımız klasik hastalıklar nedeniyle bu
Pandemi nedeniyle lige verilen ara sonrasında oynadığı altı maçtan sadece iki puan çıkartabilen ve galibiyet yüzü göremeyen iki takımdan seriyi bozan Galatasaray oldu.
Karşılaşmanın ilk yarısı oldukça sıkıcıydı. İki takımın da kaleyi bulan şutu olmadan tamamlanan ilk yarıda, Galatasaray her zamanki gibi topa daha fazla sahip olsa da pozisyon üretmekte zorlandı. Göztepeli oyuncularda ise adeta isteksiz bir hava vardı.
İkinci yarı ise oldukça hareketli, heyecanlı ve dört gollü bir mücadeleye sahne oldu. Esasen ikinci yarıya iyi başlayan, arka arkaya iki penaltı kaçıran ve ardından da Sarrachi’nin jeneriklik golü ile öne geçmeyi başaran Galatasaray’dı. Ancak Göztepe, bu golden sonra oyunda ve hücumda daha etkili oldu. Nitekim Göz Göz, beraberliği yakalamayı başardı. Ancak Emre Akbaba’nın harika frikik golüyle yeniden öne geçen Galatasaray, maçın sonuna kadar skor üstünlüğünü korudu ve 90+7’de genç Yunus Akgün’ün golüyle de galibiyetini perçinledi.
Maçın geneline bakarsak, Göztepe’de kaleci Beto’nun hiç gününde olmadığını ve konsantrasyonunun da eksilerde bulunduğunu belirtmemiz gerekir. Diğer taraftan Atınç Nukan, ilk yarıda Adem Büyük’ü ceza sahası çizgisi civarında iterek