Göztepe, kendi sahasında ve sınırlı sayıda da olsa uzun zaman sonra kavuştuğu taraftarı önünde Yeni Malatyaspor’a mağlup olurken oynadığı futbolla da ilerisi için umut vermedi.
Esasen sarı- kırmızılılar, geçen haftaki Antalya deplasmanında da iyi bir futbol ortaya koyamamışlardı. Ancak Antalyaspor’un özellikle ikinci yarıdaki etkisiz oyunu ve hakemlerin kötü performansları, Göztepe’nin umut vermeyen futbolunun üzerini örtmüştü. Nitekim Göz Göz, son dakikalarda beraberliği yakaladığı gibi galibiyeti de kaçıran taraf olmuştu. Lakin, bir kez daha belirtmek gerekir ki, Göztepe tatmin edici bir futbol oynamamıştı.
Bu haftaki Yeni Malatyaspor maçında ise geçen haftadan daha kötü bir futbol ortaya koydu sarı- kırmızılılar. Tek oyun planları sağdan Halil Akbunar’ın veya kimi zaman Murat Paluli’nin, soldan da nispeten Berkan Emir’in yapacakları ortalarla gol aramaktı. Lakin iyi kapanan Malatya savunması bu toplarda gole izin vermedi.
Yeni Malatyaspor gibi beşli savunma ile oynayan ve takım halinde kapanan takımlara karşı yapmanız gereken bazı şeyler vardır. Evet, bunlardan biri oyunu kenarlara yayıp rakibi açmaktır. Göztepe de özellikle sağ taraftan Halil Akbunar ve Murat
Ait olduğu Süper Lig’e 18 yıl sonra yeniden dönen Büyük Altay, Kayserispor’un ardından bu hafta da deplasmanda Alanyaspor’u farklı mağlup etmeyi başardı.
Siyah- beyazlılar, maçın başında Alanyaspor’a önde basarak rakiplerinin geriden oyun kurmasına izin vermediler. Böyle olunca da Alanyaspor, uzun toplarla Altay savunmasının arkasına adam kaçırmayı denemek zorunda kaldı. Ancak bu toplarda da Altay savunması ve orta sahası geçit vermediler. Özellikle Poko ve Thiam, bu toplardaki başarılı müdahaleleriyle dikkat çektiler.
Efecan’ın 23. dakikadaki kırmızı kartından sonra oyunun kontrolü tamamen Altay’ın eline geçti. Mete Kalkavan’ın gözünün önünde cereyan eden pozisyonda Efecan’a sarı kart gösterip ardından VAR’ın uyarısıyla pozisyonu izledikten sonra kartın rengini kırmızıya çevirmesi, kendisi adına büyük bir eksi oldu.
Rakibin on kişi kalmasından sonra oyunu tamamen Alanyaspor kalesine yıkan Altay, Thiam ile aradığı golü buldu, kısa bir süre sonra da Rodriguez’in muhteşem frikik golüyle farkı ikiye çıkardı.
Siyah- beyazlılar, henüz ilk yarıda maçı farka taşıyacak pozisyonları buldular ancak bunları değerlendiremediler. Alanyaspor da ikinci yarıya başlarken yaptığı üç
Zor günler yaşıyoruz yine. Orman yangınlarının acısı soğumadan sel vurdu bu sefer yüreğimizi. Azgın suların yuttuğu hayatlar, sönen ocaklar…
Tarifi imkansız acılar yaşıyoruz bir kez daha. Doğayla uyum içerisinde yaşamak yerine onunla inatlaşmanın sonuçları çok ağır oluyor. Ders alınmasını umuyoruz her seferinde. Bu son olun diyoruz ama olmuyor. Yine acı, yine keder…
Ve bir kez daha acının gölgesinde kaldı futbol! Oysa Büyük Altay’ın on sekiz yıl sonra döndüğü Süper Lig’deki ilk maçını daha farklı bir başlık ve daha farklı bir içerikle anlatmak isterdim.
Evet, güzel bir futbol ve farklı bir skorla muhteşem bir dönüş yaptı Süper Lig’e Altay. Üçlü savunmaya dayalı oyunu çok iyi oynadılar siyah- beyazlılar. Taktiksel disipline sıkı sıkıya bağlı kaldılar. Bu, özellikle savunmada daha net bir biçimde kendisini gösterdi. Elbette ki, kırk yaşındaki profesyonellik örneği İbrahim Öztürk’ün maestroluğunda!
Bekler hücuma çok fazla katkı verdiler. Nitekim ikinci golün asistini yapan Cebrail, üçüncü golde de başroldeydi.
Diğer taraftan yeni transferler fazlasıyla göz doldurdular ve takıma büyük katkı yapacaklarının sinyallerini verdiler. Özellikle Rodriguez, Pinares ve Bamba
Günlerdir alevler içerisindeyiz…
Yanan ormanlar, canlar, hayatlar…
Kelimeler yetmiyor yaşadığımız acıyı anlatmaya…
Zor, çok zor…
Birçok şey anlamını yitiriyor bu ortamda. Tarihi başarılar elde ettiler olimpiyatlarda ülkemizin sporcuları. Mete Gazoz, Ferhat Arıcan, Filenin Sultanları ve diğerleri…
Gelgelelim Olimpiyat Ateşi dahi gölgesinde kaldı içimizi yakan büyük ateşin…
Bu tarifsiz ızdırap karşısında spor yazısı yazmaya gitmiyor insanın eli…
Gidemiyor…
Türk futbolunun şu andaki en büyük problemini yönetememe sorunu oluşturuyor. Yaşadığımız sıkıntıların temel nedeni bu. Yönetememe sorununun yansımalarını her yerde görebiliyoruz. Ligin son maçında Göztepe’ye yaşatılan hukuksuzluk bunun bir örneği. Göz Göz’e kendi sahasında uygulanan çifte standart sonucu sarı- kırmızılılar, kendi evlerinde resmen misafir durumuna düşürüldüler. Bir de üstüne ceza yediler!
Böyle şeyler insanı, Türkiye’de futbolu takip etmekten, izlemekten, yazmaktan soğutuyor. Oysa ülkemiz, inanılmaz bir potansiyele sahip. Doğru bir yönetim tarzıyla çok güzel işlere ve çok büyük başarılara imza atılabilir. Ama maalesef biz yanlışlarda ısrar ediyoruz.
Örneğin yabancı futbolcu meselesi. Fatih Terim’in Milli Takım’ın başında olduğu dönemde ciddi bir çalışmanın ardından 14 yabancı kuralı çıktı. Ancak Fatih Terim’in de dediği gibi aslında kural, Türk oyuncu kuralıydı. 14 Türk mecburdu ama 14 yabancı mecbur değildi. İsteyen hiç yabancı oynatmayabilirdi ama 14 Türk oyuncu olması zorunluydu.
Esasen bu kuralın genç Türk oyuncular açısından kazanımlar içeren farklı uygulamaları da vardı. Ama zaman içerisinde bunlar göz ardı edildi. Kulüplerin bu tür konulara rağbet
Turkish Airlines EuroLeague şampiyonu Anadolu Efes, Türkiye Basketbol Süper Ligi’nde de mutlu sona ulaşmayı başardı.
Play Off final serisinin ilk iki maçında rakibi Fenerbahçe Beko karşısında üstünlük kuran Ergin Ataman’ın oyuncuları, deplasmandaki üçüncü karşılaşmaya da iyi başlamalarına rağmen ilk çeyreği 25- 21 mağlup tamamladılar. Bu çeyrekte Larkin’in sakatlanması ve oyuna devam edememesi, Anadolu Efes adına bir handikap oluşturdu.
İkinci çeyreğin başlarında da skor üstünlüğü ev sahibi Fenerbahçe Beko’daydı. Ancak Anadolu Efes, ilerleyen bölümde oyuna ağırlığını koydu ve hem oyun hem de skor olarak üstünlüğü eline geçirmeyi başardı. Nitekim ikinci çeyrek, Anadolu Efes lehine 23- 7 gibi dikkat çeken bir skorla tamamlandı.
Anadolu Efes’in bu çeyrekte gösterdiği reaksiyonun başrol oyuncuları ise Singleton, Buğrahan Tuncer ve Rodrigue Beaubois idi. Singleton, pota altında çok etkili olurken Buğrahan Tuncer de özellikle göz dolduran asistleri ile dikkat çekti. Beaubois, sayılarıyla takımına katkı sunarken kaptan Doğuş Balbay ve Vasilije Micic de yine bu anlamda öne çıktılar.
Ancak Beaubois ve Micic’in belirgin bir şekilde damga vurdukları bölüm, üçüncü çeyrek oldu.
Turkish Airlines EuroLeague şampiyonu Anadolu Efes! Sevincimizi, heyecanımızı, gurumuzu anlatmaya kelimeler yetmiyor. Tebrikler Anadolu Efes, tebrikler şampiyon takımın büyük oyuncuları, tebrikler Ergin Ataman ve ekibi!
Esasen final maçı, Anadolu Efes açısından hiç de kolay geçmedi. Temsilcimiz, normal sezonda iki kez yendiği Barcelona karşısında finalde oldukça zorlandı. Nitekim maça da çok iyi başlayamadık. Atış pozisyonlarına girmekte zorlandık. İlk sekiz sayımızın tamamı Sertaç Şanlı’dan geldi. Öte yandan yarı final maçının hayal kırıklığı yaratan oyuncusu Larkin, bu karşılaşmaya da iyi başlayamadı. Ancak takımın oyun kurmakta ve atış pozisyonuna girmekte zorlandığı anlarda boyalı alanı zorlayarak aldığı fauller, Anadolu Efes’i oyunda tuttu. Nitekim temsilcimiz, ilk çeyreğin son bölümünde 15 sayısının 7’sini faul atışlarından kazandı.
Ribaundlarda da sorun yaşayan takımımız, ilk üçlüğünü de ikinci çeyreğin ortalarında atabildi. Hem bu üçlüğü hem de ikincisini atan Pleiss’in sakatlanarak maçı tamamlaması, Anadolu Efes’in yaşadığı bir başka olumsuzluk oldu.
Ama Anadolu Efes reaksiyon göstermişti artık! Barcelona’nın sayı bulamadığı hücumlarında Moerman ile aldığımız
Turkish Airlines EuroLeague Final Four yarı final maçında CSKA Moskova’yı 89- 86 mağlup eden Anadolu Efes, adını finale yazdırdı.
Temsilcimiz, üç çeyreğin tamamında oyuna hakim olmasına rağmen son çeyrekte Play Off’daki hastalığı nüksedince stres dolu anlar yaşamamıza neden oldu.
Gerçekten de Anadolu Efes maça çok iyi başladı ve üç çeyrek boyunca oyunun kontrolünü elden bırakmadı. Beaubois, karşılaşmanın başında üçlükleriyle skoru açarken oldukça sıkıntılı geçen dördüncü çeyrekte de kaydettiği sayılarla takımını rahatlatan isim oldu. Özellikle son bölümdeki soğukkanlılığı takdire şayandı.
Singleton savunmada çok iyi işler yaptı. Aynı şekilde Sertaç Şanlı’nın da savunma performansı başarılıydı. Ancak Sertaç Şanlı sadece savunmada değil hücumda da çok etkili oldu. Özellikle Simon ile çok iyi bir ikili oldular. Onların ikili oyunları Anadolu Efes’e sayı anlamında çok katkı yaptı.
Temsilcimizde beklentilerin altında kalan isim Larkin oldu. Ergin Ataman, oyun planında onu bir hamle oyuncusu olarak düşünmüştü. Bu nedenle de başarılı oyuncuyu ilk çeyreğin son anlarında parkeye sürdü. Ancak Larkin, süre aldığı bölümlerde arka arkaya hatalar yaptı ve bu hatalar çoğu kez Anadolu