Bir şehri insana sevdiren özel şeyler vardır. Bir kadın, bir göl, bir sanat eseri ya da çok özellikli ürünler olabilir. Ama bende Berlin’i komşu kapısı yapmama neden olan en önemli konu, orada yaşayan Türkler’in işlettiği başarılı restoranlardır...
Uzun yıllardır girişimci ruhuna hayran kaldığım Tamer Akkılıç, Avrupa’nın en ünlü alışveriş merkezlerinden KaDeWe’nin yanı başında harikalar yaratıyor. Türk geleneklerinden kopmayan, yüreği ülke sevgisiyle dolu Akkılıç’ın Grenander Cafe’si, Berlin’de yaşayan halkın ve şehre seyahate gelen yabancıların ilk uğrak yerlerinden biri. Benim için de öyle... Hemen yanı başında çok sevdiğim pırıl pırıl Mercure Otel’de kalıyor, huzur bulmak için karlı hava bile olsa ruhumu ısıtan kafenin önünde saatlerce oturuyorum.
Geleneksel Türk kahvaltısından müthiş pastalara kadar zengin bir menüye sahip Grenander, açıldığı günden beri sabahtan kapanışa kadar, her zaman dolu. Türkiye’den giden sanatçıların ve siyasetçilerin de uğrak yeri... Sürdürülebilir bir mekan yarattığı için Tamer Bey’i kutluyorum. Yanı başında Mola, Faustus, Paydos ve Chicago, kendilerine özgün konseptleriyle müdavim müşterilerle dolup taşıyor. Tamer Bey’in bahar ve yaz aylarında çalıştırdığı bir de butik dondurmacısı mevcut.
BABA PİRZOLA
Bu kez gidiş nedenlerimden biri Baba Pirzola idi. Bir yıl oldu açılalı. Yepyeni bir konsept yaratmış Tamer Bey... Türkiye’den getirdiği yetenekli şeflerle harikalar yaratıyor. Akşamları yer bulmak zor. Etler, Arjantin’den ama mezelerin hammaddelerinin bir kısmı Türkiye’den... Türk mutfağını ve ülkemizin ürünlerini tanıtıyor Baba Pirzola’da. Dry-aged pirzolalar, Adana kebap, patlıcan kebap, spagetti ve lokum gibi yıldız ürünler beğeni kazanıyor... Ocak başına oturup, şeflerin maharetli elleriyle yaptıkları kebapları ve steak’leri izlemek de, ayrıca keyif veriyor...
Yabancıların, kabarmış sıcak lavaş ekmeğine kuzu şişi sarıp, üzerine de özel paprika sosunu sürerek, keyifle yemelerini görmek bile çok mutluluk verici! “Ne yaparsan yap, en iyisini yap” felsefesinin uygulandığı mekanda, damaklar gülümsüyor. Mezelerin hepsi büyük ilgi görüyor. Tahinli patlıcandan acılı ezmeye, beyaz peynirden kavuna kadar Türkiye hasretini giderecek ürünler çok başarılı. Finalde, künefe ya da katmerle altın vuruş! Bir de Veli Karaşahin’in özel olarak ürettiği dondurmayı eklerseniz, mutluluk ve dilinizin gülümseme katsayısı tavan yaptıracaktır. Baba Pirzola’da baba porsiyonlar, baba lezzetler...
Tebrikler yıllarca emek verip, artık kaliteli mutfağımızın sesini duyuranlar...
KURU DOMATESLİ ÇİPURA
Malzemeler:
10 adet kurutulmuş domates
300 gr. çipura
5 yemek kaşığı zeytinyağı
Yarım adet limonun suyu
1 yemek kaşığı balzamik sirke
Yeterince tuz
Yapılışı: Çipura filetosunu küp şeklinde kesin. Kurutulmuş domatesleri ve balığı, zeytinyağı, sirke, limon suyu ile hazırladığınız sosta, beş dakika bekletin. Kurutulmuş domateslerin arasına çipura parçası yerleştirip, ahşap şişlere geçirin. Izgarada çevirerek, beş dakika pişirin. Afiyet olsun.