Komşuda pişer, bize de düşer dememişler boşuna... Hamburg’a yakın olur da balıktan nasibini almaz mı Berlin? O nedenle kentte balık restoranları yaygın...Komşuda pişer, bize de düşer dememişler boşuna... Hamburg’a yakın olur da balıktan nasibini almaz mı Berlin? O nedenle kentte balık restoranları yaygın...En bol çeşitlilik, ünlü KaDeWe mağazasının altıncı katındaki food court’ta bulunuyor. Istakozdan kral yengece, istiridyeden deniz tarağına kadar ne ararsanız var. Dudak uçuklatan cirolar yapıyorlar. Atlantik somonları olağanüstü lezzette Türkiye’dekilerle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Kahvaltıda bile yenilebilir.Fischkutter’ın bizim damak tadımıza uygun yöntemlerle hazırladığı balıklar, oldukça fazla beğeni alıyor. Yarım langust, karides ve deniz tarağından oluşan menüden oldukça memnun kaldım. Yanındaki soslara ve limona bakmadım bile!
Tarihi Rogacki
Rogacki, 1928 yılından beri aktif olan bir market... Etin, balığın, sosisin ve peynirin envai çeşidini barındıran, çıkışta da geleneksel pastaların satıldığı pastanenin de bulunduğu, hal tarzı bir yer
Bir şehri insana sevdiren özel şeyler vardır. Bir kadın, bir göl, bir sanat eseri ya da çok özellikli ürünler olabilir. Ama bende Berlin’i komşu kapısı yapmama neden olan en önemli konu, orada yaşayan Türkler’in işlettiği başarılı restoranlardır...
Uzun yıllardır girişimci ruhuna hayran kaldığım Tamer Akkılıç, Avrupa’nın en ünlü alışveriş merkezlerinden KaDeWe’nin yanı başında harikalar yaratıyor. Türk geleneklerinden kopmayan, yüreği ülke sevgisiyle dolu Akkılıç’ın Grenander Cafe’si, Berlin’de yaşayan halkın ve şehre seyahate gelen yabancıların ilk uğrak yerlerinden biri. Benim için de öyle... Hemen yanı başında çok sevdiğim pırıl pırıl Mercure Otel’de kalıyor, huzur bulmak için karlı hava bile olsa ruhumu ısıtan kafenin önünde saatlerce oturuyorum.
Geleneksel Türk kahvaltısından müthiş pastalara kadar zengin bir menüye sahip Grenander, açıldığı günden beri sabahtan kapanışa kadar, her zaman dolu. Türkiye’den giden sanatçıların ve siyasetçilerin de uğrak yeri...
Ankara’da kafeler çok önemlidir. Siyasi tarihe ışık tutarlar. Kulisler yapılır, hükümetler kurulur, tarihe damga vururlar…
Milka ve Flamingo Pastaneleri çok önemli buluşma yerleriydi bir zamanlar. Buralarda birçok eski siyasetçinin anıları vardır. İsmet İnönü’den, Celal Bayar’a kadar ünlü politikacıların mesken tuttuğu mekanların yerinde artık yeller esiyor. Bizim öğrencilik yıllarımızda nefes aldığımız Papazın Bağı, şehrin oksijen deposu olarak ayakta kalmayı başardı.
Kafeler sundukları ürünlere ve imkanlara göre hedef kitlelerine ulaşabiliyor. Bazıları için de görmek, görünmek, istediği kişilere ulaşabilmek amacıyla tercih sebebi olabiliyor.
Dışarıdan görülen kalabalıklara göre yatırımcılar için cazibesini artırıyor kafe işletmeciliği. Ancak öyle görüldüğü gibi pek kolay değil bu
iş… Her sandalyenin maliyeti, konukların mekanda kalış süreleri iyice hesaplanmalı. Yoksa ay sonunda önünüze tahmin etmediğiniz sonuçlar çıkabilir.
La Gioia’nın başarısı
Yıllar
Son 50 yılda konuşulan olumsuz senaryolar gerçekleşseydi, bugün kıyamet günü gelmişti. Asit yağmurları, ozon tabakasının delinmesi ve buzulların erimesi gibi pek çok kötü gidiş var. Endüstriyel tıp ve endüstriyel gıdalar, doğanın yıpratılması kadar önemli. Ama veriler ve bilimsel rakamlar, tamamen aynısını söylemiyor. Ortalama yaş ömrünün 30 yıl arttığı kanıtlanmış. Hani endüstriyel gıdalar, endüstriyel tıp? Ben ilkokuldayken, 50 yaşında olan birisi için çok farklı bakardım. 85-90 yaşındaki insanları sevgilileriyle yemek yerken görünce, daha objektif gözlemliyorum tıp dünyasının insanların kaliteli yaşamına olan olumlu katkılarını... Yani her şey o kadar da kötü değil...
SIFIR ATIKLI THY
Türk Hava Yolları’nın uçaklar havalanmadan önce yaptığı sıfır atık kampanyası müthiş! Yıllardır üzerinde durduğum konuların başkaları tarafından da benimsenmiş olduğuna çok mutlu oluyorum. Balık restoranımı ilk açtığım gün, uzun vadeli hedefler koymuştum. Çocuklarım ve torunlarım markamı sürdürecekler
Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Uluslararası Meze Festivali, 18 Ekim tarihinde Antalya Akra Barut Otel’de düzenlendi. Rengarenk görüntüler, yabancı ülkelerden gelen şefler ve sundukları leziz mezelerle otelin çok içten konukseverliği, meze tanımıyla uyum içindeydi. Çünkü mezeler yüzyıllarca aynı topraklarda yaşamış farklı kültürlerin ortak dilidir. Bir masa etrafında herkesi buluşturmak, birleştirmek ve paylaşmak demektir.
Akra Otel’de herkes aynı amaç için toplandı. Bu yıl toplam 16 işletme katıldı. Biletlerin günler öncesinden tükendiği organizasyonu yöneten ünlü yazar Mehmet Yalçın ve lezzet üstadı Tolga Atalay, 19 Ekim Cumartesi günü Akra Talks etkinliğinde meze tarihini ele alarak, takdire şayan iş çıkarmışlardı.
Mezeler ortaya mı?
Serpme meze konusu, serpme kahvaltı ve açık büfeden sonra gündeme geldi son zamanlarda... Küçüklüğümüzde alıştığımız, “Tabakta kırıntı bırakırsan, Allah Baba kızar” inancı şahsımda hâlâ
Ankara’da uzun yıllar hiç olmamış başarıları yakalayınca, başkentin ileri gelenleri ısrarla hem kendileri hem de konuklarını ağırlamak için, benden güzel bir et lokantası açmamı istedi. Uzun zamandır beni tanıyan Ankaralı gurme dostlar, ilgi alanımın sadece balık olmadığını bildikleri için taleplerinde belki de haklıydı... Ama ben, bu isteklerine olumlu yanıt veremedim.Ankara’da uzun yıllar hiç olmamış başarıları yakalayınca, başkentin ileri gelenleri ısrarla hem kendileri hem de konuklarını ağırlamak için, benden güzel bir et lokantası açmamı istedi. Uzun zamandır beni tanıyan Ankaralı gurme dostlar, ilgi alanımın sadece balık olmadığını bildikleri için taleplerinde belki de haklıydı... Ama ben, bu isteklerine olumlu yanıt veremedim.Nihayet, Ankara’da ünlü Park Caddesi’ne ilk Butcha şubesi açılınca, başkentlilere nefes aldırdı. Yurt dışında steak keyfine alışanların neşesi yerine geldi. Her gün doluyordu mekan...Ankara’nın mekanları çabuk tüketme özelliği vardır... Hard Rock Cafe, T.G.I Friday’s, Zarifi ve Paper Moon bunların arasında... Ama
İstanbul Boğazı denilince akla ilk gelen balıktır. Yerli ve yabancı turistlerin İstanbul’u ziyaretlerinde arzuladıkları ilk etkinlik, Boğaz’a inip, mevsim balıkları ve deniz ürünleriyle kendilerine ziyafet çekmektir. Osmanlı padişahları da yabancı konuklarını Boğaz’da teknelerde ağırlarmış. Hatta menü kartları önceden hazırlanır, ana yemek olarak da hep lüfer yazılırmış. Lüfer hariç tüm malzemeler kayığa alınırmış. Lüfer nasıl olsa her oltayı denize bırakınca garanti yakalanır, gözüyle bakılırmış...
Yeniköy’de Azur
Yeniköy’de açılan Azur Restoran, yepyeni konseptiyle balık severleri Boğaz’a çekmeyi başardı. Aysberg salata, kavun ve beyaz peynir üçlüsünden sıkılan balık müşterisine nefes aldırdı. Çünkü denizler dipsiz bir kuyu gibi... İspanya’daki balık restoranlarında bunu çok rahat görebiliyoruz. Ülkemizde bol miktarda bulunan deniz kulağı ve deniz minaresi gibi kabuklu ürünlerin yüzüne bakmıyoruz. Ama Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinde kabuklular baş tacı ediliyor. Bizde
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, uzun yıllardır tanıdığım çok değerli bir insandır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda yıllarca görev yapan Özlü, Müsteşar Yardımcısı iken siyasi hayata davet edildi. Gerçekten siyasette böyle temiz, çalışkan, yetenekli, donanımlı ve Türkiye aşkıyla dolu insanlara ihtiyaç var. Geçtiğimiz hafta Faruk Bey arayıp “Pazartesi günü Düzce’nin plaka numarası olan 81 adet yemek çeşidini tatmanızı istiyorum” deyince, ver elini Düzce’ye dedik. Öğle saatlerinde belediyeye ait Erguvan tesislerinde ev hanımları kendilerini ve de limitleri aşarak 99 çeşit yemek yapmışlar. Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, uzun yıllardır tanıdığım çok değerli bir insandır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda yıllarca görev yapan Özlü, Müsteşar Yardımcısı iken siyasi hayata davet edildi. Gerçekten siyasette böyle temiz, çalışkan, yetenekli, donanımlı ve Türkiye aşkıyla dolu insanlara ihtiyaç var. Geçtiğimiz hafta Faruk Bey arayıp