Kruvaziyer seyahatleri, son yıllarda Türk seyahat severlerin gözdesi. Gemi turları, geçmiş yıllarda aşırı pahalı olması nedeniyle, sadece lüks konseptte seyahat edenlerin tercihi konumundaydı. Oysa son 3-4 yıldır, dünyanın en önemli gemi firmalarının Türk limanlarını daha sık tercih etmesi ile ciddi bir rekabet ortamı oluştu, arz çok talep az olunca tur fiyatları haddinden fazla ucuzladı. Kredi kartı ile ödeme imkanlarının da artması, gemi turlarına olan talebi arttırdı. Hatta 2011 yılı erken rezervasyon kampanyasında en büyük satış sıçramasını yaparak, gemi turları tarihinin zirvesine çıktı. Artık gemi turu dendiğinde, fiyatların ekonomik olduğu bunun yanı sıra, lüks ve konforlu seyahat edileceği algısı oturmaya başladı. Bu potansiyeli gören Avrupa’nın en önemli kruvaziyer şirketleri de kıyasıya rekabet içine girdi ve her geçen gün yeni planlamalarla Türk limanlarını daha çok ziyaret etmeye başladı. Bunun en güzel örneği geçenlerde yaşandı. Geçmişte hayal bile edemeyeceğimiz şekilde, filosunda 12 gemisi bulunan, Avrupa’nın en büyük gemi firmalarından MSC Cruises’ın 5 gemisi, 28 Ekim ve 01 Kasım tarihleri arasında, beş gün üst üste İstanbul limanına geldi. Üstelik İstanbul’dan binip de seyahat edecek Türk tatilcilere hizmet etmesinin yanı sıra, İstanbul’umuza 19 bin turisti de getirmiş oldu. Hem ülkemiz kazandı, hem de gemi seyahatine çıkmaya hevesli Türk tatilci, ucuza seyahat etme fırsatını buldu.
Diğer bir sevindirici yanı ise, filosunda 12 gemisi bulunan MSC Cruises’ın total gemi sayısının neredeyse yarısı 5 gün içinde İstanbul limanını ziyaret etmiş oldu. Ve bu gemilerden ikisi MSC Divina ile MSC Fantasia, bir Avrupa’lı gemi firması tarafından üretilmiş en büyük ikiz gemiler. 139,000 gross tonluk gemilerin, 1750 civarı kabini, 4350 yolcu kapasitesi yanı sıra yaklaşık 2000 mürettebata da sahip olduğunu ifade etmeliyim.
Bu heyecana ortak olmak adına, Salı Pazarı limanında MSC Fantasia gemisini ziyaret ettim. MSC Türkiye’nin genel müdürü Necla Tuncel ve geminin kaptanı Ferdinando Ponti’nin görüşlerini alarak onların da konuya bakışlarını öğrenmeyi amaçladım.
Tuncel, “2012 yılında Türkiye’ye 150 bine yakın turist getirdik, 16 bine yakın Türk tatilciyi de kruvaziyerlerimiz ile yurtdışına seyahat ettirdik. 5 gün boyunca 28 Ekim-01 Kasım arası, 5 ayrı gemimizin İstanbul’a gelişi nedeniyle, yaklaşık 19 bin turist İstanbul’u gezme imkanına sahip oldu. Burada MSC Türkiye ofisi olarak hem İstanbul’u dünya milletlerine tanıtmak, hem de ülkemizde kruvaziyer tatiline meraklı yeni tüketicileri de, gemi seyahatine alıştırma misyonunu üstlendik. Bu misyon gereği, Türkiye’de kruvaziyer turizmin gelişmesi için düzenli olarak İstanbul’a ve İzmir’e seferler konulmasını teşvik ediyoruz. Merkezimizle yaptığımız toplantı ve fikir alışverişlerinde, yıllık plan içerisinde farklı destinasyonda çalışan gemilerimizin de, İstanbul uğraklarının artırılması konusunda sıkça telkinlerimiz olmaktadır.”
İlk defa İstanbul limanına gelerek geceleme yapacak, Avrupa’nın en büyük gemilerinden Fantasia’nın İtalyan kaptanı, Ferdinando Ponti “İstanbul gibi fantastik bir şehrin, gemi güzergahı içinde olmasından son derece memnunuz. Gemi ile seyahat eden misafirlerimizden de, İstanbul ve Türkiye hakkında son derece olumlu izlenimler duyuyoruz, hatta limanlarımız arasında misafirlerimizin düşüncelerine göre, en otantik ve en çok merak uyandıran liman olduğunu da söylesek yanlış olmaz. Ne de olsa, klasik bir Avrupa ülkesi olmayan, doğu ve batı sentezini en iyi taşıyan şehir İstanbul.” şeklinde düşüncelerini ifade etti.
Kendi düşüncelerimi ifade etmem gerekirse, kruvaziyer turizmi yakın bir zamanda çok daha popüler olacak. Belki de İstanbul’u ve Türkiye’yi en iyi tanıtacak turizm hareketi haline gelecek. Zira gemi ile seyahat eden yolcular, kara turu ile seyahat edenlere ziyade çok daha fazla ülke görmüş, seyahat kültürüne son derece hakim kişiler. Bunların ülkelerine dönüşte yapacağı tanıtımlar, seyahat anılarını hayranlıkla dinlemeye meraklı çevrelerince ilgi ile karşılanacak. Böylelikle Türkiye dahafazla merak uyandıran, pazarlaması doğal yolla ağızdan ağıza yayılarak, yakın gelecekte önemli turist sayılarını kruvaziyer seyahatlerinin de katkısı ile yakalayacaktır. Yeter ki bizler limanlarımızda ve şehirlerimizde turiste iyi servis verebilelim, onları mutlu etmeye çabalayalım. Gerisi çok kolay… Gerisi hakikaten kolay zira Türkiye dünya üzerinde gezdiğim 70’e yakın ülkenin hepsinden çok daha kültürel, tarihi-sanatı ve gastronomisi ile en zengin ülke kanımca. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar çeşit kültür turunu ve bu kadar farklı etnik yapıda değişik coğrafyalarda seyahat etme şansı bulunmamakta. Üstelik en leziz yöresel lezzetleri tadarak… Bunun değeri gerçekten paha biçilemez. Umarım yakın gelecekte, bu avantajları Türkiye’yi ziyaret eden turistlerde iyi değerlendirip, kısa zamanda Avrupa’nın en çok turist gelen ilk 3 ülkesi arasına adımızı yazdırırız. Bu anlamda sahip olduğumuz değerlerden en ufak şüphem yok. Turizm sayesinde ekonomisi daha güçlü ve dünyada karizması daha da güçlenmiş bir Türkiye beklentilerimle…