15 Haziran 2005: 151 aydın "Silahlar sussun, çatışmalar dursun" çağrısı yaptı . 264 Kürt aydını, bu çağrıya destek verdi. Bildiriyi imzalayan Kürt aydınları içinde DEP Diyarbakır eski milletvekili Sedat Yurttaş da vardı.Mayın ve Çatışma Artığı Patlayıcı Karşıtı Proje Sorumlusu Av. Yurttaş ile Diyarbakır'daki avukatlık bürosunda görüşüyoruz. PKK'dan ayrılanların kurduğu PWD'nin Türkiye Koordinatörü Hikmet Fidan'ın 6 Temmuz'da öldürülmesiyle, Kürt aydınlarına yönelik tehdit dalgasını sorarak giriyorum konuya."Bu bir siyasal cinayettir. Bizimle bağlantısı yoktur' demeçleri bile muhaliflere gözdağı" diyerek söze başlıyor Sedat Yurttaş."PKK saflarında uzun yıllar direnmiş bir isimdi. İzmir, İstanbul il başkanlığı görevlerinde bulundu. Türk bayrağının indirildiği olaylı kongrenin başkanıydı. Artık silahsızdı ve fikirleri vardı. Bu noktaya kolay gelmedi" diyerek Fidan'ın siyasal evrimini anlatıyor Yurttaş."Demokrasi, insan hakları ve hukukun evrensel değerlerini savunan farklı bir sesti ve örgütlüydü" diye de sıralıyor. "İç demokrasi eksik, küçülüyoruz. Sık sık aktörler değişiyor. Partinin kendisi politika üretim merkezi olmalı. Siyaset halkın ihtiyaçları temel alınarak yapılmalı, oysa örgütsel ihtiyaçlara göre şekilleniyor. Düşüncelerinin doğruluğundan şüphe eden, şiddete başvurur. Fidan'ın görüşlerine karşı çıkıyorlarsa, ROJ TV vardı, yayınları var, buralarda tartışabilirlerdi. Kürt köylüsü aydınlandı. Şiddet, örgütlenmenin önüne geçemez" sözleriyle de, "korku ile iktidar" arasındaki paradoksa işaret ediyor. Tarih 8 Aralık 1994: Yargılanan 8 DEP milletvekilinden Sedat Yurttaş, Mahmut Alınak, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk beraat ederek cezaevinden çıkarken; Zana, Doğan, Dicle ve Sadak'ın cezaları onaylandı (2004'te tahliye edildiler). Yurttaş, "En çok ses çıkması gereken yer Diyarbakır'dı; onun için Fidan burada öldürüldü. Taban, geçmişteki gibi onay verir noktada değildi. Ancak cinayet gündeme getirildiğinde, Kürt sorunu arka plana atılır endişesi ağır basar kaygısıyla susmayı yeğlediler" derken, 'farklı seslere' işaret ediyor. Bu sesler 'bedel' ödeyenlerden çıkıyor. "Bu seslerin birleşmesiyle, demokrasiden beslenen yeni bir örgütlenme çıkar mı?" sorusunu yöneltiyorum. Yurttaş, "Zor. Tek tek Kürt aydınların sesleri daha gür çıkar ve değişimi bu gelişme ortaya çıkarır. Egemenin, mazlumun şiddetinin, şiddet doğurduğu biliniyor." diyor. Şiddet şiddeti doğuruyor Kritik yanıt, "Sistem kendi Kürtlerini yaratıyor mu?" sorusuyla geliyor. Yurttaş, "Leyla Zana da AB'nin içinde mücadele veriyor, sistemin Kürt'ü değil mi? Kürtler sistemin bir parçası olmak istiyor. AB ile birlikte kaba sınırların önemi kalmadı" açıklamasını yapıyor.Eleştiriler ve öneriler geliyor. "Sürekli muhalif bir cephe tutarsan, taş taş üzerine koyamıyorsun. DEHAP'lı belediyeler var, hizmet üretmek zorunda kalıyorlar. Bölge halkını gelecekten umut var bir duruma getirirsen, Ankara'ya yönelecektir. Oylar Meclis'e yansımıyor. Tayyip Erdoğan tutarlı olmalı. Kürt TV'si, Kürt enstitüsü kurulmalı."Yurttaş, 1997'de HADEP Genel Başkan Yardımcısı konumunda bıraktığı siyasi kartvizitini, 'Aydınlar gelsin' çağrısıyla Aralık 2004'te Diyarbakır'da yapılan Demokratik Kürt Hareketi toplantısına katılarak yenilemiş ancak ömrü uzun olmamış. Yurttaş'ın "Partiden koptuğumda cüzamlı gibi davranıldı, ailem bile tecrit etti. Bu coğrafyada bağlılıkların anlamı farklı, mucizeler beklenmemeli" sözleri yalnızca bir birey tarihini anlatmıyor.Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım, buluşmak üzere. syilmaz@milliyet.com.tr Zana da sistemin Kürt'ü
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024