Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Demirbank hisseleri; Frankfurt, Münih ve Berlin borsalarında en yüksek işlem hacmine sahip Türk hisseleriydi. Günde 10 milyon Alman Markı.Yüzde 25i halka açık olan Demirbank hisselerinin, yüzde 12.5i Avrupanın çeşitli ülkelerinden 14 bin yatırımcının elinde bulunuyordu. Bunlardan 13 bini Almanyada.Almanyada bine yakın Demirbank hissedarı, "Avrupalı Demirbankzedeler Ortak Hareket Birliği - IGDD" platformunu oluşturdular. Bunların başındaki Dieter Kohler ve merkezi Stuttgartta bulunan Dıem and Partner Hukuk Bürosu avukatlarından, aynı zamanda Bamberg Üniversitesi Türk Hukuku bölümü öğretim üyelerinden avukat Dr. Christian Rumpf, geçtiğimiz günlerde Türkiyedeydi ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şenerle konuyu görüşme fırsatı buldu.Şener, yol haritası önermedi.Son iki yıldır süren Alman hissedarların hukuk mücadelesi, haziran ayında yeni bir ivme kazandı. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun, Demirbanka el konma işlemini iptal etmesinin ardından, bankanın sahibi Cıngıllıoğlu ailesinin açtığı davaya, Alman hissedarlar da müdahil oldu.Böylece Alman hissedarlarla, Cıngıllıoğlunun yolları kesişti.Alman hissedarların, 6 Aralık 2000 yılında el konulan Demirbankın Fona geçmesinin iptali için açtığı dava, zamanaşımı nedeniyle geri çevrilmişti.IGDDnin, Demirbank ile ilgili olarak bugüna kadar açtığı 3 davadan ikisi ise yürüyor.Bunlardan biri HSBCye satışa itiraz. Alman avukat Dr. Rumpf, Demirbankın Fona geçmeden evvel HSBC ile satış görüşmeleri yaptığını ve burada bankanın yüzde 70ine denk düşen aile hisselerine 2.4 milyar dolar teklif edildiğini kayda giriyor. Bankanın Fon tarafından 350 milyon dolara satışının gerçek bedeli yansıtmadığı iddiasını taşıyorlar. Ayrıca satış sırasında hissedarların haklarının korunmadığını da ileri sürüyor.Fonun bankanın gayrimenkullerini ve kurumsal kredilerini HSBCye satmadığını hatırlattığımda ise Rumpfun yanıtı, "Bilgi işlem merkezi için yapılan yatırımın tutarı 150 milyon doları buluyordu. Ayrıca bin 800 iyi eğitimli personeli bulunuyordu" oluyor.Alman hissedarların açtığı diğer bir dava da, 100 milyon euro tazminatı konu alıyor. Dr. Rumpf, bankanın HSBCye satışı nedeniyle artık fiilen bir geri dönüşün mümkün olmadığını, ancak yatırımcıların uğradığı zararın tazmini üzerinde duruyor.Rumpf, durumu özetliyor:Bizim açımızdan bakıldığında, Alman vatandaşlarının parasına Türk devleti el koydu. Oysa şirket yaşamaya devam ediyor. Demirbanka el koyma operasyonunda izlenen yolun hukuk ile çelişkisi zaten Türk mahkemelerinde.Konuya buradan bakılınca, Alman hissedarların başvurdukları adreslerin başında Alman Dışişleri Bakanlığı ve AB Komisyonu geliyor.Dieter Kohler, bankanın HSBCye satışının yapılmaması konusunda ilgili dönemde hükümette bulunan Başbakan Bülent Ecevit, Devlet bakanları Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli ve Kemal Dervişe mektuplar gönderdiklerini söylüyor. Bunlarla da yetinmeyen Kohler, tazminat haklarının teslimi iddiasıyla, Başbakan Tayyip Erdoğan ve AB Komisyonu Komiseri Günter Verheugene de birer mektup yazmış.Verheugen 27 Haziran 2004te Demirbankzedelere verdiği yanıtta, "Demirbankla bağlantılı olan konu çok karışık. Kişilere yapılan fazla ödemeler söz konusu ve bu konuda Komisyon Türk tarafını bir açıklama yapmaya sevk etti. Komisyon bu davanın yegâneliği konusunda davanın altını çizdi ve yatırımcıların korunması ve reformlar konusunda bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi" diyor.Verheugen ekliyor:"Türk adaleti de soruşturma yaptı. Bildiğiniz gibi Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, bu yılın nisan ayında Türk bankacılık otoritesinin 2001de yaptıklarının hukuk dışı olduğu kararını verdi. Devam eden bir süreçte sizden adalete karşı anlayış bekliyorum."Verheugen bekliyor, Alman hissedar bekliyor, Cıngıllıoğlu ailesi bekliyor, Türk hissedar bekliyor. 2.4 milyar dolar değeri olan bir bankayı, 350 milyon dolara satan siyasi iradenin ve bürokrasinin gerekçelerini bekleyen var mı, bilmiyorum. syilmaz@milliyet.com.tr Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu el koyduktan sonra, HSBCye satılan Demirbank davasını, en az Türk kamuoyu ve ilgilileri kadar, Almanya da izliyor.